Pabucumun ajanı kitabı uzun bir süredir okumayı düşünüp de sürekli ertelediğim bir kitaptı açıkçası. Ama gel gelelim okumaya başladıktan sonra, okumasam da hiçbir şey kaybetmeyeceğimi fark ettim ve ilk defa bir kitabı yarım bıraktım.
Edebi hiçbir açısı yol, betimlemeleri oldukça basit ve hatta yok denecek kadar kısıtlı. Kendini bilmez ego manyağı bir patron (Tuna Üstüner) ve ona nedensizce aşık olan bir kız (Deniz Akın) kendisine her ne kadar kök söktürse de, olmaması gerektiği gibi davransa da kesinlikle bağları ve içindeki aşkı bitirmek istiyor ve kitapta adamın ad soyadı sürekli birlikte kullanılıyor olması da, kitaptan soğumak için apayrı bir sebep.
İşin özüne gelecek olursak; okumanın size hiçbir şey kazandırmayacağı hatta okumamanızın daha iyi olacağını düşündüğüm nadir kitaplardan birisi.