Hayatı boyunca bu sahne gözünün önüne geldikçe, genç adam elleriyle yüzünü kapatıp insan denilen varlığın ne kadar acımasız olabildiği; ince, kültürlü, terbiyeli kişilerde (Tanrım!), hatta toplum tarafından asil ve şerefli insanlar olarak kabul görmüş kişilerde bile ne kadar gaddarca bir yan olabildiği gerçeğini gördükçe, derinden sarsıldı.
Ne zaman,ne kadar süre önce dairede işe alındığını kimse hatırlamıyordu.Daireden nice müdürler,nice masa şefleri gelip geçmişti,ama Akakiy Akakiyeviç hep aynı yerde,aynı şekilde,aynı görevi yerine getirmişti;yani mektupları temize çekmişti.
Onun için,yazıları temize çekmekten başka bir şeyin önemi yok gibiydi.Örneğin,giydiği kıyafetler üzerine kafasını hiç yormazdı,umurunda bile değildi bunlar;üniforması artık yeşil rengini kaybetmiş,paslı kirli bir renge bürünmüştü.
Neşeli bir şekilde yemeğini yedi ve yemekten sonra tek satır bile temize çekmedi;onun yerine yatağına yatıp,kısa bir süre için dinlenmeyi tercih etti.Hava iyice kararınca kalktı,bir çırpıda giyindi,paltosunu omzuna aldı ve dışarı çıktı.
Bütün bu gürültü,kalabalık,konuşmalar,Akakiy Akakiyeviç için alışılmadık,tuhaf şeylerdi.Nasıl davranması gerektiğini,ellerini,kollarını,bacaklarını nereye koyacağını,bedenini nasıl kullanacağını hiç bilmiyordu.
Aslında özünde iyi bir adamdı;arkadaşlarıyla iyi geçinir,yardımlaşmayı severdi.Ancak aldığı terfi onun başını döndürmüştü.Terfi eder etmez adama bir şeyler oldu;kafası karıştı,dengesi bozuldu,nasıl davranacağını hepten şaşırdı.