Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Paradigmasal Değişimde Kuantum

Sinan Şahin

Paradigmasal Değişimde Kuantum Gönderileri

Paradigmasal Değişimde Kuantum kitaplarını, Paradigmasal Değişimde Kuantum sözleri ve alıntılarını, Paradigmasal Değişimde Kuantum yazarlarını, Paradigmasal Değişimde Kuantum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Klasik Fiziğin Temel Yasaları
5- Durağan bir maddenin itilmesi halinde yer çekimi sürtünme veya başka bir müdahaleyle karşılaşılmadığı takdirde bu hareket düz ve ileri doğru sonsuza dek kendisini sürdürür. Buna düzgün doğrusal hareket adını verir. Dünya, güneş ve gezegen sistemimizde bu çerçevede oluşmuştur. Uzayda her cisim düz ve ileri doğru hareket halindedir. Büyük kütlelerin çekim kuvvetleri daha fazla olduğundan hareket halindeki daha küçük kütleler büyük kütlenin oluşturmuş olduğu çekim alanına takılırlar. Dünya bu tarzda güneşin oluşturduğu çekim alanına girmiş durumdadır. Hep ileri doğru gitmek istediğinden bu çekim alanından kurtulmaya çalışır. Kurtulamayınca da saat yönünde kendi etrafında tersi yönden de güneşin etrafında dönüşler gerçekleştirir. 6- Newton'un yer çekim kanununu keşfettiğini belirtmiştik. Buna göre belli bir yükseklikten bırakılan hacimleri aynı ancak ağırlıkları farklı iki cisme aynı derecede etki ettiğini ve her iki cisminde aynı anda yere düşeceğini belirtir. Buna da Serbest ve eş zamanlı düşme yasası adını verir.
Klasik Fiziğin Temel Yasaları
1- Newton evreni, en, boy ve derinlik olmak üzere üç boyutlu olduğunu belirtir ve öyle tanımlar. 2- Uzay boşluğunun derinliklerinde eter denilen bir madde bulunmaktadır. Bütün hareketler bu eter içinde kendilerini gerçekleştirirler. 3- Durağan bir maddenin hareketsiz olduğunu, dışarıdan direkt bir etkileşim olmadan, yâda dışarıdan bir kuvvet uygulanmadığında hareket etmediğini, sabit durduğunu belirtir. Yani durağan bir maddenin hareketi, devinimi yoktur. Buna da Eylemsizlik prensibi der. Bununla hareketin sadece gözle görülen bir şey olduğunu belirterek, maddenin kendi içindeki devinimini görmez, göremez. 4- Her maddenin bir çekim kuvveti olduğunu ve diğer maddelere bu kuvveti uyguladığını belirtir. Buna göre ağır cisimlerin hafif cisimlere oranla daha fazla bir çekim kuvvetine sahip olduğunu ve hafif olan cismi kendine çektiğini belirtir. Çekimi etkileyen diğer bir nedende cisimler arasındaki mesafedir. Cisimler arasındaki mesafe arttıkça çekim kuvvetinin etkisi azalır. Cisimler arasındaki mesafe kısaldıkça çekim kuvveti artar. Buna da Kütlesel çekim kuvveti der.
Reklam
güneş merkezli evren anlayışı newton fiziği
Pitoylemys'in dinlerce de kabul edilen dünya merkezli evren anlayışı yana da yaklaşık 1300 yıl bilim ve felsefe dünyasına hâkim olduktan sonra 1543'te Copernikus'un güneş merkezli evren anlayışıyla yıkılmıştır. Copernikus'a göre, evrenin merkezi güneştir. Dünya, yıldızlar ve diğer tüm gezegenler güneş etrafında dönmektedir. Bu yeni anlayış, doğayı yeniden ele almada devrim niteliğinde bir rol oynamıştır. Bu süreçlerde Kepler, gezegenlerin hareketlerine ilişkin deneysel yasaları astronomik çizgileri incelemek suretiyle çıkarır. Galileo düşen cisimler yasasını keşfetmek için deha işi deneyler yapar. Eylemsizlik, düzgün doğrusal hareket, serbest ve eş zamanlı düşme yasalarını keşfeder. Newton ise dalından yere düşen elmayı kendisine çekenin yer çekim kuvveti olduğunu düşünür. Ve bu çekimin evrendeki tüm kütlelerde olduğunu düşünür. Bu yer çekim kuvvetinden evrensel çekim kuvvetini bulur. Ve buna evrensel çekim( gravitasyon) kuvveti der.
dünya merkezli evren anlayışı ve kilise
Buluşlar çoğaldıkça insanın merakı daha fazla artar. Yeryüzü kadar gökyüzü de insanların dikkatini ve ilgisini çeker. Evrenin nasıl oluştuğu yönünde düşünceler gelişir. İlk defa mitolojik söylemlerin dışında evrenin oluşumuna ilişkin düşünceler belirtilir. Pitoylemys, dünyanın merkezinde yer aldığı bir evrenin oluşum ve hareket teorisini geliştirir. Pitoylemys'in bu görüşü, Kitabı Mukkadesçe de paylaşılır. Pitoylemys, ilk gök düzeninin haritasını yapmış kişidir. Ona göre dünya evrenin merkezinde yer almakta, güneş başta olmak üzere diğer tüm yıldız ve gezegenler dünyanın etrafında dönmektedir. Bu dünya görüşü kilisece de kabul görmektedir. Copernikus devrimine kadar bu görüş kabul edilmektedir.
Diyalektik
Bildiğimiz anlamdaki diyalektiği ilk kullanan Yunanlı felsefeci Heraklitos'tur. Heraklitos, doğadaki her şeyin hareket halinde olduğu, bu hareketinde sürekli olduğu, bunun kendisiyle birlikte bir değişime yol açtığı ve değişimin de kaçınılmaz olduğunu belirtir. Felsefesinin özünü aynı suda iki kere yıkanılamayacağı sözleriyle ortaya koyar.
descartes ve bacon'un mekanik evren anlayışı
Mekanik felsefenin oluşmasında Descartes kadar etki eden bir diğer bilim adamı da F. Bacon'dur. Bacon, gözlem ve deney yöntemini esas almıştır. Tek tek ayrıntılarla uğraşmak yerine geneli kapsayan tikelden tümele kuramını öngörür. Örneğin bir madde üzerinde bir deney yapılır, başarılı geçtiği takdirde diğer maddeler üzerinde de aynı yöntemin uygulanmasını ön görür. Felsefede bir maddi olgu tanımlanırken neden ve sonuç ilişkisi ekseninde ele alma vardır. Bu ilişkiye neden ve nasıl biçimindeki sonuca gitme yaklaşımı tekniksel buluşlara gitmedeki kapıları ardına kadar açmaktadır. Bacon'a göre bilim kullanılarak doğa tahakküm altına alınabilir ve doğanın efendisi olunabilinir. Bu görüşleri Descartes'çe de paylaşılmaktadır. Bu anlayışlardan hareketle de insanın doğayı hizmetine alabilmesi bakımından doğanın her türlü tahribi reva görülmüş ve meşruluk kazanmıştır. Rönesans'ın doğayı bir ana gibi dost ve canlı gören yaklaşımına Bacon ve Descartes doğaya yaklaşımlarından dolayı ters düştükleri söylenebilinir.
Reklam
descartes : düşünüyorsam öyleyse varım(!)
Descartes felsefesinin temelinde radikal kuşkuculuk vardır. Aklın kendisinden şüphe etmesi gerektiğini savunur. Bunu da şu önlü sözleriyle ortaya koyar. "Düşünüyorum öyleyse varım." Tecrübe ve gelenek üzerinden edinilmiş bilgiye itimat etmemekte ve değer biçmemektedir. Onun felsefesinde sezgiye yer yoktur. Yüzde yüz varlığı ya da doğruluğu ispatlanmamış hiçbir olguyu gerçek olarak görmemektedir. Descartes'e göre dünya bir makineden başka bir şey değildir. Bu yüzden mekaniktir. Bu mekaniklikte madde ve ruh ayrımını keskin yaparak ruhu hiçleştirir. Ona göre maddenin kendisini var etmesinde hiçbir anlam, amaç ya da ruhsallık yoktur. Doğa mekanik yasalara göre işliyordur. Maddi dünyada ki her şey düzenlenişine, hareketlerine bakılarak bilinebilir. Descartes'in bu yaklaşımı bilimin temel paradigması olur. Yöntemi analitik geometridir. Bu yöntem, matematik formülasyonlardan etkilenerek oluştuğundan sorunları parçalara bölerek ve onları kendi mantıksal yapıları içinde düzenleyerek ele almayı ön görmektedir. Nedensellikle sonucu belirleme gibi determinist bir yaklaşım söz konusudur
NEWTONCU FİZİK
Batıda felsefenin yeniden güncelleştirilmesi ve tartışılmaya yeniden başlamasıyla birlikte günümüzün pozitif bilimlerine geçiş yapılabilmiştir. Özü itibarı ile fizik, felsefeyle birlikte ortaya çıkmıştır. Dönemin Atinalı filozoflarının büyük çoğunluğunun temelde fizik bilimcileri oldukları bilinmektedir. Bilime dayalı ortaya çıkan batı uygarlığının temelinde de felsefe yatmaktadır. Başta Descartes ve Francis Bacon olmak üzere felsefe geleneği üzerinden birçok yeni filozof ve felsefeci çıkış yapmıştır. Fakat esasta günümüz biliminin felsefesini yapanlar ve bilimsel paradigmaya damgasını vuranlar Bacon ile Descartes'tir. Newton'cu fizik bu paradigmanın eseri olmaktadır.
Doğayı ilk yorumlama biçimi animizm ( ruhçuluk) olurken sonrasında mitoloji, din daha sonrasında felsefeye dönüşmektedir. Felsefe ile birlikte ilk defa inanca dayalı bilme tarzından çıkılarak tanrıyı işe karıştırmadan sadece insan aklıyla, düşünceyle maddeyi tanımlama, doğayı ve evreni bilme, açıklama çabasına girişilmiştir. Mantık kullanılarak hakikate ulaşma ve anlama yolunda madde teorize edilerek büyük bir düşünce gücüne ulaşılmak istenmiştir. Akıl yoluyla maddi gerçekliği açıklama çabasından dolayı düşünce büyük bir soyutlama gücüne ulaşmıştır.
Her tarihsel olguda olduğu gibi temel bir doğa bilimi olan fiziğinde kökleri toplumsal tarihin başlangıç evelerine kadar uzanır. Neticede pozitif bilimlerin amacı da doğayı anlama, algılama ve kavrama çabası olduğundan ilk insanlaşma süreçleriyle birilikte insanın doğayı anlama çabası ve bu çabalar sonucunda gelişen ilk paradigmaları bugünkü düşüncenin, bilimsel düşüncenin çocukluk aşaması olarak görmek ve böyle anlamak yerinde bir yaklaşımdır. İnsanlık o aşamaları yaşamasaydı bugünkü bilimden, bilimsel düşünceden bahsetmek elbette ki mümkün değildi. Büyücülük, Şamanlık, falcılık ve simyacılık insanın doğaya bakışını ve doğayla olan ilişkilerini doğayı anlama ve kavrama çabasının ilkel biçimlerini yansıtmaktadır.
153 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.