Tüm ümitleri yok eden şey şudur: Bazı devletlerde parlamentarizm, bütün kamusal işlerin, partilerin ve yandaşlarının ganimet ve taviz konusu hâline dönüşmesi ve siyasetin, seçkinlerin işi olmaktan uzaklaşarak hayli hor görülen bir sınıfa mensup insanların bir hayli hor görülen mesleği hâline gelmesi gibi bir durum meydana getirmiştir.
Proudhon ve Bakunin için anarşizm, her türlü sistematik birliğe, modern devletin merkezileştirici tekbiçimciliğine, politikayı meslek edinmiş parlamenterlere, bürokrasiye, orduya, polise ve metafizik merkeziyetçiliğin kaynağı olduğu düşünülen dindarlık inancına karşı mücadele etmek demektir.
Günümüzün parlametarist sorunu, rakibi neyin gerçek veya adil olduğu konusunda ikna etmek değil, iktidarı ve sonrasında devleti ele geçirip hükmedebilmek için çoğunluğu elde etmektir.
J. Stuart Mill, demokrasi ile özgürlük arasında bir tezat olabileceğini ve azınlığın yok edilebileceğini ümitsiz bir endişeyle fark etti. Tek bir insanın bile düşüncesini ve dilini ifade etme imkânından yoksun bırakılabileceğini düşünmek, liberal bir pozitivisti tarifsiz bir huzursuzluğa sürükler, çünkü ona göre hakikate en yakın görüş, belki de bu bir kişininkidi!