Ve birden, sallanan kafası ve yarı açık ağzıyla, tümüyle uykunun kucağında, alabildiğine saflıkla tüy gibi hafifledi. Artık ona kızılamazdı. Yaşamı delicesine sevmişti; annenin tükenmez, onulmaz umuduydu yaşam ve onu şu anki duruma, umuttan umudu kesmiş biri haline getirmişti. Bu umut onu yıpratmıştı, yıkmıştı, öyle acizleştirmişti ki, bu çırpınmalar içinde onu dinlendiren şu uyku, hatta görünüşe bakılırsa ölüm bile, artık ona vız geliyordu.