Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Patronsuzlar

Metin Yeğin

En Eski Patronsuzlar Sözleri ve Alıntıları

En Eski Patronsuzlar sözleri ve alıntılarını, en eski Patronsuzlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peki, fabrika işgali tehlikeli değil mi sizin için ? Tehlikeli tabii ki. Hukuksal anlamda tehlikeli, polislerin saldırısı muhtemel. Aynca büyük kapitalistlerin de. Çünkü diğer fabrikalar bizi örnek alıyorlar. Biz şimdi mesela bu fabrikada iflas ettik ve daha önce işçiler maaşlarını hiç alamıyorlardı. Şimdi bizim fabrikalarımızda işçilerin hepsi maaşlarını almaya başladı, hem de sendikanın garantisi altında. Şimdi ondan sonra tabii ki büyük fabrikalar gösteriler yapıyorlar eğer maaşlarını almazlarsa ve hemen akıllarına bugüne kadar parazit olan patronların çöpe atılması geliyor ve görüyorlar ki işçiler fabrikayı mükemmel bir şekilde işletiyorlar. Ve hem ekonomik anlamda, hem de sosyal konjonktür olarak biz patronsuzuz.
Reklam
İşgal fabrikaları hk.
'işgal fabrikaları' kendilerine özgü farklı nitelikler taşısalar da ortak yönleri hepsinin 'işçi denetiminde' olmalarıdır. Bu yüzden Brezilya da işçilerin 'işgal fabrikası-kamulaştırma', Uruguay da 'işgal fabrikası-sendika', Arjantin de 'işgal fabrikası-öz yönetim' ve Mosconi de 'Barikatçılar-doğrudan demokrasi' uygulamaları arasındaki karşılaştırmayı ve tartışmayı da içerir.
Sayfa 2
"Nasıl kendi işimizi koruyabiliriz?" sorusu
Cipla ve İnterfibra da işçiler mücadeleye grev ile başlayıp kontrolü ellerine aldıklarından bugüne kadar, 3 yıl süresinde üstlendikleri sorumluluklarıyla, çok önemli birçok sorunun cevabını çözmenin mümkün olduğunu gösterdiler.
Sayfa 6
Serge Goulart'tan
"Her şeyi işçi sınıfı üretiyor. Bugün modern teorisyenler 'işçi sınıfı artık yok oldu.' dedikleri esnada işçi sınıfı üretiyor, işgal ediyor ve sınıf olarak var oluyor."
Sayfa 11
Sumare'nin işgalci işçileri
Patronun yerine klozet kapakları ve bidonları koymuşlardı.
Sayfa 16
Reklam
Dance like, dağ kızı.
Bale kursuna giden ufak kız için dans hocası babasına söylüyordu. 'O dağ kızları gibi. Hiçbir şeyi dinlemiyor. Kendi türküsünü söylüyor.'
Sayfa 18
Bir Flakpet işçisi, işgal fikrinin nasıl doğduğunu anlatıyor:
20 Ekim 2003'te hammaddede bazı problemler çıktı. Biz işçiler on beş gün aralıksız eve gitmeden çalıştık. Bu arada paramızı da alamıyorduk. Banka ödemeleri filan var tabii ki. Bu arada plastikte on beş gün çalışmak çok zor ve zehirleyicidir. On günden sonra evimize gittik. Hava çok sıcaktı. O kadar çok şey içtik ki-Biz Brezilyalılar soğuk şey içmeye bayılırız. Geri döndük ki, koca bir makine vardı -kollarıyla gösteriyor, iki kolunu açarak sanki iriyarı birisini anlatır gibi tarif ediyordu- paketleme makinesi. O yerinde yoktu. Sendikada konuşmaya başladık. Patron bize ve bankaya olan borçlarından dolayı makineleri kaçırmaya başlamıştı. Fabrikayı işgal etmeliydik.
Sayfa 20
Başkan Lula'ya sesini duyurmaya çalışan Brezilyalı işçi
Bir Akdenizli gibi elleriyle de konuşuyordu. MST'nin sloganı aklıma geliyordu: 'Ey Lula! IMF'yi değil, bizi dinle!'
Sayfa 21
İşçilerin kooperativizmi reddetme sebebi
Kooperativizmin ilk kusuru hiçbir zaman garantisi olmamasıdır. işçinin hakları doğru dürüst uygulanamaz. Mesela bir kadın çalışırken çocuğu olursa, bebek için izin söz konusu olmaz. İşte kooperatiflerde işçinin hiçbir hakkı yok. Neden onu isteyelim?
Sayfa 22
Reklam
Mercedes arması ve kanserojen kromaj artıkları hk.
Güney Amerika'da Mercedes, burada olduğundan da prestijli bir markadır. -Arma özellikle çok sembolik bir şeydir. Türkiye'de de uzun yıllar Mercedes arması çalınması geleneği vardı. Hatta birçok Mercedes sahibi portatif arma yaptırarak, arabasından ayrıldığında cebinde taşıyordu. (...) Yan yana son kurumaya bırakılmış armalar vardı. Uzun çubukların üstüne dizilerek kromaja batırılıyor, içindeki sert plastikten ana gövde tamamen parlıyordu. En büyük sorun kromajın artıklarının kanserojen olması ve yok edilememesiydi.
Sayfa 23
Dev makinelerin terk edilmiş görüntüsü
Makineleri sevmiyordum. İnsanlığın mutluluğu için endüstrinin sınırlandırılması gerektiğine inanıyordum. Hele makineleşmek hiç istemiyordum. Bu nedenle kapanmış fabrikalar, lstanbul'daki gazhane, Uludağ'daki terk edilmiş madenden aslında hoşlanıyordum.
Sayfa 34
Flasko'dan bir işçi ile M. Yeğin arasında geçen diyalog
Türkiye'den Brezilya'ya geldiniz. Burası çok çok uzak bir ülke ... Latin Amerika çok farklı bir yer. Çok önemli bir deneyim tabii ki. Peki, zor olmuyor mu? Neden bunu yapıyorsunuz? Bence dünya çok küçük ve bizim benzer problemlerimiz var. Bizi de etkileyen IMF ve ALCA gibi neoliberal kurumlar var. Ben dolaşırken birçok ülkede aynı sorunları görüyorum. Birçok ülkede. Ve bütün ülkelerde de egemen bir medya var ve onlarda hiçbir zaman gerçek bilgiyi vermiyorlar. Her zaman özellikle psikolojik tarafın önemli olduğuna inanıyorum. Eğer bu kısmını kırarsak her şeyi yapabiliriz. Mesela siz düşünüyorsunuz ki, biz koca ülkede bir fabrikada çalışan işçileriz, önemli değiliz diye. Aslında çok önemli bir örneksiniz bizim için, bütün diinya için. Ve dünya bizden oluşuyor. işçilerden, köylülerden, emekçilerden... Patronlar, burjuvazi çok çok az. Biz kafamızdaki barikatları kırmalıyız. Mesela öbür ülkelerde birçok insan MST'den bihaber, ama MST'nin işgal ettiği toprağın büyüklüğü Belçika'dan büyük ve elli milyondan fazla insan bu topraklarda yaşıyor öyle değil mi? ..
Sayfa 37
Macheta
O büyük atlar, üstümüzden geçebilecek koca ayaklarını, koca bedenlerini üzengilerin emrine uyarak çektiler. Koca binaların yanına döndüler. Egemenler meydanı boş bırakmayacaklarını, Topraksızlar her şeye rağmen direneceklerini, hindistancevizleri de sert kabuklarının yararlarını gösterdiler.
Sayfa 40
İfrat/tefrit sorusuna CIPLA işçisinin yanıtı
Nedir fabrikadaki en alt ücret ve en üst ücret? Burada, minimum maaş dört bin real, maksimum dört bin üç yüz real. Yani aralarında yüzde dokuz oranında bile fark yoktur.
Sayfa 41
neden herkes şef olmamalı sorusuna üretim eksenli yanıt
1970'lerde ltalya'da bütün işçilerin içinde olduğu toplantılar yapılıyordu. Fakat üretim yapılamıyordu bu sefer. Aynı zamanda Venezüella'da kamulaştırılan fabrikalarda komisyon tarafından üretim sürdürülürken toplantılar, tartışmalar sürekli yapılıyordu. Hepsi şefti yani. Sonuç olarak, üç ayda üç bin ton üretim olması gerekirken sadece bir ton üretim gerçekleşebildi.
Sayfa 42
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.