Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Perde Aralığından

Nadir Nadi

Perde Aralığından Sözleri ve Alıntıları

Perde Aralığından sözleri ve alıntılarını, Perde Aralığından kitap alıntılarını, Perde Aralığından en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devlet Başkanlığı makamının partilerüstü bir niteliğe kavuşturulması hususunda muhalefette iken o kadar direnen Bayar, ne yazık ki iktidara geçtikten sonra, birçokları ile beraber bu ilkeyi de bir köşeye attı, unuttu. Resmen parti başkanlığından çekildi ama davranışları ile sonuna kadar koyu bir partizan olarak Çankaya'da oturdu, yüksek makamının kendisini zorladığı temel görevlerden hiçbirini yerine getirmedi.
Sayfa 381Kitabı okudu
Muzaffer Şerif, Niyazi Berkes, Pertev Boratav gibi değerli bilim adamlarına tahammül edemeyenler üniversiteyi bunlardan temizlemek için ha bire baskı yapıyorlardı. Büyük çaba harcadılar bu uğurda. Sonunda çoğunu kaçırdılar yurdumuzdan. Dışarıya gidenlerin her biri hür memleketlerde yerleşti, ora üniversitelerinde kürsü sahibi oldu.
Sayfa 320Kitabı okudu
Reklam
CHP'nin malları zaptedilerek can sıkıcı bir rakip, güçten düşürülmek istendi.
Sayfa 401Kitabı okudu
Menderes bu. II. Mahvettin değil!
Kimilerine ihsanlar dağıtırken, bakardınız, kimilerini tehdit eder ya da ezalar içinde kıvrandırırdı. Aynı kimse üzerinde çeşitli metotları arka arkaya denediği de olurdu. Karşısında birini direnir gördü mü, ona ima yolu ile bir şeyler vaadeder, bir sonuç alamazsa derece derece «hizaya getirme» tedbirlerine başvururdu. Bunlar arasında en etkililerden biri de adamın «yakışıksız» bir davranışına dair elinde bir delil bulunduğunu o adama duyurmaktı.
Sayfa 393Kitabı okudu
DP’den AKP’ye yönetimde değişen bir şey yok!
Muhalefete oy verdiği gerekçesiyle bütün bir il halkı cezaya çarptırıldı. Kırşehir'i ilçe haline indirirken iktidar, öteki illerin kulağını büküyor, «Gelecek seçimlerde beni desteklemezseniz siz de bu akıbete uğrayabilirsiniz.» diyordu.
Sayfa 401Kitabı okudu
Yani muhalefet üzerindeki baskıları artırabildiğin kadar artıracaksın ve her çareye başvurarak elinden geldiğince oy toplayacaksın. Bir kısım devlet masraflarının ve kalkınma hamlelerinin gerektirdiği para, dışarıdan gelecekti. Onun için, çekinmeksizin dal enflasyona, her mahallede bir milyoner yetiştirmeye bak. Sam Amca seni yalnız bırakmaz nasıl olsa. İktidara güç veren ortam böyle istiyordu, ortamı etkileyen iç ve dış koşullar böyle gerektiriyordu. İktidarın yaptığı da onlara uymak oldu.
Sayfa 401Kitabı okudu
Reklam
Hukuk devleti nemize gerekti bizim? Bu gerçeği kavrayan yöneticilerimiz rahatça: - Bundan böyle ince demokrasiye paydos! diyebiliyorlardı. Onların gözünde önemli olan bir kere ele geçirdikleri iktidar yerine sımsıkı sarılmaktı.
Sayfa 401Kitabı okudu
Atatürk, “iktidar uğruna iktidar” ateşi ile yanıp tutuşan bir adam değildi. O iktidarı ancak bir ülkü uğruna isteyen ve kullanan bir büyük adamdı. Böyle olunca; topluma yön veren, toplumu felakete sürükleyen iç ve dış koşullarla savaşmak, onları yenip değiştirmek görevini daha ilk günü benimsedi, ölünceye değin de yolundan şaşmadı.
Sayfa 399Kitabı okudu
Demokrasiyi “Çoğunluk ne isterse o olur.” diye tanımlayan ünlü yazarlara rastlıyorduk. Bu yargının «bireye ait temel haklara saygı göstermek» şartını unuttukları için sayın yazarlarımız gerçekte demokrasiyi değil, demokrasi ile ilişiksiz, kalıp halinde donmuş, azınlığı ve bireyleri hiçe sayan Tanzimat öncesi Saltanat düzenini tanımlamış oluyorlardı. O düzene de çoğunluk yürekten bağlı değil mi idi? Kara kaplı kitap dışında bir özgür düşüncenin varlığını kabul ediyor mu idi o düzenin çoğunluğu?
Sayfa 397Kitabı okudu
Ceplerinde Sorbonne diploması taşıyan hukukçular: - Mademki çoğunluk öyle istiyor, o halde kız çocukları­nı ne demeye okula göndermeli? diyebiliyor ve bir kısım yurttaşların cahil kalmasını sağlayacak kanun tekliflerini Meclise sunmakta hiçbir sakınca görmüyorlardı.
Sayfa 397Kitabı okudu
Reklam
Büyük çoğunluğu Doğu - İslam uygarlığı geleneklerinden henüz kurtulamamış, yüzde yetmişi ilkokul eğitiminden yoksun bir ortamda yurt gerçeklerini hiçe sayan, tüm biçimsel bir sistemle bir özgürlük düzeni kurulabileceğine inandık.
Sayfa 397Kitabı okudu
Hiç bir politika adamı başkalarına bırakmak istemiyordu Atatürkçülüğü. Bakarsanız, her biri devrimlerin gönüllü savunucusu idi yurdumuzda. Ama ne var ki devrim ilkelerini herkes kendi anlayışına ya da kendi çıkarına göre yorumlamaya önem veriyordu. İlk zamanlar pek göze batmayan bu davranış birkaç yıl içinde öyle bir hal aldı ki vatandaş toplulukları karşısında «Yirmi yedi yıldır memleketi sömürdüler!» diye propaganda nutku çeken bir DP'li, birkaç cümle sonra Atatürk'ü göklere çıkarmakta hiçbir sakınca görmez oldu. Daha tuhafı, yirmi yedi yıllık yönetimi toptan kötüleyen bu sokak politikacıları, DP kurucularının da o yirmi yedi yılın sorumunu paylaştıklarını rahatça unutuyorlardı.
Sayfa 309Kitabı okudu
Necip Fazıl’ın nasıl kişi olduğu anlatılmış
Bir gün Necip Fazıl Kısakürek matbaaya gelerek Cumhuriyet'te Peyami Safa'dan açılan fıkra sütununa istekli olduğunu söyledi. Şöy­le diyordu Necip Fazıl: - Cumhuriyet devrimci, ilerici bir gazetedir. Türkiye'­nin en iyi gazetesidir. Bundan ötürü çok sever, takdir ede­rim Cumhuriyet'i. Ben de devrimci ve ilerici bir yazarıyım bu memleketin. Aramızda sağlam bir fikir birliği var. Ba­na gazetede bir köşe verirseniz Cumhuriyet'e öyle yararım dokunacak ki, ihya olacak gazete. Oysa ben, Necip Fazıl'ı yakından tanıyordum. Bugün ak dediğine yarın rahatça kara diyebilirdi bu tikli ozan. Kendi çıkardığı bir dergide, Cumhuriyet'in devrimci tutumuna şid­detle çatan yazılarını unutmamıştım. Böyle damdan düşer gi­bi bize başvurmasına hayret ettim. Yine de kırmamaya ça­lışarak atlattım Necip’i. Akşam üzeri Sipahi Ocağında rasla­dığım Necmettin Sadak'a, birkaç saat önce başımdan geçen olayı anlattım. Beni gülümseyerek dinledi ve hiç hayret et­meksizin o gün Necib'in kendisini de ziyaret ettiğini söyle­di. Meğer tikli ozan ilkin Akşam'a uğramış, Necmettin'i gör­müş. Ona da hemen kelimesi kelimesine, aynı dili kullanmış: - Akşam devrimci, ilerici bir gazetedir, Türkiye'nin bi­rinci gazetesidir. Çok severim Akşam'ı. Aramızda sarsılmaz bir inanç birliği var. Gazetede bana bir köşe ayırırsanız hem benim için bir şeref olur hem de size çok yararım dokunur.
Sayfa 173Kitabı okudu
Aynı AKP, aynı II. Mahvettin.
Ne demişlerse demişler, her halde bunlar kışkırtmışlardı Menderes'i. O da Başman'dan Teknik Öğretim Genel Müdürü’nü değiştirmesini isteyince, Uzel'in gerçek değerini bilen Milli Eğitim Bakanı haksız bir işlemi yapmamakta direnmiş, böylece hükümet içinde Başbakana karşı ilk kafa tutma olayı patlak vermişti. Çevresi, Menderes'i habire kurcalıyor, o da küplere biniyordu. Ne demekti? Koskoca bir Başbakan, bir genel müdürü değiştiremez miydi? Olur muydu böyle şey? Olurdu ya. Demokratik bir rejimde bir başbakan bir genel müdürü nedensiz olarak değiştirmesi için bir bakan arkadaşına ricada bile bulunamazdı. Başman, direndi, Menderes direndi. Sonunda birincisi Başbakan’a boyun eğmektense, hükümetten ayrılmayı yeğ buldu.
Sayfa 394Kitabı okudu
UNESCO'nun bir amacı da, anlaşıldığına göre, kimi solcu aydınlara burada bol ödenekli görevler bulup ağızlarını tıkamaktı. Böylelikle, Batı çevrelerinde bir hayli etkisi görülen Marksist edebiyatın hafifletileceği umuluyordu.
Sayfa 344Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.