Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş

Niall Lucy

En Yeni Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş sözleri ve alıntılarını, en yeni Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fransız sürrealist Marcel Duchamp'ın 1920’lerde Pa­ris’teki bir sanat galerisinde umumi bir pisuarı sergilemesi buna iyi bir örnektir. Eğer bir lazımlık, sanat eseri olabiliyorsa Sanat nedir? sorusunun yanıtı nedir?
Mary Shelley
Şiir, bir uslamlama değildir, yani istencin kararlılığına göre uygulana­cak bir güç değildir. Kimse “ben bir şiir yazacağım” diyemez. En bü­yük şair bile bunu diyemez, çünkü yaratımdaki akıl, değişken bir rüz­gâr gibi görünmez bazı etkilerle geçici bir parlaklığa kavuşabilen sön­mekte olan kömüre benzer; gücü, tıpkı geliştikçe solan ve değişen bir çiçeğin rengi gibi içinden çıkar; doğalarımızın bilinçli bölümleri onun gelişini ve ayrılışını önceden bilemez.
Reklam
Gerçeğe inancın yitimi, romanın simülasyon dünyasında kişiliksizleştirme ve makineleştirme etkilerine daha çok yol açtık­ça, romanın romantik bir sonla bitmesi daha da kaçınılmaz olur. Baudrillard şöyle yazar: “Gerçek artık eskiden olduğu olmadığın­da, nostalji onun tüm anlamını sahiplenir.”
Tüm bunlara inanmak gerekirse, böyle bir rejimin ya da döne­min ne tür bir edebiyat üretebileceği sorusu, karakterlerinin serin­ kanlılıkla “Aşk nasıl eskiden bir öncelik idiyse, şimdi uyku ve hu­zur öyle,” dediği ve CIA kütüphanesinin kodunu “ANLAMDAN KURTUL. AKLIN SENİ YİYİP DURAN BİR KÂBUS: ŞİMDİ SEN AKLINI YE” olarak belirten Empire of the Senseless'la ya­nıtlanabilir.
Gerçeklik her zaman zaten sanal gerçeklik olduğundan artık hak­kında fantezi kurulacak hiçbir şey kalmamışsa, bu durum insanın hayalgücünü her türlü güçten yoksun bırakır; rasyonalitemiz de et­kisiz olduğundan, tam da insan öznesi nosyonu hiçbir anlam ifade edemez olur. Soğuk bir uzak duruş ve boş bir aldırmazlık “hiper gerçekçiliğin simülasyon boyutu”nun duyarsızlaştırmasına verile­cek tek uygun tepkidir. Manadan yoksun ve kendinden geçmiş “postmodern” özne, bir kimlik oluşturmak için ne bilincine (yani Descartes’a) ne de doğrulamaya (yani Coleridge’e) güvenebilir, çünkü simulacrum'un toparlayıcı, göstergenin içini oyucu, farklı­lıkları yok edici rejiminin altında, kimlik gibi kesin hiçbir şey ola­sı değildir.
Kitapların yanlış kullanımı sağlıklı öğrenimin ölümü demektir. İnsan­lar okumuş oldukları şeyleri bildiklerini düşünüyor, öğrenmeye zah­met etmiyorlar. Çok fazla okuma sadece gösterişli bir cahil yaratır. Hiçbir çağda günümüzde olduğu kadar çok okuma olmadı ve yine de hiç bundan daha az öğrenme olmadı dünyada; Avrupa’nın hiçbir ülke­sinde Fransa’da olduğu kadar tarih ve gezi kitabı basılmıyor, ama yine de diğer ulusların düşünceleri ve töreleri hakkında hiçbir yerde burada olduğu kadar az bilgi yok. Bunca kitap bizi dünyanın kitabını ihmal et­meye sevk ediyor, halbuki bunca kitabı okusak bile her birimiz sadece kendi sayfamıza bağlı kalıyoruz"
Reklam
Jean-Jacques Rousseau
"İnsanlar karınca yuvası gibi yerlere doluş­ sunlar diye değil, son noktasına kadar tüm dünyaya yayılsınlar di­ye yaratılmıştır. Yığın halinde daha çok kümelendikçe daha çok yozlaşıp ahlâksızlaşıyorlar"
Amerika’nın postmodern dünyada ‘gerçek’ gibi görünebilmesi ola­sılığının en temel kaynağıdır. “Bu evrene çocuksu bir görünüm ve­rilmek istenmesinin nedeni, yetişkinlere özgü ‘gerçek’ ve başka bir evren bulunduğu düşüncesini onaylatma arzusudur. Disneyland bir çocuksuluğun gerçek anlamda her yere hâkim olduğunu gizleyebil­mek için, yetişkinlerin de buraya gelerek çocuklaşmalarına olanak tanımak ve gerçekte çocuk olmadıklarına inandırma amacıyla ku­rulmuş bir evrendir.”
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.