Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş

Niall Lucy

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş Sözleri ve Alıntıları

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş sözleri ve alıntılarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş kitap alıntılarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önemli olan metakurmaca ya da postmodemizm olarak adlandırılması değil, “yeni” olarak kabul edilmesiydi. Böyle bir yazının genel anlamını yakalamaya yönelik ilk girişiminde Hassan, 1950’lerin yeni Amerikan romanının “kah­ramanına" dair ayırt edici beş özellik ileri sürer. Bunlar, kahrama­nın (1) İnsani eylemlerin “şans ve absürdlük” tarafından yönetildi­ğini; (2) Hiçbir ahlâki davranış normunun bulunmadığını; (3) Ya­bancılaşmanın insani yaşamın durumu olduğunu; (4) İnsani güdü­lerin “ironi ve çelişki'yle nitelendiğini; (5) İnsani bilginin “sınırlı ve göreli” olduğunu kabul etmesiydi.
Ör­neğin, diyelim ki ben Aborijinlerin Avustralya toplumunda gördü­ğü sistemli kötü muameleyle ilgili olduğunu düşündüğüm bir husu­sa dikkat çekmek istedim ve bunun için bir grup beyaz gencin arabalarıyla geçerken Aborijin olmayan kız arkadaşının elini tutarken gördükleri genç bir Aborijin adamı, beyaz bir kız arkadaş edinme­ye cüret ettiği için dersini bildirmek amacıyla, ezmelerini anlatan bir öykü yazdım. Araba olaydan sonra hızla uzaklaşır ve kız da -dehşet içinde- evine kaçar. Olay, gece çok geç bir vakitte gerçek­leştiği için ortada hiç şahit yoktur, neden sonra biri yolun kenarın­da yatan Aborijin genci bulur ve ambülans çağırır. Ambülans gö­revlileri, olay yerine vardıklarında, bunun “bir diğer sarhoş Abori­jin vakası” olduğunu düşünürler ve adresini bulmak için cüzdanını kontrol edip genci ailesinin evine götürürler. Genç aynı gece daha geç bir vakitte beyin kanamasından ölür.
Reklam
Edebi metinlere herhangi özel bir değer atfetmeyi reddeden ve her şeyin metin olduğunu ileri süren fikir genellikle postmodemizmin merkezi ilkesi olarak alınmıştır.
"XX. yüzyılda, yaratıcı ya da yazan özneler üretmeye aday pek çok güç arasından ikisi öne çıkmıştır: Dil ve bilinçdışı. "
Sayfa 21 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Gerçeklik, dil sistemi “içinde” ya da dil sistemine “yönelik” olarak hiçbir za­man mevcut değildir, dolayısıyla da gerçeklik, dil sisteminin “ger­çekliği" aktarmak ya da göstermek için çalışan hiçbir bölümü ile özdeş değildir. Sistemde bunun yerine mevcut olan şey, yalnızca gerçeklik gibi işlev görendir.
Muhakkak “bilgi”yi tanımlayan herhangi bir dil-oyununa göre, “sanat”ı tanımlayamayacağımız anlamına gelmelidir bu. Sanal nedir? ve Otuz katlı bir binanın otuzuncu kat penceresinden dışarı yürürsen ne olur? sorularına beklenen yanıt­lar aynı türden olmaz. İkinci sorunun yanıtının kesinlikle düşerim ve büyük olasılıkla ölürüm şeklinde olduğunu bilirsiniz. Ancak sa­natın ne olduğu sorusunun yanıtı, sanatın yalnızca bir görüş mese­lesi olduğunu, dolayısıyla her şeyin en azından potansiyel olarak sanat olduğunu düşünmüyor olsanız da, aynı şekilde “bildiğiniz” bir şey değildir. Ancak sanatın ne olduğunu düşünürseniz düşünün, onun ontolojisi pek çok diğer şeyin olduğunu düşündüğünüzden çok daha yoğrulabilirdir. Örneğin, bir masa pek çok değişik form alabilir, ancak yine de bunlar sanatın alabileceği formlardan çok çok daha azdır. Hangi tanımıyla olursa olsun “sanat"la karşılaştırıl­dığında diğer hemenher şey daha az heterojendir; bunlardan en az heterojen Olanı da “biİim’’dir.
Reklam
Gerçeğe inancın yitimi, romanın simülasyon dünyasında kişiliksizleştirme ve makineleştirme etkilerine daha çok yol açtık­ça, romanın romantik bir sonla bitmesi daha da kaçınılmaz olur. Baudrillard şöyle yazar: “Gerçek artık eskiden olduğu olmadığın­da, nostalji onun tüm anlamını sahiplenir.”
O zaman anlam, farklılığın bir sonucudur, farklılıksa bir sistem olarak dilin bir sonucudur.
Daha genel bakarsak modernist edebi metnin tipik özellikleri, çok yönlü bakış açıları, kesik ve süreksiz anlatım, parçalı yapı, genel melezleme ve bir ahlâki (ya da yazar) merkezin noksanlığı olarak sayılabilir.
Vay vay.
Ancak elbette pek çok İngiliz edebiyatı profe­sörünün tepkisi sıklıkla huysuz bir sözden sakınmazlık biçiminde olmuştur: Çekil git! Eğer gerçekten “Edebiyat nedir?” sorusunu sormanız gerekmişse, edebiyatın ne anlama geldiğine ve neden önemli olduğuna dair en küçük bir fikre sahip değilsiniz demektir.
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.