Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş

Niall Lucy

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş Gönderileri

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş kitaplarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş sözleri ve alıntılarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş yazarlarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Jean-Jacques Rousseau
"İnsanlar karınca yuvası gibi yerlere doluş­ sunlar diye değil, son noktasına kadar tüm dünyaya yayılsınlar di­ye yaratılmıştır. Yığın halinde daha çok kümelendikçe daha çok yozlaşıp ahlâksızlaşıyorlar"
Amerika’nın postmodern dünyada ‘gerçek’ gibi görünebilmesi ola­sılığının en temel kaynağıdır. “Bu evrene çocuksu bir görünüm ve­rilmek istenmesinin nedeni, yetişkinlere özgü ‘gerçek’ ve başka bir evren bulunduğu düşüncesini onaylatma arzusudur. Disneyland bir çocuksuluğun gerçek anlamda her yere hâkim olduğunu gizleyebil­mek için, yetişkinlerin de buraya gelerek çocuklaşmalarına olanak tanımak ve gerçekte çocuk olmadıklarına inandırma amacıyla ku­rulmuş bir evrendir.”
Reklam
Güzel ve iğrençten farklı olan yüce doğada bulunamaz, akılda bulunabilir. Yüce, hem “evrensel olarak geçerli” hem de “çıkardan bağımsız” iken, şeylerin yüce olduğuna hükmedecek analitik süreç, doğal a priori bir koşul değil, kültürel bir başarıdır.
Ör­neğin, diyelim ki ben Aborijinlerin Avustralya toplumunda gördü­ğü sistemli kötü muameleyle ilgili olduğunu düşündüğüm bir husu­sa dikkat çekmek istedim ve bunun için bir grup beyaz gencin arabalarıyla geçerken Aborijin olmayan kız arkadaşının elini tutarken gördükleri genç bir Aborijin adamı, beyaz bir kız arkadaş edinme­ye cüret ettiği için dersini bildirmek amacıyla, ezmelerini anlatan bir öykü yazdım. Araba olaydan sonra hızla uzaklaşır ve kız da -dehşet içinde- evine kaçar. Olay, gece çok geç bir vakitte gerçek­leştiği için ortada hiç şahit yoktur, neden sonra biri yolun kenarın­da yatan Aborijin genci bulur ve ambülans çağırır. Ambülans gö­revlileri, olay yerine vardıklarında, bunun “bir diğer sarhoş Abori­jin vakası” olduğunu düşünürler ve adresini bulmak için cüzdanını kontrol edip genci ailesinin evine götürürler. Genç aynı gece daha geç bir vakitte beyin kanamasından ölür.
Gerçeklik, dil sistemi “içinde” ya da dil sistemine “yönelik” olarak hiçbir za­man mevcut değildir, dolayısıyla da gerçeklik, dil sisteminin “ger­çekliği" aktarmak ya da göstermek için çalışan hiçbir bölümü ile özdeş değildir. Sistemde bunun yerine mevcut olan şey, yalnızca gerçeklik gibi işlev görendir.
O zaman anlam, farklılığın bir sonucudur, farklılıksa bir sistem olarak dilin bir sonucudur.
Reklam
Daha genel bakarsak modernist edebi metnin tipik özellikleri, çok yönlü bakış açıları, kesik ve süreksiz anlatım, parçalı yapı, genel melezleme ve bir ahlâki (ya da yazar) merkezin noksanlığı olarak sayılabilir.
Mendelson için Pynchon'u bu modernist yazarlardan ayıran özelliğin psikana­lizi “cesurca" reddi olması kayda değer bir noktadır.
Daha düşük üretim maliyetleri, gazete, dergi, popüler roman ve çizgi roman türlerinde (ve ayrıca edebiyat, felsefe, teoloji, bilim, tarih ve diğer türlerde) ürünleri içeren bir basılı kültürün daha önce hiç olmadığı kadar geniş bir alana yayılması anlamına da geliyor­du. Ancak modernist avangard, bilgi ve sanatın giderek demokra­tikleşmesini, bunun gerçek kültürel gelenekleri değersizleştirdiği ve estetik hayal gücünü öldürdüğü düşüncesiyle hor gördü. Modern endüstriyel toplum ancak horgörüye layıktı, çünkü sanat ve bilginin tahammül edilemez bir şekilde metaya indirgenmesini özendirmiş ve geniş kitlelere modernize bir dağıtımla çabuk kâr getirecek şe­kilde ulaştırılacak görüşler imal etmişti. Modernist entelektüel sı­nıf, pek çok insanın sevdiğinin sadece ucuz roman, beyaz pazen pantalon ve caz müziği olduğu kasvetli bir dünyayı (kitlelerin eleş­tirel beğeniden yoksunluğundan ötürü umutsuzluk duyarak) betim­lemişti.
Modernist edebiyat, endüstriyel kitle kültürü tarafından yok edi­lişini resmettiği insan duyarlığına duyulan inancın yitimiyle nite­lendirilir.
39 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.