Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Proust Sözleri ve Alıntıları

Proust sözleri ve alıntılarını, Proust kitap alıntılarını, Proust en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Albertine'le süreceği yaşam yanardağ gibidir; zihni, bir dizi infilakla parçalanır: Öfke, Kıskançlık, Haset, Merak, Acı, Gurur, Onur ve Aşk. _
Bergson : "Ruhu yüceltmeyen ve güçlendirmeyen bir sanata gerçekten büyük sanat denilemez ve Yitik Zamanın İzinde'nin yaptığı da hiç kuşkusuz bu değildir." Cevaben Poust: Gerçek şu ki Proust da Bergson'u zor durumda bırakmayacak kadar nazikti. Yukar­da değindiğim söyleşiden bir bölüm: .. "Bergsoncu romanlar" demekten de hiç utanç duymazdım, eğer inansaydım buna, çünkü her çağda edebiyat kendini o günün geçer­li felsefesine bağlamaya çalışır.. çünkü benim yapıtım istençdışı bellek ile istençli bellek arasındaki farkın egemenliği al­tındadır; oysa Mösyö Bergson'un felsefesinde bu fark sadece hiç ortaya çıkmamakla kalmaz, o felsefe ile arasında bir çelişki bile vardır.
Reklam
"İnsan ömrü bo­yunca yalan söyler," diye yazar Proust, "Esas olarak kendisi­ni sevenlere ve en çok da horgörüsü insana en büyük acıyı verecek olan o yabancıya - kendisine." __
Dünün emelleri dünkü ego için geçerliydi, bugünkü için değil. ... Hiç duraksamadan "erişme" adını verdiğimiz şeyin boşluğu bizi hayal kırıklığına uğratır. Ama nedir erişme? Öz­nenin kendi arzusunun nesnesiyle bir olması. Özne, oraya gelirken, ölmüştür - hem de belki birçok kez.
(Proust’ta kara kedilere ve sadık köpeklere rastlanmaz.) "Kişinin kendi yaşamını insani ve asalakça bir uzuvlanışla desteklemek adına yitirdiği za­mana" yazıklanır.
Albertine...
"Gözlerindeki şeye sahip olmadığım süre­ce, bu genç bisikletçiye sahip olamayacağımı biliyordum."
Sayfa 47 - Marcel Proust_Kitabı okudu
Reklam
Ötesi olmayan alıntı.
Geçmiş, üstesinden gelinemeyecek, sindirilemeyecek bir katılık olarak belirir burada ve "bizi" yapısal bir geç kalmışlık konumunda bırakır (kendi doğumumuzda hazır değildik, ölümümüzde de bulunamayacağız).
Sayfa 13 - Metis Eleştiri
Saatlerden ve günlerden kaçış yoktur. Ne yarından ne dün­den. Dünden kaçış yoktur çünkü dün bizi çarpıtmıştır... Çar­pılma gerçekleşmiştir. Dün, aşılmış bir kilometre taşı değil, yılların aşınmış yolunda bir gün taşıdır ve onulmaz biçimde parçamız olmuştur, içimizdedir, ağır ve tehlikeli.
İnsan anlaşılmayı istiyordur çünkü sevilmeyi istiyordur, sevilmeyi istiyordur çünkü seviyordur. ötekilerden gelen anlayış bizi ilgilendirmez ve aşkları da bir tacizdir.
"İnsan," der Proust, "Yüzeyine eklemeler yapılabilecek bir bina değil, gövdesi ve yaprakları kendi özsuyunun ifadesi olan bir ağaçtır." Yalnızız. Bilemeyiz ve bilinemeyiz. "İnsan, kendi içinden dışarıya gelemeyen yaratıktır, başkalarını sa­dece kendi içinde bilen ve tersini iddia ettiğinde de yalan söylemiş olan yaratık."
Reklam
Eğer alışkanlık diye bir şey olmasaydı, yaşam da her an ölüm tehdidi altında olan herkese, başka bir deyişle bütün insan soyuna, zorunlu olarak çok lezzetli gelirdi.
Varolmanın acısı: Bütün yetilerin özgürce devinmesidir bu. Çünkü alışkanlığın öldürücü adanmışlığı dikkatimizi felce uğratıyor, yardımlarına o kadar mutlak biçimde muhtaç da olmadığımız o algı ebelerini uyuşturuyordur.
"Aşkımın as­lanı, unutuşun pitonu karşısında titriyordu." _ Ve acısının sona ereceği düşüncesi o acının kendisinden bile daha katlanılmazdır.
"İnsan, tümüyle sahip olmadığı şeye âşıktır sadece." __ Bütünlük talebimizi temsil eder aşk. Başlaması ve devam etmesi, bir şeyin eksik olduğu bilincine işaret eder, ...
İrade-dışı bellek pat­layıcıdır, "apansız, topyekûn ve lezzetli bir parlama." Sadece geçmiş nesneyi değil, büyülenen ya da azap çeken Lazarus'u da geri getirir; sadece nesneyi ve Lazarus'u değil, daha çoğu­nu çünkü daha azını geri verir; daha çoğunu -çünkü yararlı­yı, uygun düşeni, rastlansal olanı soyutlayıp dışarda bırakır; çünkü tutuşurken Alışkanlığı ve bütün işlerini de yakıp yok etmiş ve parlayışıyla deneyimin uyduruk gerçekliğinin hiç­ bir zaman gösteremeyeceği ve göstermek istemediği şeyi açığa çıkarmıştır: Gerçek. Ne var ki başına buyruk bir sihirbazdır irade-dışı bellek, çağrılara cevap vermez. Mucizesini gerçekleştireceği tarih ve yeri kendi seçer. Proust'ta bu muci­zenin kaç kez gerçekleştiğini bilmiyorum. Galiba on iki ya da on üç kez. Ama ilki -bisküvinin çaya batırılmasıyla ilgili ünlü epizot- bütün kitabının irade-dışı belleğe ve onun ey­lemlerinin destanına adanmış bir anıt olduğu iddiasını haklı çıkarmaya yeter.
837 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.