Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psikanaliz Açısından Cinsel Yaşamın Kökenleri

Sandor Ferenczi

Psikanaliz Açısından Cinsel Yaşamın Kökenleri Sözleri ve Alıntıları

Psikanaliz Açısından Cinsel Yaşamın Kökenleri sözleri ve alıntılarını, Psikanaliz Açısından Cinsel Yaşamın Kökenleri kitap alıntılarını, Psikanaliz Açısından Cinsel Yaşamın Kökenleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Shakespeare 'e göre uyumak : Her günkü yaşamın ölümü uyku , ağrılı çalışmanın banyosu , yaralı ruhların merhemi, büyük doğanın ikinci kaynağı, yaşam şöleninin en güzel nimeti.
Sayfa 100Kitabı okudu
Tüm yaşamın amacı ölümdür, çünkü cansız canlıdan önce vardı. ~Freud
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
'' Uyku insanın bitkisel çağıdır, orada insan beslenir , büyür, gündüz yorulan ruh bile , orada yeniden doğar. '' Hufeland
Sayfa 101Kitabı okudu
''Her gün istesek de , istemesek de gecenin besleyici kucağına geri dönmemiz gerekiyor .'' Trömner
Sayfa 101Kitabı okudu
Freud' ün dediğine göre insan adeta tümüyle doğmamıştır uykuya daldığı zaman yaşamının neredeyse yarısını ana karnında geçirir.
Reklam
Ve Freud'a göre düşünme organının işlevi nedir? En az enerji harcamayla eyleme girişme mi? Peki ya dikkat? Kaydedici organ için duyu organlarının yardımıyla dış dünyanın istemli ve dönümlü olarak incelenmesi, dış uyarıları bilince yalnız küçük miktarlarda ve deneyimsel olarak aktarmaktan ibarettir. Düşünme organı ile görme organının her ikisi de gerçeklik işlevinin, bencil gerçekliğin olduğu kadar, erotik gerçekliğin işlevinin hizmetindedirler.
Eril organın, dişil organ içinde sürtünmeye iten istek tüm organizmadan gelen gerilimlerin, cinsel organda kaşıntı bi­çiminde toplandığı kanısını onaylıyor. Daha sonra bu kaşın­tı, bir çeşit kazıma eylemiyle geçer. Bu kazıma edimini, au- totomi eğiliminden gelen bir ilkel kalıntı olarak varsayabili­riz, diğer bir deyişle, kaşınan organı sadece tırnaklarıyla sö­küp çıkarma girişiminin bir kalıntısıdır. Gerçek bu kaşıntı, vücudun o kısmının kanı uyarılıncaya değin kazındıktan sonra, yani bu doku kısmı gerçekten yerinden söküldükten sonra ancak kaşıntı durur. Şiddetli bir duyguyla başlayan di­kilme, sürtünme ve boşalma, belki de, autotomik bir süreç oluşturur ve tüm organı söküp atma ereğiyle başlar, sonra sürtünmeyle yetinir ve spermanın boşalmasıyla söner. Baş­langıçta olanlar sürecin (Ben ve beden) doğal olarak sadece bir kısmını karakterize eder; aynı süreç tohum açısından, di­ğer bir deyişle libido açısından şiddetin azalması ve ana kar­nına geri dönüş arzusuna denk düşer.
İki cinsten hangisinin daha üstün ol­duğu. Öyle sanıyorum ki bu soru, bir psikanalizciden bir tek yanıt alamaz. Kadın organının daha çok farklılaştığını söylemiştim, ama buna başka bir şey daha eklenebilir: Daha çok evrimleşmiştir. Kadının doğuştan sahip olduğu akıllılık ve iyilik, erkeğinkinden üstündür. (Ahlaksal) duyguda ve (estetik) duyarlılıkta kadın daha ince bir varlıktır ve daha sağduyulu olduğunu gösterir; bununla birlikte erkek, belki de daha belirgin olan kendi ilkelliğine karşı koruyucu önlem olarak mantığın, etiğin ve estetiğin güçlü yasalarını yaratır­ken, kadın fazla önemsenmeyen kendi öz değerinin bilincin­deydi. Ama ben yine de kadının organik uyumunun, erke­ğin psikolojik uyumundan daha az hayranlığa değer olmadı­ğını düşünüyorum.
Cinsel birleşme, bizim varsayımımıza göre özünde bireyin dayanılmaz bir gerilimden kurtulmasından ve bununla eş­ zamanlı olarak anaya ve tüm anaların anası denize geri dö­nüş güdüsünün doyumundan başka bir şey değildir.
105 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.