Psikiyatriden ödünç bir kavram: alienation
Yabancılaşmak mı, delirmek mi?
ŞAHAP ERKOÇ, FATİH ARTVİNLİ
Alienation başlangıçta yalnızca psikiyatrinin merkezinde yer alan ve deliliği ifade etmek için kullanılan bir kavram iken, zamanla sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında ve farklı anlam içerikleriyle kullanılmaya başlanmıştır. (…) Psikiyatri 1920’lere gelindiğinde, başlangıçta kendilerine ait olan alienation kavramını, hatta mesleği icra edenleri adlandırmakta kullandıkları alienist terimini terk eder. Yerine psikoz, psikiyatrist gibi terimleri koyar. Psikiyatri, deyim yerindeyse kendi kavramlarına uzak düşmüş, tarihsel köklerine yabancılaşmıştır.
Yabancılaşma-çeşitleme
Homo sapiens sapiens
kendi kendini mi röntgenliyor?
YAVUZ ERTEN
Homo sapiens sapiens artık kendi kendini röntgenleyen ve bundan ölümcül bir haz alan bir tür haline mi gelmiştir? (…) Elbiseleri soymak değil artık deriyi de açmak ve içindekilere iştahla, yamyamca saldırmak mı ister?
Yabancılaşma halleri
İnsanoğlu kuş misali
TAHİR M. CEYLAN
Bir zamanlar İskoçya’da kuşlar bir akıl hastanesinin camlarını patlatarak intihar ederlermiş. Doktorlar baktığında, her camda kuş ölüleri yorgan külleri gibi yığılıp kalırmış. Meğer hastalar verilen hapı yutmaz camdan fırlatır, kuşlar da onları yere düşmeden yutar, göğün yüzünde iki tur attıktan sonra delirip hapın fırladığı camda kurşun gibi patlarlarmış. İnsan bugün kuştan az mı deli?
Yabancılaşmanın kökleri
AYHAN EĞRİLMEZ
Erken dönem travmaları bebeğin zihnine kazınır (“damga”). Annenin yaşattığı ya da engelleyemediği örseleyici yaşantılar bebeğin ve daha sonra erişkinin insanlara ve “Dünya Ana”ya duyduğu güveni zedeler. (…) “Dünyaya yerleşme” eğretileşir, tedirgin bir ikamet ediş, dünyanın ve yaşamın kıyısına “ilişme”, kaçıngan bir varoluş ve kendi kabuğuna çekilme belirginleşir. Birçok sanatçının yapıtlarında bu yabancılaşma durumu estetik bir boyutta resmedilir.
Yabancılaşma zorunludur
CUMHUR BORATAV
İnsan canlısında kendi doğasına yabancılaşma yani canlı bir organizma olduğu gerçeğine sırt çevirme genetik kodlarının bir isteğidir. Yabancılaşan taraf olan “Ben” tarafının ortaya koyduğu gelişme arttıkça kaçınılmaz olarak yabancılaşması da artacaktır.
Homo Unplugged
HAKAN KIZILTAN
İnsan içten içe bu dünyayı kendine, kendini de bu dünyaya yabancı hisseder; içgüdülerini bu çevrede nasıl tatmin edeceğini içkin olarak bilemez; kendini ve doğayı keşfederek bu bağı kurmaya çalışır. (…) Ancak insan en optimal durumda bile bu dünya ve nesnelerini asla yeterince tatmin edici bulmaz, her daim başka bir şeyin, başka bir kimsenin, başka bir yerin hasretini çekmekten alıkoyamaz kendini. Sanki bu dünyada yapıp ettikleri en çok bu yabancılığı, yurtsuzluğu ortadan kaldırmak içindir.
Biri yabancılaşma mı dedi?
ŞEHMUS AY
İnsan neye karşı yabancılaşma yaşar? İçinde bulunduğumuz toplumsal değerler sistemine yabancılaşma, birey olmanın, kendi olmanın bir koşulu değil midir? Buradaki yabancılaşma bizi kuşatan toplumsal değerlerden uzaklaşmayı, kendi içsel sesimizi dinleyerek yola çıkmayı işaret etmekteyse neden “yabancı”laşıyoruz?
Ergenlikte yabancılaşma
Genç Kafka’nın öyküsü
EMİNE ZİNNUR KILIÇ
Yabancılaşma, ergenlerin büyük çoğunluğunun kısa ya da uzun, az veya çok, farkına vararak ya da varmadan yaşadığı, intiharlarda uç noktasını bulan sorgulama sürecinin ana temasıdır. (…) Bazı ergenlerin ana babalarına karşı hissettiği yabancılaşma düzeyi o kadar ileri gidebilir ki zaman zaman “kendilerinin evlatlık alınmış olabileceği” kuşkusuna kapılırlar. Yabancılaşma durumu, alışılmış olana yabancı gözlerle yeniden bakmaktır.
Yabancılardan korkuyorum anne
SİBEL ERENTAY
Bir kültür kendini oluşturan birden fazla alt kültürün toplamıdır. Bu alt kültürler iyi ve kötü tanımları ile sınıflandırılmaya başlandığında birbirinden kopma hızlanır. Kopuş, yabancılaşmayla sonuçlanır. Yabancılaşma ise var olmak için yok etme kapısını açar. Başka deyişle yabancılaşma insanın var oluş nedenini ortadan kaldırır. Geleceğe dair umutları yok eder. Mevcut enerjiyi yutar. Günlük hayat sıkıcı hale gelir ve anlamsızlaşır. Nihilistlik tüm yüzleri ile kendini gösterir.
Yabancılaşma ve ruh sağlığı
Öldürmeyen yabancılaşma çürütür
M. CENGİZ GÜLEÇ
Marx’a göre emeğin yabancılaşması, sadece insanın kendi özüne yabancılaşması sonucunu doğurmakla kalmaz, değerlerin arılığının bozulmasına, değerlerin çürümesine da yol açar. Ölesiye çalışarak kazanma hırsı, başarı güdüsü ve sahip olma tutkusu, ekonomik etkinlikleri insan yaşamının ana hedefi ve amacı haline getirerek, insanın doğal yaşamdan ve ahlaki değerlerden uzaklaşmasına neden olur.
Bir umut: Psikodrama ile yabancılaşmanın aşılması
“Ben ne yapabilirim ki?”
İNCİ DOĞANER
Orta yaşlı bir kadın. Çok acı çekiyor. Tanıdığı bir adam onun içine girmiş. Beyninin içinden durmadan onunla aşağılayıcı bir şekilde konuşuyor. “Bunu nasıl yapabiliyor?” diyor. Üstelik de kimse ona inanmıyor. (…) Psikodrama bir sağaltım yöntemidir.
Ben Camus’nün yabancısıyım
MURAT KEMALOĞLU
Sizi boynu bükük bir bilinç ve kibir kefareti odasında katıksız hapse mahkûm ediyorum. Neden? Çünkü “hâkim olmazsan mahvolursun” mesajına teslim olmuşsunuz. (…) Sorumluluk çağrısını reddettiğiniz için bozguna uğradınız. Hırsızlığı ticaret zannediyorsunuz. Hermes belanızı verecek.
Ruhumuzun yüzü
AHMET İNAM
Ne kadar tanıyoruz kendimizi? Yüzümüzü. Ruhumuzun yüzünü?
Ne kadar yabancıyız kendimize? Ne kadar uzağız, yakın sandıklarımıza? Kendimizi tanıdığımızı sandıkça yabancılaşıyor muyuz kendimize? Kendimle yaşamak, bir yabancıyla yaşamak mıdır? Ruhumun yüzünü mü görüyorum onlarda, yoksa hep yabancı biri mi bakıyor bana aynalardan?
Yabancılaşma
Kendine yabancılaşmış bir kavram
EROL GÖKA
Yabancılaşmadan bahsedebilmemiz için daha önceden yabancılaşmamış, “öz” ya da “doğa” halinde bir durumun varlığına inanmamız gerekir. İnsanın bir özü, insana has bir doğa durumu olduğunu ileri sürmemiz halinde ancak yabancılaşmadan konuşmaya geçebiliriz.
Yeryüzünü fark etmekten vazgeçmek
ÖMER MADRA
Sınırsız büyüme hırsı, tüketme, rekabet ve durmadan kendini “aşan” teknolojimizle biz insanlar, bir yok etme makinesine dönüştürdük kendimizi. Yeryüzünü fark etmekten vazgeçtiğimizde, bu sefer onu imha etmeye giriştik...
Irmak kenarında susuzluk çekenler
Ben buranın yabancısıyım
FİGEN ABACI
Kapitalist düzende, hayal, anlam, öykü ortadan kalkar, anlık tatmin, çabuk sıkılma, yeni nesne arayışı, o nesneden o nesneye geçiş, tüketme, yeniden tüketme hali şeklinde boşlukta kalmış özneler oluşur. Nesneleşmiş, şeyleşmiş, kendinden mesafelerce uzaklaşmış, kendini tanıması imkânsızlaşmış mutsuz insanlar, adeta özne karikatürleri gibi boşlukta yüzerler.
Yabancılaşma hususunda ilk basın açıklamam
küçük İSKENDER
Teşhis konmuştur: Mutluluk hep başkasıdır. Tedavi başlamıştır: Unutmak hep iyileştirir. Onlarınki terk değil, senden taburcu olmaktır.
Kadın sanatında yabancılaşma-yabancılaştırma
Yabancılaştırmayan sanat feminist olamaz
HANDE ÖĞÜT
Erkeğin dış dünyaya, kadının ise iç dünyaya, bedenine yönelmesi beklenir. Kendini dışa yönelik olarak ifade etmesine izin verilmeyen kadın bedeni kendine yabancılaşmaya başlar. Deneyimlenen bedensel acı ise kadınlara hâlâ insan olduklarını, canlı olduklarını ispat etmektedir
Sel gider bilgi kalır
TUBA AKYOL
Hayata sonradan bindirilen süsler o kadar kalabalık ki bazen temele ulaşamıyoruz. En temele. Hayatta kalma bilgisine...
İnsan halleri
Karıncalanmış zihinler
ERCAN YAŞA
Güvendiği dağlara, inandığı değerlere o kadar çok ve sık kar yağıyor ki insanların, yeniden icat etmek zorunda kaldıkları inanç ve idealleriyle kendi varlıkları arasında kaçınılmaz bir soğukluk oluşuyor.
Veee yıllar sonra O ve Ben karşılaşırlar
FİGEN ŞAKACI
O ve Ben, birbirimizi sevdiğimiz zamanlardaki gibi iyi insanlar olmaya çabalıyor muyduk hâlâ? Dertlerimiz değişse de vicdanımız duruyor muydu yerinde; yolda tekme yiyen bir köpekle kıçına pandik yiyen kadını gördüğümüzde bir an bile duraklamadan
failin üzerine yürüyor muyduk birlikte?
Hakikat ve gerçeklik
Yabancılaşmanın nostaljik panzehiri Yabancılaştırma
TAN TOLGA DEMİRCİ
Brecht’in “yabancılaştırma” kuramı, tiyatral bir “elektroşok” yöntemi olarak düşünülebilir. Egemen ideolojinin gündelik gerçekliği oluşturan dinamiklerinin bir parçası olan ve bu muhafazakâr işleyişte toplumsal yabancılaşma pratiğini yaşayan “vaka”, daha güçlü bir yabancılaşmaya, yani yabancılaştırmaya maruz kalarak adeta fabrika ayarlarına geri dönmüş olur.
Beni bağrına bas
MELTEM YAKIN ÜLDES
İnsanın insana yabancılaştığı bir dünyada çok uzağa gitmeye, çevrede uzaylı ya da hilkat garibesi yaratıklar aramaya gerek yok, “ben/biz/aidiyet” çemberinin darlığına hayret etmek için.
İki yabancı: Kafka ve babası
NESLİ KESKİNÖZ BİLEN
Helezonlar şeklinde iç içe olan labirentimsi Kafka dünyasında yabancılaşmanın her türlüsü vardı. Öncelikle “evcil bir hayvan gibi yanında gezdirdiği”,“hep kentin duvarlarına saldıran bir yabani gibi hissettiği”, “kara saplanmış yararsız bir odun parçası olmak istediği” kendine yabancıydı.
Sınırsız sorular defterinden naklen yayın
Gregor kurtulabilir miydi?
LEVENT METE
Yıllardır hep birlikte onun başına gelenleri okuyup dertlenirken, çoğumuzun birer Gregor olduğunu unutuyor muyuz? Yoksa böceğe dönüşen adam hepimizden bir şeyler taşıdığı için mi bu kadar ilgi çekiyor?
Elektronik devrelerle mekânların bir araya gelişi
Yabancılaştıran sanal mekânlar
ALİ ALIŞIR
Fotoğraf sanatı da teknolojinin hızıyla beraber sanal gerçekliğe benzemiştir. Gerçekliği adeta bu sanal ağların içinde emilip yutulmuştur.
Şair yabancılaşması
HAYDAR ERGÜLEN
Baştan söyleyeyim, şair demek, zaten şiirine yabancılaşmış kimse demektir. (…) Şairin kendi imzasıyla, kendi adıyla şiir yayımlaması, hatta bazen adını kısaltarak bir bakıma markalaştırması bile tamamen yabancılaşmanın sonuçlarıdır.
“V For Vendetta”
Hatırla
BERRİN ŞERMET
“Bu görüntü yalnızca saklanmış bir yüz değil, artık var olmayan, yok olmuş bir halkın sesinden geriye kalan son izdir de… (…) Bu geçmişte kalmış, rahatsızlık veren kişi geri döndü ve kendini, bu vurguncu ve vicdansız, aşağılık insanların öncü olduğu ahlaksızlığı, şiddet ve vahşet kullanmaya ve irade gücünü ihlal etmeye göz yuman kişileri alt etmeye vakfetti. (…) Hem kurban hem de suçluyu oynamak zorunda kalan vasıflı bir vodvil oyuncusuyum.”
Kör dilenci zamanı
SUKUTÎ
Yabancılaşma hakkı
GÜLAYŞE KOÇAK
Yabancılaşma ile cehalet arasındaki sınır nerede başlar? Doğru dürüst bir şey okumazsan, sadece “duymak istediklerin”le yetinir, hayatını pembe-dizilerle geçirir, yani haberdar olmayı reddedersen, tabii ki algılamayacaksın Somali’deki açlığı; o zaman da tabii ki
şatafatlı iftar sofralarında, düğün yemeklerinde en ufak bir huzursuzluk hissetmeyeceksin.
Göç ve yabancılaşma
Pergel
GÜROL TONBUL
Göçün çoğunlukla zorunluluk olduğu günümüzde hangi kişinin “misafir” olacağını kim bilebilir? Ne diyor “Misafir” oyununun sonunda Yiğitbaşı: “Ey ahali! Kim biliyor, kim misafir
kim değildir bu dünyada?”
Bu çocuğu tanımıyoruz!
ZAFER KALFA
Günümüzde sıkça yakınılan internet, cep telefonu vb. teknolojik nesnelerin hayatlarımızı yönlendiriyor olması teknoloji bağımlılığının olduğu kadar ve aslında ondan daha çok insanın kendine (kendi türüne) yabancılaşmasının örneğidir. (…) Şu anda karşımızda büyüyen çocuk, yaşayan hiç kimsenin tanımadığı bir varlık!
Sakatlanmış bakışı iyileştirmek için ışıklı bir leke
Sondaj
HANDE KOÇAK
-Merakımı bağışlayın ama sizin gibi bir kadın bir el çantasında niçin ütü taşıyor?
-Dillerdeki kırışıklıklarla bir sorunum var, çocukken ne zaman böyle bir dil görsem dayanamaz tuğlayla ezerdim. Büyüdüm, çantamda tuğla taşımamın yakışık almadığını düşündüğünden olacak, bir ütü hediye etti annem. Artık onu taşıyorum.
Yabancı kalmayın, buyurun içeri girin
GÖKHAN ATIŞ
Doğaya yabancılaştıkça obezite ve ruh hastalıkları genlerimize yazılmaya başladı. Ya obeziz ya ruh hastası ya da ortalarında bir yerdeyiz.