Öğrenme, belleme, unutma
HAKAN ATALAY
Son yıllarda belleğin iki farklı biçimi olduğunun keşfedilmesi gerek nörobilimde gerekse psikoterapilerde yeni bir çığıra ve yeni tartışmalara yol açmıştır.
Unutan ve hatırlayan toplum
EROL GÖKA
Bir kuşağın anıları o kuşağın üyelerinin beyinleri ve bedenleri içinde kilitlenir. Günümüzle ilgili deneyimlerimiz, büyük ölçüde geçmiş hakkındaki bilgilerimizin üzerine oturur ve geçmişle ilgili bu imgeler toplumsal düzeni meşrulaştırır.
Bellek, travma ve toplumsal değişme
ERDOĞAN ÖZMEN
Onca şey birikti ve belki de devasa bir kopuş gerçekleşti hayatlarımızda, toplumun hayatında. Şimdi biz bilmiyor, kestiremiyoruz belki de; insan olmak hangi asli niteliklere yaslanır, hangi yönsemeye/ufka sahip olmakla eşdeğerdir? Ya da her birimizin karşısındaki o sorular artık geçiştiremeyeceğimiz bir şiddetle oradadır: Kimim ben? Neredeyim, dünyada durduğum yer neresidir?
Sorular, çağrışımlar, eğreti düşünceler
AYHAN EĞRİLMEZ
Unutmak bazen kendimize yabancılaşmamızdır. Acılardan öğrenme şansımızı ortadan kaldırır, “kısa ve acısız” ve de “uyuşuk” bir yaşamımız olur.
Geçmiş ve gelecek bağlamında hafıza
ÖRSAN K. ÖYMEN
Geleceğe yönelik umutlar beslenir, endişe taşınır, ancak gelecek yaşanmaz. Gelecek sadece şimdiki zaman için, yaşamak için bizi bekler.
Yarım gerçekler, çeyrek geçmişler ve…
RAGIP DURAN
Mevcut neoliberal küreselci egemen medya, savunduğu değerlerin hâkimiyetini kurabilmek amacıyla geçmişi yâd etmekten olabildiğince kaçınır. Tarihte, yakın ve uzak geçmişte neoliberalizmi, dinci muhafazakârlığı, sağcılığı, gericiliği tehdit eden hatta bu akımları mahveden o kadar çok olgu, olay, fikir, düşünce, şahıs ve kurum var ki, o defterleri açmak bile tehlikelidir egemen medya için. Varsa yoksa bugün hatta bu an yaşanmalı. “Ne dün ne de yarın”dır aslında onların sloganı. Egemen medyanın bir önemli misyonu, unutturmaktır olumlu geçmişi.
“Tarih-Lenk”in yazarı Y. Hakan Erdem:
“Eskiden ‘tarih-şovlar’ yoktu”
NECLA AKGÖKÇE
“Tarih-Lenk” dört ay içinde altı baskı, yazarının ifadesine göre üç de korsan baskı yapan bir tarih kitabı. Kitabın alt başlığı, “Kusursuz Yazarlar, Kâğıttan Metinler”… Y. Hakan Erdem kitabında tam da şunu yapıyor: “Kusursuz” tarihçiler tarafından yazılan metinlerin, bizi ilkokul tarih kitaplarının pek de ötesine götüremediğini gösteriyor. Bu yüzden de kimilerince “vatan haini” ilan edilmesine ramak kaldı.
Unutmak ve hatırlamak:
Bir salınımın ortasında
AYNUR İLYASOĞLU
Bu yazı yakında kaybettiğim, aynı zamanda en iyi arkadaşım olan annemin artık anılarımın içinde kendine bir yer edinmeye koyulduğu bir zamana denk geldi. Başkalarının da yaşadığı bu zor duygusal deneyimin ortak hallerinden yola çıkarak, şahsi olmaktan öte, paylaşılabilecek bir deneyimin içinden unutma ve hatırlamanın alanına yönelmek istedim.
Hafızayı dişe dokunur kılmak
Çağdaş Türk sanatında hatırlama stratejileri
AYŞEGÜL SÖNMEZ
Uluslararası Sanat Eleştirmenleri (AICA) Türkiye Başkanı Ayşegül Sönmez, derneğin Barcelona Çağdaş Sanat Müzesi’nde gerçekleştirilen 42. Kongresinde İngilizce bir sunun yaptı. Sönmez, baskı ve darbe dönemlerinde “unutmamayı tercih edenlerin üretimlerinden, hafızanın nasıl dişe dokunabileceği görülmeye çalışılmalı” dediği “ zaman/bellek” konulu sunumunu, Psikeart için derledi.
Unutmak büyümektir!
HAYDAR ERGÜLEN
‘Vefayı unutmamak’ içindir bunca çok tekrarlayışım, “onlar da olmasalar benim gayri kimim var?” dediği gibi Can Baba’nın, onlar da olmasalar gayri kimse yok demektir. Vefa, evet, heves gibidir, biriciktir, bir kez olur, bir defaya mahsustur, ama tekrarlamak ister, tekrarlansa da tekrar olduğu bilinmesin ister.
Unutkanlar şanslıdır
GÖKÇE İSPİ TURAN
Bazen bireysel olarak unuturuz, bazen kitleler halinde. Bazı ayıplarımızı ya da üzüntülerimizi nesilden nesile aktarmak istemez, yok farz ediveririz. Atom bombalarını atan ya da üzerine atom bombası atılan neslin devamı olduğumuzu hatırlamak istememek de aslında aynı mekanizmanın dişlilerine bağlı.
Unutmaya karşı tiyatro
MAHİR GÜNŞİRAY
Uluslararası Af Örgütü’nün “unutmaya karşı tiyatro” teması altında Fransız yazarlara ısmarladığı oyunlardan beşini bir oyunda bir araya getirerek sahnelediğimiz “Unutmak” oyununu iki ana tema üzerinde okumaya çalıştık: unutmak ve kötülüğün/iktidarın biçim değişimi.
Nostalji değil tarihsel bellek
MURAT BEŞER
belleğin yaşamlarımızı yapan şey olduğunu fark etmek için, parça parça da olsa, belleğimizi yitirmeye başlamamız gerekir. Belleksiz yaşam, yaşam değildir… Belleğimiz; tutarlılığımız, aklımız, duygumuz, hatta eylemimizdir. Onsuz birer hiçiz… Luis Bunuel
Hayatın fon müziği olarak
Leonard Cohen
GÖKÇE ÇATALOLUK
Leonard Cohen unutturmamak yolunda ayak direyen bir sanatçı. O, şiirleri, şarkıları, romanlarıyla iyi bir hikâye anlatıcısıdır. Topladığı hayat kırıntılarının değerinin bilinmesi, geçmişe gereken itinanın gösterilmesiyle mümkündür.
Frida’yı kim unutabilir?
PINAR TURANLI
Tıp eğitimi almak istiyordu. Geçirdiği trafik kazası sonucunda yatağa bağlı yaşarken, acılarını yatıştırmak için resme başladı; komünist partiye girdi, hem kadınlara hem erkeklere âşık oldu. Sadece elleri ve beyni onu yarı yolda bırakmadı… Bahsettiğimiz, ölene kadar dimdik ayakta duran, Meksikalı kadın ressam Frida Kahlo’nun öyküsüdür.
Unutmayan filmler: Yeşim Ustaoğlu
Hafıza, hatır, hatıra
Yurtiçinde ve yurtdışında sayısız festivale katılıp pek çok ödül kazanan Türk sinemasının başarılı yönetmeni Yeşim Ustaoğlu, anılarla, şarkılarla, annelerle, ninnilerle, sesler ve renkler bezeli filmlerinde neyi unutturmuyor?
NUH MAZHAR
Hatırlamakta yarar var
MÜRÎDE AKSAN
Duygu Aykal, modern dans alanında kendini geliştirmek için genç yaşında yurtdışına giden ilk dansçılarımızdan.
Unutmadan söylemeliyim
EVREN BİNGÖL
Başka mesleklerden çok daha fazla unutmak zorunluluğu mevcuttur sanat disiplinlerinin icrasında. Unutmak mesleğe dair bir şeyi unutmak olunca tehlike, sahneye çıkarken meslek dışı her şeyi unutmaksa bir başarıdır.
Görsel kültür ve toplumsal bellek
A. BEYHAN ÖZDEMİR
Kültür; toplumun yüzlerce, binlerce, yıldan beri oluşturduğu ortak amaçların, beklentilerin, değerlerin, inançların, duygu ve düşüncelerin, özetle ortak davranış kalıplarının depolandığı, saklandığı soyut bir kavram olup, toplumsal bellek olarak da kabul edilebilir.
Kent, görüntü, bellek
ARAS ÖZGÜN, ERSAN OCAK
Unutmak-hatırlamak-tekrar hatırlamak üzere tekrar unutmak. Ancak bu şekilde hatırlama anları her şeyin baştan/yeniden kurulduğu özgürleşme anları olabilir. Ankara geçmişin unutulup geleceğin hatırlandığı bir özgürleşme anında kurulmuştur; ama unutmayı unutmuştur.
Unutmak ne demek?
TUBA AKYOL
“Şehirli derdi bu” dedi hemşire, “Yaşamak için, unuttuğu şeylere ihtiyacı yok”.
Unutmanın ve hatırlamanın erdemi üzerine
ALİ KOÇAK
Onların, gelecekte yaşanabilecek iyilerin önünü tıkayacak içeriklerinin ve öznelerinin unutulması yeğlenemez mi?
Hatırlama yasağı
DEFNE ASAL ER
Ölüsünü görmeye bile razı olmuşlar sonunda, ama yok, onlar “yok çocuklar” olmuşlar. Geceleri kuyulardan sesler gelir olmuş sonra; kuyulardan, derelerden, uçurumlardan, vadilerin kuytuluklarından. Sesler büyümüş, büyümüş, “yok çocuklar”ın sesleri kocaman, kulakları sağır eden bir uğultu olmuş: “Unutmayın, unutmayın, unutmayın!”
Khalas!
ECE TEMELKURAN
Bir hikâyesi olmayanlar, hikâyeler arasında kaybolurlar. Tıpkı senin gibi, tıpkı benim gibi.
Deniz topunda kalan nefes
YAŞAR SÖKMENSUER
Acıyı savma ya da unutma çabası, “yaşantısal” olana karşı kalkan mı gerektiriyor?
Proust’a bir öykünme
Yitik kentin peşinde: Kronstadt
SELİM KAHVECİOĞLU
Unutulmuş şehirlerden Kronstadt. Bir köşede yitip kalmışlardan. Zamanında unutulması için haritalara bile konmamıştı. Şimdi kadere bakınız ki haritalarda var ama gerçekliği çok tartışmalı.
Vapurun unutmadığı kız
NUH MAZHAR
İnsanı ne tarafı ele verir; iskeledeki duruşu mu?
Neyi…
İREM ANLI
“… Gece onun gözlerinde başka bir dünyaya baktıktan sonra etrafımdaki şeylerde bir tat bulmak kabil değildi. Yarın bir motosiklet müsabakası var… Galiba bir kaza olacak… O gece onunla kenarında dolaştığımız bayırdan yuvarlanacağım… Buna cesaret edersem görüşmemize ancak yedi-sekiz saat kaldı Necdet… şimdilik Allahaısmarladık.”
Unutturamaz seni hiçbir şey
Unutulsam da ben
TİMUÇİN ORAL
Ölüme karşı umutsuzca bir direniştir aslında unutulmama çabası ve yeryüzünde sizi tanıyan son insanın ömrüyle sonra erer hatırlanmanız da…
Önümüzdeki maçlara bakıyoruz
KIVANÇ KOÇAK
Paradoks biraz da burada: Futbolda dün yoktur, başarı vardır ama o başarı da unutulmaya mahkûmdur.