Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Eski Pusula Sözleri ve Alıntıları

En Eski Pusula sözleri ve alıntılarını, en eski Pusula kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her şeyin sonu sessizlik. Her şey sessizlikte kapanır. Her şey orada söner ya da uykuya dalar.
Sayfa 459 - Can
Bazen en uçlardaki şiddetten beklenmedik sonuçlar doğar; aşıkların birbirlerinin benliklerinde mutlak surette karışmasını, benliği ötekinden ayıran hendeği aşmasını sağlar. Ne hazindir ki aşk gerçekliğini ölümde kazanır.
Sayfa 459 - Can
Reklam
Sadece can değil ölüm de bedenden çıkıyor. İkisi daima birlikte.
Sayfa 462 - Can
“Dünyanın çektiği acıların evrensel ifadesi” olarak müzik, derdi Nietzsche. Biz ne aşka ne de ölüme nailiz. Uyanıklık gerek bunun için, bilinç gerek. Biz ceset suyu üretmiyorsak da bizden çıkan her şey ıstırabın iksirinden ibaret.
Sayfa 462 - Can
Biliyor musun, sana hiç söylemediğim bir şey var.
Sayfa 463 - Can
Kuzeyli ozanların şafak türkülerinden ve yaradılışın tüm gazellerinden beri, hep gelenin karşısında şaşarız, zamanın yanıtı, keder, merhamet ve ölüm; doğup duran gün; ışıkların Şark’ı, Doğu, pusulanın ve erguvanlar içindeki Baş Melek’in yönü, Dünyanın kederle ve aşkla damarlanmış mermeri karşısında şaşkınız, tan yerinde, haydi, utanmak yok, utanmak biteli çok oldu, bu kış şarkısını kopyalamak utanç verici değil, utanç verici değil, kendini bırakmak, duygulara.
Sayfa 465 - Can
Reklam
Anadolu yakasının renkten renge bürünüşünü izlerken gemileri sayardım; bazen de Bağdat Caddesindeki kış ışıklarını görmek için vapura biner, Üsküdar'a ya da Kadıköy'e geçerdim ve buz tutmuş, gözlerimin feri sönmüş, ellerim ceplerimde, o pek ışıltılı alışveriş merkezlerinden birinden eldiven almadığıma hayıflanarak ve geceleyin Boğaz'ın ortasında sanki çok yakınmış gibi gözüken Kız Kulesi'ni bakışlarımla okşayarak dönerdim ki sonra da evde, nefes nefese tırmandığım üst katta bol demli, tavşan kanı, çok şekerli bir çay koyar, bir afyon piposu tüttürürdüm, bir fırt ve koltuğumda usulca daldığım uyku, arada bir Karadeniz'den inen tankerlerin sis düdükleriyle bölünürdü.
Sâdık Hidayet Kör Baykuş romanın girişi
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkla yiyen, kemiren yaralar.
Sayfa 13 - Can yayınları, Çeviri: Ebru Erbaş
İstikbal, güzel bir sonbahar gününde Boğaziçi kadar parlaktı.
Sayfa 55 - Can yayınları, Çeviri: Ebru Erbaş
Savaşı anlatan bir tablonun önünde dururken..
zırhlar önüne geçtikleri mermilerin izlerini taşıyordu, bıçaklar indirdikleri darbelerle aşınmıştı ve insan tüm bu atıl eşyanın yol açtığı ıstırabı, çevresine yaydığı ölümü, savaşın hengâmesi içinde yarılmış karınların, paramparça edilmiş bedenleri kolayca hayal edebiliyordu.
Sayfa 56 - Can yayınları, Çeviri: Ebru Erbaş
Reklam
Güzeli düşlemeden önce dehşetin en dibini görmek, onu baştan sona kat etmek gerekirdi.
Sayfa 54 - Can yayınları, Çeviri: Ebru Erbaş
Geri111
176 öğeden 166 ile 176 arasındakiler gösteriliyor.