Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Putlar Yıkılırken

Osman Balcıgil

Putlar Yıkılırken Gönderileri

Putlar Yıkılırken kitaplarını, Putlar Yıkılırken sözleri ve alıntılarını, Putlar Yıkılırken yazarlarını, Putlar Yıkılırken yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
SSCB
Sovyet Cumhuriyetleri, sıkı bir rejim kurulmadan yönetilemeyecek büyüklüğe ve nüfusa ulaşmıştı.
Sayfa 250Kitabı okudu
Reklam
Holodomor/ Rusya- Ukrayna 1932
Nâzım merak edip açtı. Içinde Fransızca, Almanca, IngiIizce, Italyanca, Ispanyolca gazetelerden ve dergilerden kesilmis kupürler vardı. Hepsi de SSCB'nin Ukraynada uyguladığı "holodomordan** bahsediyordu. *1932-1933 yılları arasında Sovyet Ukrayna'da yedi buçuk milyon insan aç bırakılarak öldürüldü. Sayfa: 246 "Ukrayna'da halkın toprağını devlete vermeye yanaşmadığını, bu bölgeye ambargo uyguladığını, böyle olunca, insanların kitleler halinde açlıktan öldüğünü yazıyorlar:" Nâzım kızar gibi "Kimden alıyorlar bu bilgileri? Kaynak ne?" diye sordu. "Kaçmayı başaranlar ve Moskova'yı ziyaret eden yabancı ülke temsilcilerinin, diplomatların yazdıkları raporları kanıt olarak gösteriyorlar" Çok kızdı duyduklarına şair. "SSCB'yi yıpratmaya çalışıyorlar. Kaçanlar zaten rejimle sorunu olan insanlar. Ötekiler de doğrunun peşinde değil. Kapitalist ülkelerin gazeteleri, devrim kendi ülkelerinde de gerçekleşmesin diye korku yayıyor. Anlaşılmayacak bir şey yok bunda." Ömer, ağabeyinin önüne koyduğu dosyayı derhal topladı. Kendisinden daha deneyimli olduğunun farkındaydı. Ekim Devriminin etkileri sürerken Moskova'ya gitmiş, olup bitenleri yerinde incelemişti. Yine de kafası karışıktı genç adamın. Üzgün bir ses tonuyla "Umarım haklısındır. Sana hak vermeyi o kadar istiyorum ki" dedi.
Sayfa 245Kitabı okudu
Farklı ülkeler
Sadece beş yıl arayla gerçekleşmiş ama nitelikte çok farklı iki devrimdi Türkiye'de ve Rusya'da gerçekleşen. Biri sadece Saray efradını yurtdışına çıkartmakla yetinmiş, öteki bir sınıfın kökünü olabilecek en sert şekilde kazımıştı. Rus devrimciler imparatorluğun çanına ot tıkarken, son aristokrata kadar eskinin tüm egemenlerini yok etmiş, yerine adına "İşçi Sınıfi Diktatörlüğü" dedikleri yeni bir baskıcı rejim getirmişlerdi. Buna karşılık Türk devrimcileri, hedef tahtasına bir sınıfı oturtmak yerine padişahı yurtdışına sürmekle yetinmiş, zaman içinde Batılı anlamda bir demokrasiye dönüşecek bir dizi devrime imza atmanın hayalini kurmuşlardı.
Sayfa 227Kitabı okudu
Moskova devrimi sonrası aristokratlar
Etrafa baktığında, lokantada hizmet verenlerin neredeyse tümünün Ekim Devriminden kaçan, zamanında servet içinde yüzmüş Ruslar olduğunu anladı. Önce içi burkuldu, sonra bütün bu olup bitenlerinir arınma meselesi olduğuna karar verdi. Moskovada, sınıfsız bir topluma ulaşabilmek için eski rejim artığı yüksek sınıf mensuplarının tasfiye edilmesi gerektiğini ders olarak okumuştu. Yeni egemenler, tam da bu nedenle sürmüşlerdi dünya kadar aristokratı Sibirya'ya. Yeni rejimle yıldızı barışmayacak aydınların da kaderi aynı olmuştu. Kaçabilenler kaçmış, kaçamayanlardan suçlu bulunanlar yok edilmiş, ötekiler de ölümlerini kolaylaştıracak çalışma kamplarına taş kırmaya gönderilmişti. Yepyeni bir rejim kurulurken, eskisinden artakalanların ayakaltında dolaşıp maraza çıkartmalarına izin verilemezdi. Kazanan proletarya, kaybeden çarlık olmuştu, ona bakardı şair. icini iyice rahatlatmak için, bugün Rejans'ta garson, temizlikçi, aşçı, piyanist olarak çalışanları, zamanında altınlar, pırlantalar içinde yüzerken hayal etti.
Sayfa 226Kitabı okudu
Kapitalizm
Kapitalizmin insanlığa dair bütün değerleri yıprattığına, içlerini boşalttığına, ayaklar altına aldığına izleyicileri inandırmalıydı. Aslında zaten öyleydi.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Ünlü Süreyya Paşa aslında kim?
Yaşlı adam evde ölümle pençeleşirken kapı çalınmış, elinde hesap defteriyle Süreyya Paşa çıkagelmişti. (Nazım'ın Babası Süreyya Operası'nın müdürlüğünü yapıyordu) * Süreyya İlmen Paşa 1874-1955 yılları arasında yaşadı. Serasker (Genelkurmay Başkanı) Rıza Paşa'nın oğludur. Çok genç yaşta general oldu. 1. Dünya Savaşı Sonrasında askerlikten ayrıldı, siyaset ve işadamlığına yöneldi. Milletvekili oldu. Kızılay'ın başkanlığını yaptı. Kadiköy'deki ünlü Süreyya Operası'nı (sonradan Kadiköy Belediyesi'ne bağışladı) ve Maltepedeki Süreyya Plajı'nı inşa ettirdi (sonradan Maltepe Belediyesi'ne bağışladı). SSK'ya hibe ettiği Narlıdere Çiftliğinin üzerinde Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi kuruldu. Babası, İkinci Abdülhamitin hırsızlığıyla namlı seraskeri. Ordu Yemen Çölünde savaşırken, askerin ekmeğinden, suyundan çalmış bir adam. Askerinin sırtından bırak yüzde onu, yirmiyi, yüzde yüz komisyon almış, o paralarla İstanbul'da hanlar, apartmanlar yaptırmış bir adamın oğlundan ne beklenir?" .... "Bu adam var ya bu adam, bütün şöhretini lanetle dolu bir yüke borçlu. Sağa sola yaptığı bağışlar da bu yükün çuval darası" * Nâzım Hikmet, Süreyya Paşa'ya olan kızgınlığını 1933 yılında yazacağı "Hiciv Vadisinde Bir Tecrübe-i Kalemiye" ile ifade etti. Bu şiir nedeniyle başı büyük derde girdi.
Sayfa 202Kitabı okudu
Cuma tatilleri
Mahkeme başkanı, dosyaları incelemek üzere duruşmayı 10 Mayıs Pazar* gününe erteledi. (*O tarihte henüz pazar değil cuma günleri tatil yapılıyordu. 27 Mayıs 1935'te çıkartılan kanunla, cumartesi günü öğleden sonradan pazar akşamına kadar tatil yapılması kararı alındı. Böylece, medeni dünyayla yaşanan kopukluğun önüne geçilmiş oldu.)
Sayfa 179Kitabı okudu
Bu Topraklar
"Sarışın Kurt, yanındaki paşalarla birlikte büyük bir kurtuluş savaşı gerçekleştirdi. Kocatepeden Afyon Ovası'na atladı ve koca bir coğrafyanın makus talihini değiştirdi. Ama işinin bu kadarla bitmediğinin gayet iyi farkında." Ömer ve Leyla kulak kesildiler. "Savaş kazanıp sırtüstü yatılacak topraklarda yaşamıyoruz. Bu coğrafya başkalarına benzemez. Üzerinde soluklanan her uygarlığın bin bir zorlukla elinde tutmaya çalıştığı, tarih boyunca sayısız pusuya tanık olmuş, kelimenin tam anlamıyla bir geçiş noktası. Hükümetin kendini garantiye alma mücadelesini anlayışla karşılamamız lazım."
Sayfa 175Kitabı okudu
Çiçek Pasajı
"Bir zamanlar bu pasajın yerinde Naum Tiyatrosu varmış. Bina yanmış, arsasını Hristaki Zoğrafos Efendi satın almış ve yerine Cite de Pera adını verdiği bu yapıyı inşa ettirmiş. Annem hala anlatıp durur buradaki Maison Parret ve Vallaury'nin pastanelerini. Beş ya da altı yaşındayken elimden tutup buraya getirdiğinde 'Bak, şu kapıda titreyen zavallı çiçekçi kadınlar var ya, onlar Rus Devriminden kaçan baronesler' derdi." Leyla araya girerek "Çiçek Pasajı adı onlardan mı geliyor?" diye sordu. "Hayır. Bir ara çiçekçilerin mezat çarşısı olarak da hizmet vermiş." (* Yangın 1870'te gerçekleşti. Yeni yapı, Mimar Cleanthy Zanno tarafından çarşı olarak tasarlandı ve inşa edildi. Hizmete girme tarihi 1876'yı buldu. Yirmi dört dükkân ve on sekiz lüks daireden oluşuyordu. Sonradan mülkiyeti Sadrazam Küçük Sait Paşa'ya geçti ve "Sait Paşa Geçidi adını aldı.)
Sayfa 173Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.