Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Putlar Yıkılırken

Osman Balcıgil

Putlar Yıkılırken Gönderileri

Putlar Yıkılırken kitaplarını, Putlar Yıkılırken sözleri ve alıntılarını, Putlar Yıkılırken yazarlarını, Putlar Yıkılırken yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
536 syf.
·
Puan vermedi
Alıntı
"Neler gizliydi o üç noktada . Canımın içi, o küçücük üç noktaya kimbilir hangi kelimeleri gizlemişti.." Sevinerek, üzülerek, korkarak., haykırarak, hayran kalarak , sinirlerim bozularak okuduğum bir kitap oldu . Yer yer ayrıntılardan sıkıldıysam da gerek Hitler dönemi gerek İşkencelerin vahseti beni sarstı.. Ayrıca erkeklerin cinsel organini kadinlarin uzerinde bir guc olarak kullanmasi, bu durumu kitapta öyle bir anlatmış ki sinirlerim fena bozuldu . Etkileyici bir roman,Tavsiye ederim.
Putlar Yıkılırken
Putlar YıkılırkenOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20191,088 okunma
536 syf.
·
Puan vermedi
·
34 günde okudu
Osman Balcıgil akıcı dili ve roman kurgusuyla insanı kitaba bağlıyor.Nazım Hikmet’in hayatının bir bölümünü konu alan kitapta Ömer ve Leyla adlı iki karakterin yaşadıkları daha ön planda.Geçmişe dönük kısa bilgiler hatırlatmalarla daha da anlamlı ve sürükleyici bir hale getirilmiş
Putlar Yıkılırken
Putlar YıkılırkenOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20191,088 okunma
Reklam
Yeteneklilerin harcanması
"Acaba dünyada, ülkesinin yetenekli evlatlarını bu kadar kolay harcayabilen, bir çırpıda silip atan başka bir ülke var mıdr?" Leyla eşinin son sözlerine bir başka açıdan yaklaştı. "Tıpkı Osmanlıda olduğu gibi! En tehlikeli bulunanlar, ne hikmetse hep en vatanseverler arasından seçiliyor. Devletin yönetim biçimi değişti değişmesine ama bana soracak olursan, yönetimi elinde bulunduranların aydınlara bakışında eskisinden zırnık fark yok. Eskiden Saray'a karşı olanlara yaşama hakkı tanınmıyordu, şimdi de Ankara'yla ters düşenlere vatan haini muamelesi yapılıyor."
Sayfa 388Kitabı okudu
İspanya İç Savaşı- Federico Garcia Lorca
İspanyada içsavaş bütün hızıyla devam ediyordu. 24 Haziran 1936'da, İspanya hükümeti bütün dünyaya seslenmiş ve yardım istemişti. Dünya, İspanyada yaşananlara gözlerini kapatmış gibiydi. Nâzım, Orhan Selim takma adıyla yazdığı Akşam'da, İspanya'ya dair iç parçalayan duruma dikkat çekti. "ispanyada irtica, çoluk çocuk, kadın erkek, şehir ve köy bütün bir emekçi İspanyol halkının kan ve ateş içinde ezmeye çalışırken. Burhan Belge, Sadri Ertem ve Nâzım gibi birkaç aydın kalemin** dışında, İspanya'da olup bitenlere kimsenin başını çevirip baktığı bile yoktu. 19 Ağustos tarihinde, ünlü Ispanyol yazar Lorca'nın, *** milliyetçiler tarafindan mahkeme edilmeye lüzum görülmeden Granadada kurşuna dizilmesi de Nâzım ve arkadaşları dışında kimsenin umurunda olmadı. * 26 Temmuz 1936, Akşam ** Burhan Belge, Ulus gazetesinde 9 Ağustos'ta "Ispanya Faciası", 11 Kasım'da "Madrid Önünde" başlıklı yazılar kaleme aldı. Sadri Ertem ise Kurun'da 1 Ekimde "Madrid Düşerse"'yi yazdı. *** Federico García Lorca 1898 -1936 ylları arasında yaşadı. Şair, oyun yazarı, ressam, piyanist ve bestecidir.
Sayfa 301Kitabı okudu
Dost Kazığı
Ömer önce 21 Temmuz 1957" dedi, sonra okuyacağı şiirin adınn söyledi. "Son Otobüs." Nazım gülümsedi. Ömer şiirden bir parça okudu. "Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği elimi sıkarken sapladığı bıçak..."
Sayfa 278Kitabı okudu
Kifayetsiz yöneticiler
Derin bir nefes aldı Nâzım. Uzun konuşacağı belli olmuştu "Bakın çocuklar, parti başka bir şeydir, kifayetsiz yöneticiler ya da kadrolar başka bir şey. Bizler, arada bir değişen yöneticilerin kara kaşlarına, kara gözlerine âşık olduğumuz için partili değiliz. Toplumu değiştirme gücüniü elinde bulunduran biricik araç olduğu için bu çatının altında toplanırız. Siyasi partiler bazen iyi, bazen kötü yönetilir. Bugün içinde değilim ama yarın yine içinde olacağım. Çünkü toplumsal mücadelenin yöneticilere kızılarak yapılmayacağını biliyorum.."
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
İlk Türk filmleri
Şair gayet iyi izlemişti Türkiye'de filmciliğin gelişimini. Ülkede, 1914'ten bu yana, yani yaklaşık yirmi yıldır film çekiliyordu. Muhsin Bey Türkiye'de ilk sesli filmi çeken yönetmendi.1931'de Istanbul Sokaklarında'yı** çekmiş ve çok sükse yapmıştı. Filmde iki kardeş aynı kadına âşık oluyordu. Nâzim abartılı, yer yer saçma bulmakla birlikte, ilk deneme olarak çok etkilenmişti Muhsin Bey'in ortaya koyduğu çalışmadan ve "Ben de bu işin içinde olmak istiyorum" demişti. * ilk film 1914 yılında çekilen Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı'ydı. Sonra 1917'de ilk konulu Türk filmi olan Pençe ve Casus geldi. Onu 1919'da sansürlenen ilk Türk flmi özelliğini taşıyan Mürebbiye izledi. 1921'de Bican Efendi ve Vekilharç çekildi. ** İlk Türk-Yunan ortak yapımı film.
Sayfa 252Kitabı okudu
Rejimin başarısızlığı
"Sovyet Cumhuriyetleri, sıkı bir rejim kurulmadan yönetilemeyecek büyüklüğe ve nüfusa ulaşmıştı. Çoğunluk eğitimsiz insanlardan oluşuyordu. Marx 'n teorisi, işçi sınıfi üzerine bina edilmişti, oysa devrim, beklendiği gibi Arupa'da değil, köylülüğün ezici çoğunlukta olduğu Rusya 'da başlamıştı. Marx'ın kastının ne olduğunu çok iyi anlayan Lenin tarafından yönetilmesine karşın, daha ilk birkaç adımdan itibaren teori flan kalmadı. Kaçnılmazdı böyle olması. Sonrası bilgi, beceri, yetenek ve onların yanına konulmuş iyi ya da kötü niyet ego gibi kavramların kontrolünde gelişecekti."
Sayfa 250Kitabı okudu
Gerçekleri görememek
Senin Troçki ve Ukrayna örneklerinde görüp, bana da göstermeye çalıştığın aksaklıkları, açık söyleyeyim göremedim. Her șeyin doğasına uygun bir biçimde yürüdüğünü düşünüyordum. " Araya girdi Ömer. "Çünkü aşırı duygusaldın. İnsanların çok iyi bir dünyada yaşamalarını istiyordun. Sosyalizm bu yolda sarılabileceğin yegâne öğretiydi."
Sayfa 251Kitabı okudu
SSCB
Sovyet Cumhuriyetleri, sıkı bir rejim kurulmadan yönetilemeyecek büyüklüğe ve nüfusa ulaşmıştı.
Sayfa 250Kitabı okudu
Reklam
Holodomor/ Rusya- Ukrayna 1932
Nâzım merak edip açtı. Içinde Fransızca, Almanca, IngiIizce, Italyanca, Ispanyolca gazetelerden ve dergilerden kesilmis kupürler vardı. Hepsi de SSCB'nin Ukraynada uyguladığı "holodomordan** bahsediyordu. *1932-1933 yılları arasında Sovyet Ukrayna'da yedi buçuk milyon insan aç bırakılarak öldürüldü. Sayfa: 246 "Ukrayna'da halkın toprağını devlete vermeye yanaşmadığını, bu bölgeye ambargo uyguladığını, böyle olunca, insanların kitleler halinde açlıktan öldüğünü yazıyorlar:" Nâzım kızar gibi "Kimden alıyorlar bu bilgileri? Kaynak ne?" diye sordu. "Kaçmayı başaranlar ve Moskova'yı ziyaret eden yabancı ülke temsilcilerinin, diplomatların yazdıkları raporları kanıt olarak gösteriyorlar" Çok kızdı duyduklarına şair. "SSCB'yi yıpratmaya çalışıyorlar. Kaçanlar zaten rejimle sorunu olan insanlar. Ötekiler de doğrunun peşinde değil. Kapitalist ülkelerin gazeteleri, devrim kendi ülkelerinde de gerçekleşmesin diye korku yayıyor. Anlaşılmayacak bir şey yok bunda." Ömer, ağabeyinin önüne koyduğu dosyayı derhal topladı. Kendisinden daha deneyimli olduğunun farkındaydı. Ekim Devriminin etkileri sürerken Moskova'ya gitmiş, olup bitenleri yerinde incelemişti. Yine de kafası karışıktı genç adamın. Üzgün bir ses tonuyla "Umarım haklısındır. Sana hak vermeyi o kadar istiyorum ki" dedi.
Sayfa 245Kitabı okudu
Farklı ülkeler
Sadece beş yıl arayla gerçekleşmiş ama nitelikte çok farklı iki devrimdi Türkiye'de ve Rusya'da gerçekleşen. Biri sadece Saray efradını yurtdışına çıkartmakla yetinmiş, öteki bir sınıfın kökünü olabilecek en sert şekilde kazımıştı. Rus devrimciler imparatorluğun çanına ot tıkarken, son aristokrata kadar eskinin tüm egemenlerini yok etmiş, yerine adına "İşçi Sınıfi Diktatörlüğü" dedikleri yeni bir baskıcı rejim getirmişlerdi. Buna karşılık Türk devrimcileri, hedef tahtasına bir sınıfı oturtmak yerine padişahı yurtdışına sürmekle yetinmiş, zaman içinde Batılı anlamda bir demokrasiye dönüşecek bir dizi devrime imza atmanın hayalini kurmuşlardı.
Sayfa 227Kitabı okudu
Moskova devrimi sonrası aristokratlar
Etrafa baktığında, lokantada hizmet verenlerin neredeyse tümünün Ekim Devriminden kaçan, zamanında servet içinde yüzmüş Ruslar olduğunu anladı. Önce içi burkuldu, sonra bütün bu olup bitenlerinir arınma meselesi olduğuna karar verdi. Moskovada, sınıfsız bir topluma ulaşabilmek için eski rejim artığı yüksek sınıf mensuplarının tasfiye edilmesi gerektiğini ders olarak okumuştu. Yeni egemenler, tam da bu nedenle sürmüşlerdi dünya kadar aristokratı Sibirya'ya. Yeni rejimle yıldızı barışmayacak aydınların da kaderi aynı olmuştu. Kaçabilenler kaçmış, kaçamayanlardan suçlu bulunanlar yok edilmiş, ötekiler de ölümlerini kolaylaştıracak çalışma kamplarına taş kırmaya gönderilmişti. Yepyeni bir rejim kurulurken, eskisinden artakalanların ayakaltında dolaşıp maraza çıkartmalarına izin verilemezdi. Kazanan proletarya, kaybeden çarlık olmuştu, ona bakardı şair. icini iyice rahatlatmak için, bugün Rejans'ta garson, temizlikçi, aşçı, piyanist olarak çalışanları, zamanında altınlar, pırlantalar içinde yüzerken hayal etti.
Sayfa 226Kitabı okudu
1.309 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.