Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4

Muhyiddin İbn Arabi

En Beğenilen Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer nefsini bilecek olursan rabbini bilirsin. Nasıl ki rabbin sana ilim vermişse âleme de kendisi ile ilgili bilgi vermiştir. Sen onun (âlemin) suretisin, dolayısıyla de bu ilimde muhakkak âlemin paydaşı olmahı, onu bizzat kendi nefsine dair ilminle bilmelisin. Zira başlangıçta Hakk'ın âlemi bilmesi, O'nun zâtını (nefsini) bilmesi idi. Allah'ın insana olan rahmetindendir ki ona öncelikle kendi nefsini şahit tutmuştur. Böylece insan kendi nefsinde ancak ilâh olan bir varlığa ait olması gereken kuvvetler bulmuştur.
Bedenin tamamı, tabiatı gereği, Allah'a itaatkardır, O'ndan korkar. Bedendeki uzuvların hangisi olursa olsun, kul onu zorla ilâhi bir emre muhalif bir iş için harekete geçirdiği zaman muhakkak ona “Yapma, beni göndermen haram kılınmış olan işe gönderme, yoksa senin aleyhine şahitlik yaparım, sakın şehvetine uyma” diye seslenir ve o kötülüğü işlemekten Allah'a sığınır: Bütün kuvvet ve uzuvlar bu konumdadır. Onlar kendilerini çekip çeviren nefsin zorlaması altındadırlar, onun emrine âmâdedirler.
Sayfa 501Kitabı okudu
Reklam
Kasas,68:Rabbin dilediğini yaratır ve (Ve seçer): Hak Teâlâ bütün varlıklara bunu yapar, her şeyde, her cinste bir şeyi seçer, tıpkı esma-i hüsra içerisinden “Allah” ismini, insanlar arasında resülleri, kullar arasından melekleri, felekler arasından arşı, rükünler arasından suyu, aylar arasından ramazanı, ibadetler arasından orucu, asırlar
Eşler arasında var edilen sevgi, üremeyi ortaya çıkaran nikâh ilişkisini sürdürmektir. Eşler arasında yaratılmış sevgi, eşlerden her birinin digerine karşı duyduğu sevgi, şefkat ve onda bulduğu sükündur. Kadın açısından bu, parçanın bütüne, fer'in asla, garibin vatanına duydugu özlem ve iştiyaktır, erkek açısından ise bütünün parçasına duyduğu özlem ve iştiyaktır, -çünkü bütün ismi onunla gerçekleşir, onun olmaması hâlinde bu isim müsemmasız kalır , aslın fer'e duydugu özlem ve iştiyaktır, çünkü kadın ondan yaratılmıştır. Sevgi ve rahmet ile bütün parçayı ister, parça da bütünü ister, böylece birleşirler ve bu birleşmeden evlatların ayanları ortaya çıkar.
Her şeyin konuşkan ve rabbine nazar eder olduğunu bilen kimse, insanlar arasında iken olduğu gibi yalnız başına kaldığı zaman da kesinlikle utanma duygusuna sahip olur. Çünkü nerede olursa olsun, üzerini örten bir gök, altında bulunan bir yer vardır. Bu bilgiye sahip olan kimse herhangi bir mekânda olmasa bile kendi uzuvlarından, beden memleketinin reâyâsından utanır, çünkü her ne yapacaksa o uzuvlarla yapacaktır. Onlar onun aletleridir ve ister istemez onun fiillerine şahitlik etmek üzere çağrılacaklar ve kendilerinden istenen şahitliği yapacaklardır. Allah ancak adalet sahibi tanıkları şahitlik için çağırır.
Sayfa 501Kitabı okudu
Bil ki ruhların hayatları zâtidır, asla ölmezler. Bedenlerin hayatları ise arazidir, ölüm ve yok oluş başlarına gelebilir. Bedenin ruhun hayatından dolayı görünür olan hayatı, yere vuran gineş ışığının ışığı gibidir. Güneşin kendisi ortadan kalkınca ışığı da gider ve yer karanlık kalır. Ruh da böyledir, bedenden ayrılıp geldiği rabbine, “âlimine” gittiği zaman ondan bedene yayılan hayat da kendisini takip eder. Böylece beden cansız bir varlık suretinde kalır. Bu durumda “Falanca öldü.” derler. Oysa biz hakikati itibariyle “Falanca aslına döndü.” deriz.
Sayfa 440Kitabı okudu
Reklam
İşaret Allah Teâlâ senin beden arazini yarattığı zaman orada bir de Kâbe var etmiştir. Bu Kâbe senin kalbindir. Bu beyti mümin için en şerefli ev yapmış ve göklerde bir beyt-i ma'mur'un, yerde Kâbe'nin bulunduğunu, fakat bu beytlerin kendisini içine alamayacağını, buna karşılık mümin yaradılışlı bu kulunun kalbinin kendisini alacağını ifade buyurmuştur. Tabii, burada kalbin Allah'ı kuşatıp içine almasından maksat, O'nu bilmesidir. Bu da sana göstermektedir ki âyetteki arz kelimesinden kastedilen, senin kulluk arzın olan bedenindir, sen bu arzda sanki O'nu gözünle görüyormuşçasına O'na kulluk edersin.
Sayfa 121Kitabı okudu
Bil ki ahşap ağacın belli bir suretidir, onda sen her zaman sadece ağaçlık olmak anlamındaki mâkül ve toplayıcı hakikati gör, ona o olarak bak, işte o zaman onun eksik olmadığını, bölünmediğini, aksine her kürsüde, her minberde onun eksiksiz ve fazlasız bir şekilde tam olarak bulunduğunu görürsün. Her ne kadar ondan yapılmış kürsüde ve minberde ondan neşet eden ağaçlık, köşegen olma, nicelik ve benzeri pek çok hakikat bulunsa da bu böyledir. İşte bu üçüncü şey bütün bu hakikatlerin tamamının kemalidir.
İnsan dua eder, Hak da ona icabet buyurur. Eğer icabetin gecikmesi maslahat gereği ise o zaman Hak icabeti geciktirir. Bu noktada mümin, işin Hakk'a kalan kısmı ile ilgilenmez. Eğer maslahat icabetin süratli olmasını gerektiriyorsa icabet süratli olur. Eğer kulun duasında istediği şeyin birebir verilmesi maslahata uygun ise Hak onu verir, kâh derhâl verir kâh bir süre sonra verir. Eğer maslahat kulun istediği şeyi birebir vermek değil, bir başka şey ise, o zaman Hak kula, maslahatına uygun olanı verir. Hak Teâlâ mümin kuluna, ancak onun için hayırlı olanı verir. O hâlde sakın ola sen bu işin Hakk'a kalan kısmı ile ilgilenip de cahillerden olmayasın.
Sayfa 471Kitabı okudu
Bil ki Allah Teâlâ (Hepiniz çobansınız ve sürünüzden mesulsünüz) hadisi şerifinde ifade edildiği üzere seni yarattıkları üzerinde mâlik kılıp hak ve bâtıl arasında hükmetme makamına ikame ederken bunu kendi âcizliğinden, yarattıklarının işlerini çekip çevirme konusundaki kusurundan, mülkünü ve egemenliğini ızhar etme konusundaki eksikliğinden dolayı yapmış değildir. Aksine bu şekilde yapmakla sana seni bu fena âlemi konusunda bir misal olarak göstermiştir ki sen bu misalden yola çıkarak beka âleminde ilâhi mülkün nasıl bir tertip üzere olduğunu anlayabilesin. Bu nedenle Allah Teâlâ bu dünyayı geçici bir gölgelik, fani bir araz kılmış, seni bu geçici dünyada yolcu yapmıştır. Bu dünya helâk denizi üzerine kurulmuş bir köprüdür, helâk edilen nicelerinin düştüğü bir meydandır.
Sayfa 135Kitabı okudu
34 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.