(Ve orada rızıklarını takdir etti(Fussilet,10): Allah Teâlâ bu yeryüzünde, oranın rızıklarını takdir etmiş, bunları ölçülü kılmıştır. Dolayısıyla hiçbir canlı, kendisine takdir edilmiş olan rızkı tamamlamadan ölmez. Rızıkların takdir edilmesi iki türlü anlaşılabilir. İlkine göre bundan kasıt rızıkların miktarlarını takdiri, ikincisine göre ise vakitlerinin takdiridir. Buna göre Allah Teâlâ rızıkların vakitlerinin ve ölçülerinin takdirini vermiştir. Zira rızık, varlıktaki bekası ancak rızık ile kaim olan bütün varlıklara takdir edilmiştir. Bu rızıklardan biri de gökteki vahyin kendisidir. Yerdeki rızık gökteki emr gibidir. Yerde rızkın takdiri, gökteki vahiy gibidir ki bu onun aynıdır, ondan başka bir şey değildir. Allah Teâlâ her bir göğe emrini vahyetmiştir ki bu emri, her göğün rızkının takdiridir. Yerde de yerin rızkını takdir etmiştir. Yerdeki rızık, cisimlerin kendisi ile kaim olduğu şey, gökteki rızık ise ruhların kendisi ile kaim olduğu şeydir. Nitekim “Gökte rızkınız vardır” (Zâriyât, 91/22) âyeti bunu ifade eder. Bütün bunlar rızıktır ve amaç, yaratılmış her varlıkta muhtaçlığın oluşması, ihtiyaçsızlık (müstağnilik) sıfatının sadece Allah Teâlâ'ya mahsus kalmasıdır.