Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Romanın Unsurları

Roman Sanatı

Mehmet Tekin

Sayfa Sayısına Göre Roman Sanatı Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Roman Sanatı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Roman Sanatı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Romanın, biri hayata, diğeri edebiyata açılan kapıları vardır. Roman, bu iki değerin; hayatla edebiyatın sentezinden doğar.
Gerçekçiler, en kestirme ifadeyle, romancı ile roman arasındaki "göbek bağı"nın kopmasını istemekte, dolayısıyla olayları anlatmada romancının azami derecede objektif (yansız) kalmasını savunmaktadırlar. Romancı, Flaubert'in deyişiyle, hayata "hekim gözüyle" bakmalı, kalemi adeta bir "neşter" gibi kullanmalıdır.
Sayfa 26 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Sanat, yorumun yanısıra biraz da "perspektif" meselesidir. [...] Sanatçının "eşya" karşısındaki konumu, eşyaya bakış tarzı, nihayet eşyayı yorumlayış ve sunuş biçimi, sanat olayını doğurur. Sanat, bu anlamda, "özne" (sanatçı) ile "nesne" arasındaki ilişkinin estetik bi duyarlılıkla sunulması demektir.
Sayfa 50 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Tarihçi, vaka üzerinde konuşur; romancı vakayı konuşturur. [...] Bir kişinin, kendi ceketiyle didişmesi romancı için bir vakadır. Tarihçinin böyle bir şeye talip olması düşünülemez. [...] Romancı, eserinin yapısında yer vermek istediği vaka parçasını istediği şekilde değerlendirir. O, doğruları tespit eden bir 'vakanüvis" değil; doğruları güzel bir şekilde anlatmaya, yansıtmaya çalışan bir sanatkârdır.
Sayfa 66 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Roman öncesinde "anlatı" sisteminde yer alan figürler, nitelik ve eylemleri itibariyle 'beşerî' olmaktan çok, 'menkıbevî' yahut 'alegorik' karakterdedir. Dönüşümün 'beşerî' yöne doğru çekilmesi, söz konusu roman olacaksa, Donkişot'tan itibaren gerçekleşecektir. Modern roman 'birey' eksenli romandır ve bu romanın başlangıcı da Donkişot'tur.
Sayfa 77 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Realistlerin, birey merkezli (bireyci değil!) sanat anlayışları sonucunda roman kahramanı -diyebiliriz ki- altın çağını yaşar ve Balzac, Dostoyevski, Stendhal, Flaubert... gibi ünlü romancıların kalemlerinin ürünü olarak ebedileşirler.
Sayfa 79 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Klâsik romanda, önce kişinin kim olduğunu öğreniriz; sonraki okumalar, öğrendiklerimizin doğru olup olmadığını gösterecektir. Modern romanda ise, okudukça kişiyi tanırız. Tanıma işi, son sayfaya kadar da sürebilir. [...] Klâsik romana egemen olan 'açıklama yöntemi'nde okuyucu edilgendir; söylenenleri dinler, yapılan açıklamaları kabullenir; kabullenmek zorunda kalır. Oysa modern bir nitelik taşıyan 'dramatik yöntem'de, okuyucu etkindir; o bir dinleyiciden çok, bir izleyicidir.
Sayfa 87 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Anlatı sanatında 'kahraman', hem bir araç, hem de bir amaçtır: Araçtır; çünkü, motifleri birbirine bağlar, dolayısıyla anlatıda bütünlüğün doğmasına vesile olur. Amaçtır; çünkü, çoğu romanların varlık nedeni odur.
Sayfa 90 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Güzel ve değerli roman, psikolojik derinliği olan birey eksenli romandır. En azından bugünün romanı için bu böyledir. Zira bugünün romanı kendi hayatını yaşayan, kendi olan insanın peşindedir. Oysa tip, "kendi hayatını yaşamaya fırsat bulamayan kişidir" ve o, konumu itibariyle "benzerlerinin temsilciliği"ni üstlenen, daha doğrusu romancı tarafından böyle bir temsilciliğe koşulan biridir.
Sayfa 113 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
İnsan, hatırlama yeteneğiyle geçmişe, mevcudiyetiyle şimdiye (hâl'e), sezgi gücüyle geleceğe bağlıdır. Modern romancılar, insanı bu açıdan görmek ve göstermek istemişler ve bunu büyük ölçüde başarmışlardır.
Sayfa 122 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Çevreye "vaka konusu olan kişilerin gözüyle" bakılması, roman sanatında, kelimenin tam anlamıyla, devrim niteliğinde bir yeniliktir. Çünkü o güne kadar olaylara beşiklik eden mekâna, anlatı sisteminde mutlak bir güce sahip olan anlatıcının gözüyle bakılıyordu. Bu anlatıcı "Tanrısal" nitelikliydi. Söz konusu değişimle birlikte anlatım, daha sade ve daha beşeri bir boyut kazanır. Roman tıpkı hayatta olduğu gibi 'çoğul' (çok renkli, çok sesli, hareketli ve değişik mekânlı) bir yapıya kavuşur.
Sayfa 144 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.