Herhangi bir rüya, konusunu meydana getiren verilerin tamamını şu veya bu şekilde gerçek hayattan alır. Yani bu veriler bilinçaltında kaybolmayarak rüyada yeniden türemiş veya hatırlanmıștır; en azından bu kadarını hiç tartışmadan bir gerçek olarak kabul edebiliriz.
"Rüya, bizi gerçeklikten kurtarır, gerçekliğe ait normal belleğimizden arındırır ve bizi özünde gerçeğiyle hiçbir ilişkisi olmayan başka bir dünyaya ve yaşam öyküsüne götürür..."
Rüyalar, çocukluğumuzun en eski izlenimlerine erişebilmekte ve yaşamımızın o döneminin bize yine önemsiz gibi gelen ve uyanıkken uzun zaman önce unuttuğumuza inandığımız ayrıntılarını gün ışığına çıkarırlar.
Rüyalar, seçimlerini uyanık belleğimizden farklı olan ilkeleri temel alarak yaparlar, çünkü temel ve önemli olanları değil, tali ve farkedilmemiş olanları hatırlarlar.
Gece rüyamızın oluşturduğu kaotik yığmanın bir anlamı vardır ve yeni bir bilgi iletir. Şifresi çözülecek bir mektup gibi rüya da yakından incelendiği zaman ilk bakıştaki saçmalığını kaybeder. Ciddi, anlaşılır bir mesaj aktardığı anlaşılır. Ya da biraz farklı bir tarzda ortaya koyacak olursak, bir papirüs gibi rüya da yüzeydeki değersiz karakterlerinin altında eski ve değerli bir bilginin izlerini açığa vurur.
Rüyayı gören kişi kendi iradesiyle delilerin
ve felsefecilerin cellatların ve kurbanlarının cücelerin ve devlerin şeytanların ve meleklerin rollerini oynayan bir aktördür.
Rüya ruhsal duygusal ve zihinsel anarşidir, bu kendi başlarına kalan ve kontrolsüz veya amaçsız davranan işlevlerin bir oyunudur, rüyalarda ruh ruhani bir robota dönüşür.
Rüya bize belirli bir konuyu onu görmek istediğimiz şekilde gösteriyor. Demek ki rüyanın içeriği bir arzunun yerine getirilmesi, sebebi ise bir arzudur.
Çocukluk ve gençlik anılarının rüyalara girmesi özellikle dikkati çekicidir. Rüyalar bize sürekli olarak, artık düşünmediğimiz ve bizim için taşıdığı önemi uzun zaman
önce kaybeden şeyleri hatırlatmaktadır.