Sen sisler içinde gezinen bir arzuyken ben de oradaydım, gezinen bir arzu olarak. Birbirimizi aradık ve hayaller doğdu şevkimizden. Zaman ve mekâna boyun eğmeyen hayaller.
...yakınlığınıza ihtiyaç duysam da uzaklık numarası yapıyorum ve azalacağı korkusuyla sizin sevginizin, kendi sevgimin sınırlarını koruyorum."
Tüm bunları dile getirdikten sonra haberci, elleriyle yüzünü kapattı ve acıyla ağladı.
Çünkü içten içe biliyordu ki çıplaklık içinde aşağılanmış bir sevgi, maskenin ardında krallığını arayan bir sevgiden daha yüceydi. Haberci çok utanmıştı.
Fakat aniden başını kaldırdı, tıpkı birinin uykusundan uyanışı gibi kollarını açtı ve şöyle dedi:
"Gece sona erdi ve biz gecenin çocukları artık ölmeliyiz şafak vakti gelip tepelerin üzerinde hopladığında; küllerimizden daha kudretli bir sevgi doğmal. Ve kahkahayla gülmeli güneşe karşı, ölümsız olmalı.
Benim maskemdi sizin gözlerinizi açan, benim sözde nefretimdi yüreklerinizi uyandıran.
Ve artık beni seviyorsunuz siz de.
"Göğsünüze saplanan okları ve sizi delip geçen kılıçları seviyorsunuz. Çünkü yaralanmak rahatlatıyor sizi ve yalnız kendi kanınızı içtiğinizde sarhoş oluyorsunuz.
Ben de dedim ki, daha çok seveceğim onları. Evet, daha da çok. Nefret görüntüsü ile sevgimi saklayacağım, acı bir tatmış gibi gizleyeceğim şefkatimi. Demirden bir maske takacağım ve yalnız silahlanıp zırhımı kuşandığımda arayacağım onları