Saadet Yurdunun Anahtarı sözleri ve alıntılarını, Saadet Yurdunun Anahtarı kitap alıntılarını, Saadet Yurdunun Anahtarı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalp nurdan mahrum ise nereye gideceğini bilmeyen şaşkın kimse durumunda olur. O, şaşkınlığı ve gitmek istediği yolu bilmemesi dolayısıyla işittiği her sözün arkasından gider. Böylelerinin kalplerinde bâtıla çağıranlara engel olunacak herhangi bir ilim bulunmaz. Çünkü hak kalpte ne zaman yer edecek olursa kalp onunla güçlenir ve kendisine zarar verecek ve kendisini helak edecek şeylere karşı da kendisini korur.
Nefis, bir şeyin tadını aldığında onu arzu eder.
Bundan dolayı kul, imanın tadını alıp imanın o güleç yüzü kalbinde iyice yer edecek olursa, onun imana olan sevgisi kalbinde kökleşir ve o ebediyen hiçbir şeyi o imanına tercih etmez…
Allah'm! Kederden, üzüntüden, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ağır borca batmaktan ve insanların bana galip gelmelerinden sana sığınırım.
Esasen yalnızca bolluk, rahatlık ve afiyet hallerinde Allah'a ibadet eden ile hem bollukta hem darlıkta hem sıkıntıda hem rahatlıkta hem afiyetteyken hem de bela hallerinde O'na ibadet eden kimseler arasında elbette ciddi bir fark vardır.
Yüce Allah, yer için yağmuru ne kadar gerekli kılmış ise ilmi de kalpler için öylece gerekli kılmıştır. Yağmur olmadan yerin nasıl canlanıp hayat bulmasına imkan yoksa aynı şekilde ilim olmadan da kalbin hayat bulmasına imkan yoktur.
Rüzgarlar ettikleri yerler ve tabiatları farklı olduğundan Yüce Allah , her bir rüzgarın bir de zıttı olan karşıdan esen bir rüzgar yaratmıştır.Bu karşı rüzgar,diğer rüzgarın sertliğini , keskinliğini kırar , geriye onun yumuşaklığı ve rahmeti kalır.
Şüphe ve tereddütler karşısında kalbin sakın bir sünger gibi olmasın.O takdirde o sünger , onları emer ve ancak onlarla pişer. Bunun yerine kalbin deliksiz ve sapasağlam bir cam gibi olsun. Şüpheler, onun dış yüzeyinden geçip gitsin ve o camın içinde hiçbir şekilde yer etmesin. Kalbin bunları sıfatıyla görsün, sağlamlığıyla da bunları def edip önlesin.Aksi takdirde kalbinden geçen her bir şüpheyi içecek olursa kalbin şüphelerin yerleştiği bir yer olur.
Şüphesiz bir şeyi sevmek, onu istemek ve onu arzulamak da onu tasavvur edebilmenin gereklerindendir. Bir şeyin tadını ve lezzetini alıp onun zevkine varan kimse artık ona karşı kendisini tutamaz. Bunun böyle olması ise nefsin tat almaya çok düşkün ve zevkini aldığı şeyleri çokça arzulayıcı olmasındandır. Çünkü nefis, bir şeyin tadını aldığında onu arzu eder. Bundan dolayı kul, imanın tadını alıp imanın o güleç yüzü kalbinde iyice yer edecek olursa, onun imana olan sevgisi kalbinde kökleşir ve o ebediyen hiçbir şeyi o imanına tercih etmez.