Nasıl Raif birçok yanıyla kadınsı ise, Maria da erkeksidir. Açık sözlü, atak, kimi zaman da saldırgan. Yalnızlığı, insanlara, özellikle de erkeklere güvenmeyişi hırçınlaştırmıştır onu. Davranışlarında bir kararlılık yoktur. Her an değişmekte, sevecen bir kadınken, hirpalayan bir kadın oluvermektedir. Çelişkiler içinde bocalayan bir kadındır Maria Puder. Kişilik olarak en uç noktalar arasında gidip gelmektedir. Tıpkı bir sarkaç gibi. Güleç, sevinçli, yaşama dolu; derken asık suratlı, üzüntülü, yaşamaktan bıkmış... Bunun nedeniyse yaşadığı ortamdır, yaşama biçimidir.
İkinci Dünya Savaşı sona ermiş faşizm ezilmişti. Sağ kalabilen Yahudilerden Türkiye'ye sığınan bazılarını tanıdım. Gözlerindeki korkudan yürekleri okunuyordu. Bugün İsrail'de Filistinlilere, Ürdünlü Araplara Nazilerin kendi ırktaşlarına yaptıklarını uygulayanların o sempatiyi ve sevgiyi koruyamamak durumuna düşmelerinde, Ortadoğu'da Amerikan emperyalizminin gönüllü öncü karakolu durumuna gelmelerinde yitirdiklerinin kazandıklarından çok fazla oluşundaki düşündürücülük derinliğine anlamlıdır. Sabahattin de onlardan bazılarıyla ilgilenir, bize de bazılarını tanıttığı, serüvenlerini bize aktardığı olurdu. Faşizmin acımasız kıyımlarına, topluca imhalarına uğramış olan Yahudilere sempati, kendilerine yapılanı Arap âlemine reva gören İsrail'e öfke duymamız doğaldır. Olup bitenlerin sınıfsal nedenlerini bilenler ABD emperyalizminin sömürü ağlarının yok edilmesiyle halkların barışının ve kardeşliğinin yeşereceğini de bilirler kuşkusuz.