Kış, ardından kopan büyük kıyamet,
İlkbahar, bitimsiz şiirinin hatırasıdır.
Kısacası, ibretli nazarımda dünya
Kişiliğine ait bir sayfadır, seni anlatır.
Bir şahsa esir olmayı koskoca bir millet,
Yanılttığın için mi ya Rab sanıyor kendine devlet?
Saldırgan bir zulüm kılıcı, dünyayı yakıp yıkmaya
Ya Rab senin emrinle mi kalkışıyor böyle vurmaya?
Zalimlere kahrın o kadar verdi ki meydan;
"Mutlak adalet sahibi yok" diyecek ümitsizce vicdan!
Yerden çıkıyor göklere kıvılcım saçan ahlar,
Gökler ediyor yalnızca bu inleyişleri tekrar!
Bir yanda yanar yuvası binlerce evi yıkılmışın,
Bir yanda söner pırıltısı milyonlarca gencin. Kalmış eli böğründe felakete uğramış anneler;
Evladını gömmüş kara topraklara, inler.
Ağlar bir yanda bir sürü talihsiz insan,
Ki ekmek parası için olmuş namusundan. Bir yanda, binlerce boynu bükük yetim bekler;
Sığınacak yer arıyor yuvası bozulmuş aileler!
Şikayet etmekte mazlum, zalim ise artık pişman;
Öldürdüğünün kanlı gözyaşlarında boğuluyor o kan akıtan!
Hastayı, felakete uğrayanı, çıplağı, yoksulu, Felçliyi, sakati, miskini, düşkünü,
Gaddarı, acı çekeni, mahkumu, tutsağı
Yazık, şu hadsiz hesapsız topluluğu
Sergilemekle un kazanan dünya sahnesi
Ilahi, sana kanlı bir seyir gibi gelmez mi?