“Allah ölüm acısını dağlara vermiş, taşıyamayıp yıkılmış. Nehirlere vermiş, ağlamaktan kurumuş. Rüzgarlara vermiş, esmiş esmiş tüketmiş. En sonunda hepsi dile gelerek ‘al bu acıyı, dayanamıyoruz’ diye Allah’a yalvarmışlar. Allah da ölüm acısını onlardan almış, biz insanlara vermiş. İnsanoğlu arsızmış. Çabuk unuturmuş, çabuk alışırmış. Dağları yıkan, nehirleri kurutan, rüzgarları tüketen ölüm acısı insanı tüketmemiş. İnsan acının ilk haliyle kavrulmuş kavrulmuş ama zamanla alışmış…”
Kitap bayılarak okuduğum bir kitap oldu ben tavsiye ederim yazarın incir kuşları kitabını okuduktan sonra almıştım beklentimi karşıladı etkileyici bir hikaye
-Kadından asker olmaz. Otuz kiloluk tüfeği kadınlar taşıyabilir mi?
-Ailenin sadece bir öküzü varsa, ikinci öküz yerine sabana koşulan bizim Türk kadını değil mi? Sözünü ettiğiniz o tüfek mi ağır yoksa sabanın ağırlığı mı ?
Bizim için en büyük sorunlardan biri de erkeklerin esiri olmuş, körü körüne kara taassuplarından başka hiç bir fikri olmayan bazı kadınlarımızın varlığıdır. Bu kadınlarımız özgürlükten, eşitlikten korkuyorlar. Kara çarşafa bürünüp, kara yazgıya çalan hayatlarını yaşıyorlar. Kadınlarımız bu dünyaya kara kefenle geliyor, öteki dünyaya beyaz kefenle gidiyor. Siyahla beyaz arasında geçen grinin tonu bir hayat yaşıyorlar.Ama bir gün gelecek , bedenlerimizi saran bu kara kabus ölü toprağı gibi üzerimizden atılacak.