Ancak aslında onları yaşatan, yaşama sevgisiydi. Ruhlarını özellikle bu düşünceye doğru yöneltiyor, irade gücüyle yaşama bağlanıyorlardı; bu güç de yaşamı uzatıyordu.
"Cesetler nasıl toprağın içinde erirse, ölülerin ruhları da aynı şekilde ayın içinde erir. Gözyaşları ayın nemliliğini oluşturur. Çamur, yıkıntı ve fırtınalarla dolu karanlık bir yerdir orası."
ㅤㅤ
Ama istiyorum onu! Mecburum ona! Ölüyorum onun için! Kollarımda onu sardığımı düşündükçe sevinçten deliye dönüyorum, ama ondan nefret ediyorum. Spendius! Ne yapmalıyım? Onun olmak için kendimi satmak istediğim oluyor.
“ Bırak şu öfkeni de coşmuş bir savaş arabası gibi basıp gitsin, diyordu Spendius ona. Bağır, küfret, yakıp yık, öldür. Acı ancak kan sayesinde diner. Madem ki aşkını gideremiyorsun, o zaman hıncını gider. Sana destek olacaktır bu hiç! “
“ Metin ol, Efendim! İradeni kullan; artık tanrılara yalvarma, çünkü onlar insanların çığlıklarına kulak asmazlar. Bak, bir korkak gibi alıyorsun!
Peki, bir kadın sana bunca acı çektirdiği için küçük düşmüyor musun? “