Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Sarı Odanın Esrarı
Gaston LerouxDüşük Puanlı Sarı Odanın Esrarı Yorumları ve İncelemeleri
Düşük Puanlı Sarı Odanın Esrarı sözleri ve alıntılarını, düşük puanlı Sarı Odanın Esrarı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.810 üzerinden
Agatha Christie bu yazarı okuduktan sonra polisiye yazmaya karar vermiş. 2000 yılında yüzyılın polise kitabı seçilmiş. Bu ve buna benzer tanıtım cümlelerini okuduktan sonra kitaptan uzak durmak mümkün mü.?
Başarılı ve esrarengiz bir anlatım. Ben kitabin sonuna kadar katili bulamamıştım.
Bir iki mantık hatası olmasına rağmen yazıldığı zaman göz önüne alındığında çok güzel bir kitap olarak tarihteki yerini almış.
Kapalı oda gizemini anlatan ilk kitap olması onu kendi türünde kült bir eser yapıyor ama benim için çok karmaşık ve havada kalan detaylar vardı. Konu gerçekten ilginç, oo bakalım katil kim çıkacak moduna beni sokmayı başardı da; ama her ne kadar kimlik açıklandığında şaşırsam da kafamda kurguya tam olarak oturtamadığım boşluklar oldu. Bir şeyin sonucunu açıklamak başka, bir de her defasında olaylar gelişirken o karakterin tam olarak ne yaptığını anlamak gerek. Her şeyden önce ben hala kitabın başlangıcını, yani katilin sarı odadan nasıl kaçtığını (?) anlayamadım. Anlatıldı da ben mi kaçırdım diye dönüp dönüp kitabı kurcalıyorum ama bir şey bulamıyorum. Bırakın bir gizem romanını, normal bir romanda bile ucu açık kalan sonlardan nefret eden ben; bu kadar açıklanmayan şey karşısında gıcık oldum bile diyebilirim. Eğer ki bu kitap gerçekten Agatha Christie'yi yazmaya başlattıysa bir o işe yaramış sanırım, Poirot ve Hastings kesinlikle bu ikiliden çok daha iyi yazılmış karakterler. Ayrıca her kitabın sonunda Poirot'nun uzun uzun olayları anlatışını çok aradım bu kitapta cidden.
Eğer ki bu dediklerimde bir sıkıntı olmasa kitabın notu tam bile olabilirdi. Ama beni bu kadar çelişkide bıraktığı ve kafa karışıklığından başka bir şey vermediği için puanım malesef bu. Okuyan, detayları çok net hatırlayan birileri varsa kitabı tartışmak isterim.
kitabın başlangıcında çok büyük iddialarda bulunup, büyük ustaları geride bırakacağını ve çok daha gerçekçi/mantıksal olduğunu iddia edip bunların yanına bile yaklaşamaması.
polisiye romanlar arasında en zor olay/konu olduğunu iddia edip sürekli kapalı kapı bıraktı. evet okuyunca bende nasıl çözülecek acaba hiçbir açık kapı yok ki diyordum.
Kitabın konusunu okuduktan sonra büyük merak içerisinde başladım. İlk başlarda güzel giden konu ortalara doğru biraz sıkmaya başladı. Bunun nedeni bahsedilen olay hakkında bilgi verilmemesi. Okuyucuyu iyice merak ettirip kitabın başından kalkmamasını sağlayacak bir anlatış biçimi var yazarın ancak zaten basit bir davayı zorlaştırmaya çalışıp üzerine de kitabın ortalarına gelinmesine rağmen herhangi bir bilgi alınmaması 'bence' okuyucuyu sıkıyor.
Sarı odada bir saldırı gerçekleşiyor ve bunu aydınlatmak için bir gazeteci ve dedektif çağırılıyor. Olayın tek gizemi odanın hiçbir çıkışının olmayıp saldırganın nasıl girip çıktığı ile ilgili çözülmeye çalışan gizem. Yazar kusursuz bir gizem yarattığını söyleyerek beklentiyi yüksek tutup kitabın sonuna kadar da tekrara düşüyor. Güzel bulduğum tek yanı yazarın kalemi. Sade, akıcı ve kolay okunabilen bir dili var. Okurken sizi yormuyor. Çoğu polisiye kitaplarından tek farkı; bir dedektifin ağzından değil gazeteciden okumamız.
Ciddi anlamda hoş bulmadığım bir diğer konu da kitapta birkaç yerde Sherlock Holmes karakterine değinip, karakterin aklını kullanmadan vakaları çözdüğüyle ilgili birkaç söylemde bulunup Holmes karakterini yerin dibine sokup kendini yüksekte tutmaya çalışması.
Kitabın sonu da beni tatmin etmedi açıkçası. Bazı olaylar havada kalmış ve bir bölümden sonra olayın gizemi sadece anlatılmış olmak için yazılmış gibiydi. Yazar "bütün polisiye romanlarını geride bırakacak, diğer romanlardan çok daha gerçekçi" diyerek beklentiyi arşa çıkarmış ancak benim beklentimin kesinlikle çok altında kaldı.
Güney Kitap
Bu kitabı pek beğenmediğimi dile getirmem gerek. Şimdi ise size ayrıntılı bir yorumda bu kitabı anlatayım. Aslında konusu çok güzel, ilk kapalı oda kurgularından, esrarlı ve merak da uyandırıyor. Fakat tam bir Sherlock havası içinde geçiyor. Sherlock ve Watson'u hayal etmeden duramadım. Avukat, gazeteci arkadaşının yaptıklarını anlatıp yazıyor. Gazeteci de olayı çözmek için büyük çaba gösteriyor. Şimdi Sherlock okuyan varsa bir olayın en fazla 70-80 sayfa sürdüğünü bilirsiniz. Fakat bu kitap 247 sayfa ve olay aşırı gereksiz bir biçimde uzatıldığını düşünüyorum. Bölümleri okurken gerçekten hem sıkıldım hem de merak ettim. Ayrıca bu kitapta 27. bölüm eksik. Yani olayların çözüldüğü bölüm! Bence kitabı anlayamamam çok normal. Sarı Oda'dan saldırganın nasıl çıktığını anlayamadım. O yüzden başka bir yayınevinden alıp tekrar okumayı düşünüyorum. Çünkü aşağıdaki alıntıları okursanız gerçekten merak uyandıran bir kitap olduğunu da göreceksiniz. Sonuç olarak kitap hem iyi hem kötü ortada yarı yarıya.
__________________
Not:Kapağı için Güney Yayınevi'nden alacaksanız bence almayın.
__________________
Bir de bu kitap Agatha Christie'nin yazarlığa başlamasına sebep olan kitapmış. Bence öyle yazılmaz böyle yazılır, ben daha iyi yazarım dediği için başladı diyebilirim.
__________________
Puanım: 5/10
Anlatımı kötü, hikayesi iyiydi. Olayları çok uzatıyor. İçim sıkıldı tekrarlardan, gereksiz merak oluşturma çabasıyla uzatıp durmasından. Bir yerden sonra atlayarak okumak zorunda kaldım. O yüzden, hikayesi ilginç olsa bile keyif alamadım. Uzun zaman kitapsız kalmış olmak gerek bence bu anlatımı beğenmek için.
İçeriği; Bir prosefor ve kızı bilimsel çalışmalarını rahatça sürdürebilmek için tenha bir yerde eski bir şato alır. Bir gece laboratuvarın bitişiğindeki odaya uyumaya giden ve içeri girdiği gibi kapıyı iyice kilitleyen genç kadın (profesörün kızı) vahşi bir saldırıya uğrar. Babası ve yardımcılar odanın kapısını güç bela kırarlar. Matmazel içerde baygın ancak saldırgan orada yoktur. Küçük ve camları demirli olan, gizli bir kapısı da olmayan bu odaya nasıl girip çıkabildiğini kimse anlayamadığı için olay ülkede büyük yankı uyandırır. Olayı çözmek için ünlü bir polis dedektifinden yardım istenir. Olay, gizemli olayları çözmede çok iyi genç bir gazetecinin de ilgisini çeker. Olayı kimin, nasıl ortaya çıkaracağını okuyunca göreceksiniz (ve bir yerden sonra kabız hissedeceksiniz).
Sarı Odanın Esrarı, 1907 yılında yazılmış, birçok kitap ve filmin esinlendiği bir kaynak olmuştur. Ve hatta, 20. Yüzyılın en iyi klasik polisiye romanı seçilmiştir.
Her tarafı kapalı bir odada gerçekleşen saldırı ve sonrasında yaşanan imkansız kaçış olayını , gözü pek bir gazetecinin cinayeti çözmesini, gazetecinin arkadaşının ağzından dinliyoruz.
Kibirli, burnu büyük, fazlasıyla zeki ve kurnaz fakat kitabın sonu itibarı ile ahlak değerleri açısından eksikleri olan bir adam gazetecimiz..Yaşı çok genç, belki bu yüzden suç ve adalet kavramına bakışı farklı...
Kitabı okurken ara ara sıkıldığımı itiraf edeyim. Bazen gereksiz uzatılan cümleler, paragraflar var. Katil benim için süpriz oldu sayılmaz, ama zaten kitabın sonuna doğru ipuçları katile doğru yönlendiriyor .
Dönemine göre bir ilk ve pek çok açıdan esin kaynağı olması sebebi ile okunması gereken bir kitap. Konusu, kitabın akışı gayet iyi, sadece arada keşke bu kadar uzatmasalardı bu kısmı yada bu kadar detaylı açıklamaya gerek var mıydı dedirtiyor.
Polisiye severler okuyabilir ama benim gibi Agatha Christie hayranları belki sıkılabilir açıkçası ben kitabı gereksiz uzatılmış buldum tekrara düştüğünü düşünüyorum ama dediğim gibi türünün ilk örneği olduğu için yine de başarılı
Polisiye roman çok severim fakat okurken çok sıkıldığım bir kitap oldu. Kitabın sonuna kadar gizem var ve sonunda her şey mahkeme salonunda açıklanıyor.
Son kısmını okumak keyif verici olsada, sonuna gelene kadar zorlandım. Zaten saldırganın beklediğim kişi çıkması nedeniyle kitabın sonunda çokta şaşırmadım.
Okunabilir ama ben tavsiye etmem. :)