Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sarkaç Gönderileri

Sarkaç kitaplarını, Sarkaç sözleri ve alıntılarını, Sarkaç yazarlarını, Sarkaç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz
Taşın suda kaymasıyız seninle Güneşte tozmasıyız kumun Bir rüzgârın döndürüp Nerde neyse-k-almasız Gece değiliz seninle Koşmasıyız güne yıldızın Tarih ve toprak gibi Zamanın su içmesiyiz Gemi değiliz yüzmesiyiz Geminin uykularda, apansız Benin boşluğa düşmesiyiz Ve şaşıp kalmasıyız aklın Seninle uzaklardan Kuşların gelmesiyiz, bir gün Ömrün durup yüzümüzde Sonra göktaşı olmasıyız.
BACH’IN 3 NUMARALI RE MAJÖR ORKESTRA SUİTİ İÇİN
(Tului Sönmez’in anısına) Kemanlar usta ellerde Usta eller iyi duygularda İyi duyguları dokuyan şeytan Bir notadan bir başkasına. Haydi tüm çalgılar İlk yazın coşkusu… Bir ağacın altında İki kız öpüşüyor İki oğlan çocuğu Elleri ince dallarda. Keman, eller, ilkyaz Yaşam, oyunun öptüğü ağız. Otların arasından geçiyor dağ suları Atlılar geliyor yıkanmaya Gecenin şarabını, Kadın kokusunu atmaya.
Reklam
KEDİ ve MÜZİK
(Sema Akdoğan’ın anısına) Yüzlerce kedi Vivaldi’nin kışında Gölgeye boyayarak gecenin karını Koşuyorlar, izleri kapanmadan Yetişmeli yazgının ardındaki keman. Bulutlarda fal bakıyor büyücü Ay Kedisi birazdan yatacak bir kapının önüne Bach, gökyüzünün klavsenini çalacak Sabah yaslı insanlar doluşacak eve Gösteriyor Mousorgsky sevgisiz ölen kedilerin iskeletlerini Duyuruyor tekir ruhlarının aşk sesleri Bir gecelik istiyorlar okşanmak için Çıplak dağda düşsel sahiplerinin ellerini. Mozart uçuruyor meyveleri gökyüzüne Damlarda gergin kediler, keman ve arşe Kemikleri flüt havadaki kuşların Açıyor orkestra tarihin kapısını Konçertolarla genişliyor dünya.
Çocuklardan
1 Arka sokakta bir köpek ailesi var anne Sen, ben ve babam gibi. 2 Siz büyük olduğunuz halde birlikte yatıyorsunuz. Ben hem çocuğum hem de yalnızım. 3 Göğün suyu nereden geliyor anne? 4 Anneciğim bu gece hangi rüyaları Koyacaksın yastığımın altına? 5 Ölüler mezarlıkta yaşıyorlar değil mi anne?
DÖNÜYOR
(Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya) Sayıyor, sayıyorum ağaçları Ben sayarken kurumaz mı birkaçı Kuruyor, kuruyorum saatleri Ben kurarken duranları oluyor. Duruyor, duruyorum yerleri Ben dururken gelenleri gidiyor Gidiyor, gidiyorum yıldızları Ben giderken binlercesi kayıyor. Kayıyorum, kayıyorum bir dili Ben kayarken sözcükleri düşüyor Düşenleri peşim sıra bir şiir Sırasızlar sözlüklerde kalıyor. Öz olunca sözüm sese dönüyor Ses olunca beni anlıyor kuşlar O zaman düşüncem sonsuzca kanat Dönüyorum, dönüyor, dönüyorum.
TÜY RENK
(Rasin Arsebük’e) Resmi kendisiyle yap Boya/sız içeriden Çiz ki bitmez çizgiler Bilinmezin sınırları. İçeriler çokça renkli Dışarısı gri/fon Kaçarsın, dur dışavurum. Beyazlardan alma Rengi kirlenir Sessiz duygulardan Süzülsün her son. Renk var tüy gram, Renk var taş ton.
Reklam
Gölün Zamanı
Saat, zamanın öyküsünü anlatırken Zaman, saatin arka yüzünde akar. Kim inanır ışık hızlı parçalarla Yüklü bu yavaş ellerimiz. Yüzümüzden bıkmaz mıydık Değişmesi yıldan yıla? Ne güç alışması İnsanın kendi boyuna. Sevgi su gibidir aramızı yıkayan, Birimizden akınca ötekinde kuruyan. Akan sudan ayırdığım hırçın zaman, Yazgın mıdır derin göllerde duran?
Yolculuk
(...) Zaman ayrı bir dünyadır Rüzgârları olan. Onda nehirler dağlarla aynı hızda. Zaman, başka bir gökyüzü Geçerken bizi yavaşlayan Uzun bir tren gibi Su kıyısından.
İLK NİŞANLI
Suları kirletmeden yıkanır Çıplak uzanır yanımıza Kızlığını son soluğa saklayan Eski nişanlımızdır zaman. Genç yıllarımızın alışkanlığıydı İnce rüzgârlara tutunurdu çiçekler Hangi yanağı okşasak ay ışığında Elimizde uyuyan kediydi zaman. Kıyılmayıp torunlara saklanan Sararmış çeyizlerde soluklanır Biliriz oradadır ararsak Bizimle uğraşmadıkça zaman.
Sıkıntı
Gökyüzü bakır renkli Çarşılara döndüğünde Büyür yatağın altındaki Zamanın külü boşluk. Çok geçmeden yaşlı Anka Görünür karşı tepelerde. Sonra demir asa, demir çarık Kara düşün komşu ülkesi. Yüreğimin uykuyu çağıran İğde yapraklı sesi. Konuğumdur Kafdağı’ndan gelen İzleri selvi dalıyla silinen yazgı. Ruh aynı, yüzü hep değişen O ve ben, gecenin ikiz çocukları.
Reklam
KEDİ ve YAPRAK
Kar başlıyor işte! Eski suların dönüşü… Soluğu topluyor rüzgâr Kedinin burnu havada Titriyor ağaçtaki son yaprak. Bir başkası doğuyor Bıraktığı yerden ölenin. Yeraltı suyu işte! Süzülmek, durulmak, dinlenmek… Hava durgun Rüzgâr soluğun içinde Uyuyor kedi, yerde yaprak Çözülüyor ölü Gözü doğacak olanda.
AĞACIN SESİ’nden...
(...) Toprağın tohumudur ölüler Kutsal ışıklarından Gölgeler gökyüzüne vurur. (...)
AĞACIN SESİ’nden...
Rüzgârla gider ağacın sesi uzağa Ceylanın sıçrama ruhudur gecenin sonu Suyun adı tarihin en büyülü masalıdır Kuş, kanatlarına borçludur dünyayı. (...)
KARANFİL İÇİN
Yaşama benziyor bu karanfil Akların ucu al Al, kimi zaman aşk Kan, kimi zaman. Yaşama benziyor bu karanfil Altı yeşil alların Yeşil, kimi zaman aşk Can, yeşil her zaman.
Süreyya
(Cemal Süreya’nın anısına) Şiir, yaşamı daha çok sevdiğinden Geri geldi kiminle gittiyse ölümden. Sunduğu sözcükleri yazsak da dizelere Anlamayız o sonsuz dili bilmediğimizden. Ölüm, sevdirmek ister gibi kendini bize Sevdiğimizin gözüyle bakıyor yüzümüze.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.