Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Savaş Sanatı Tarihi

John Keegan

Savaş Sanatı Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Savaş Sanatı Tarihi sözleri ve alıntılarını, Savaş Sanatı Tarihi kitap alıntılarını, Savaş Sanatı Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Göğüs göğüse çarpışmaya alışmış olanlar için savaşmak insanın yalnızca cesaretini değil, kişiliğini de ortaya koyan bir cesaretti.
Sayfa 29 - Say yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Barışı sağlama çabalarının nedeni politik çıkar hesabı değil, savaşın oluşturduklarına duyulan tiksintidir.
Sayfa 95 - Say yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Batı kültürünün en önemli özelliği ise, hem yasal olarak silahlandırılanlara hem de silahlanmayı yasadışı kabul edenlere aynı zamanda saygı duyabilmesidir.
Sayfa 21 - Say yayınlarıKitabı yarım bıraktı
''Savaşmaktan bıkıp usandım.Savaşın şanı şerefi boş laftır. ... Savaş cehennemdir.''
Sayfa 24 - Say yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Duygularımız ancak bildiğimiz ve mantıklı kabul ettiğimiz olaylar karşısında körelir ve hatta bize yakın gelen kişilerin acımasız davranışlarına bir kılıf uydurabiliriz ama aynı acımasız davranışlar yabancılar tarafından ortaya konduğu zaman bizim gözümüzde bambaşka bir biçim aldığı için öfkeleniriz, bunlardan nefret ederiz.
Sayfa 27 - Say YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Ayn Câlut'ta dövüşen Memluklerin çoğu (en ünlüleri Baybars'tır), çocukluklarında satın alınıp Karadeniz'in kuzey kıyısından eğitim için Kahire'ye getirilen Kıpçak Türkleriydi. Manastırlarda gözlerden uzak yaşayan papaz adayları gibi bu köle çocuklar da önce Arap alfabesini ve Kuran'ı öğreniyorlar ve daha sonra binicilik, at sırtında silah kullanma gibi savaş alanlarında Memluklerin gücünü ortaya koyan, furusiye denilen eğitimden geçiyorlardı. Biniciyle atı adeta birleştiren, silah kullanımında çeviklik sağlayan, tüm süvariler arasında taktik birliği sağlayan bu eğitim, Hıristiyan Avrupa'sının silahlı talimlerine benziyordu.
Sayfa 64 - Say Yayınları
Reklam
Ülkesinin başına gelen felaket üzerine Memluk tarihçisi İbn Zebul, kölemenlerin reisi Kurtbey'in söylevindeki 'onurlu süvari' kuşaklarından şöyle söz eder: Sözlerime kulak verin ve iyi dinleyin ki, aramızda kaderine ve kanlı ölüme koşan süvarilerin bulunduğunu sizler de, ötekiler de öğrensin. İçimizden biri bile sizin bütün ordunuzu yenebilir. Eğer buna inanmazsanız, deneyebilirsiniz ama lütfen adamlarınıza ateşli silahlarını bırakmalarını söyleyin. Burada değişik ırklardan 200.000 kişilik ordunuzla bulunuyorsunuz. Olduğunuz yerde durun ve ordunuzu savaş düzenine sokun. Yalnız üç kişi size karşı geleceğiz... Dünyanın dört bir ucundan asker toplamışsınız: Aralarında Hıristiyanlar, Yunanlılar ve diğerleri de var ve savaş alanlarında Müslüman ordularıyla boy ölçüşemeyecek Avrupalı Hıristiyanların yaptığı ateşli silahları da getirmişsiniz. Bir tüfeği bir kadın bile ateşlese, büyük bir grup erkeği durdurabilir... Yazıklar olsun size! Müslümanlara karşı ateşli silah kullanmaya nasıl cesaret edebiliyorsunuz!
Sayfa 67 - Say Yayınları
Yunan dostluğunun altında yatan inanç, çağdaş Yunanlıların, cehalet ve pislik örtülerinin altında Eski Yunanlılar oldukları fikriydi. Hellas adlı yapıtının önsözünde "Dünyanın en görkemli devri yeniden başlıyor / Altın yıllar geri dönüyor" diyen Shelley bu inancı şöyle özetlemiştir: "Modern Yunanlılar, hayal gücünün bile bizlerle ilişkisini neredeyse kabul etmediği harikulade varlıkların soyundan gelmektedirler ve atalarının kıvrak zekâ, anlama yeteneği, heyecan ve cesaret gibi özelliklerine sahiptirler." Ne var ki modern Yunanlılarla savaş meydanlarını paylaşan Yunan dostları eski ve yeni Yunanlılar arasındaki benzerlik konusundaki inançlarını çok çabuk yitirdikleri gibi, Yunan dostluğu tarihçisi William St. Clair'in anlattığına göre, "Ülkelerine döndüklerinde istisnasız hepsi Yunanlılardan nefret ediyorlardı ve bu aldatmacaya inandıkları için kendilerini aşağılıyorlardı."
Sayfa 30 - Say Yayınları
Japonya'nın eğitim biçimine uyum gösteren tek silah ise samuray kılıcıydı. Tokugawa'lar ve ataları 'gerçekçi politika' nedeniyle barut kullanmış olabilirlerdi ama güç kazanmalarına yardımcı olduktan sonra her türlü ateşli silahın kullanılmasına mani olmuşlardı.
Sayfa 77 - Say Yayınları
s.22-23
Clausewitz gibilerinin görev yaptığı düzenli orduların tek başlarına başarıya ulaşmalara olanaksızdı. Tüm düzenli ordular, hatta Fransız Devrimi'nin orduları bile, kendi adlarına devriye görevi yapmaları, düşman mevzilerini keşfetmeleri ve çarpışmalara katılmaları için başıbozuk ('düzensiz') askerleri göreve çağırmışlardı. 18. yüzyılda Slav Kazaklar, 'avcılar', 'Dağlılar', 'sınır boylular', hafif süvari gibi adlar altında bu güçlerin genişletilmesi, çağdaş askeri gelişmelerin en önemlisi olarak kabul edilmişti. Bu süreç içinde uygar subaylar, başıbozukların yağmacılık, çapulculuk, ırza geçme, cinayet, adam kaçırma, zorbalık ve yakıp yıkma gibi alışkanlıklarını görmezden gelmek zorunda kalmışlardı. Bu savaş biçiminin kendi uyguladıklarından çok daha eski ve daha yaygın olduğunu itiraf etmekten hoşlanmıyorlardı.
Sayfa 23 - Say Yayınları
Reklam
Birinci kalite samuray kılıçları şimdiye dek yapılmış en üstün kesici silahlardır. Silah karşıtı hareketi gözlemleyen bir tarihçi şöyle der: 15. yüzyılın en ünlü kılıç ustası II. Kanemoto'nun yaptığı bir kılıçla bir makineli tüfeğin namlusunun yarıya kesildiğini gösteren bir film var Japonya'da. Eğer bu olanaksız gibi geliyorsa, bir kılıcın yaklaşık dört milyon tabaka dövülmüş çelikten oluştuğunu unutmamak gerekir. Kanemoto gibi ustalar bunu elde edebilmek için günler boyu çekiç sallarlardı.
Sayfa 78 - Say Yayınları
Tüm uygarlıklar başlangıçlarını savaşçılara borçludur ve kendi kültürleriyle bu sınıfı eğitirler.
Eğer yaşam bir kavgaysa, düşmanca koşullara karşı durabilenler daha uzun yaşarlar ve karşı durma olasılığı yüksek yeni kuşak üretirler.
Sayfa 124Kitabı okudu
Müttefikler kendi güçlerini Peloponnes yarımadasından çıkarmaya gönüllü olmadıklarından Sparta bu stratejiyi kabul etti ve Tessalya ovasından geçen sahil yolunu Thermopylae geçidinde tutmayı kararlaştırdılar. Üçte ikisi Atmalılar’dan oluşan Themistokles’in komutasında donanma, fırtınalardan ağır kayıplar vermiş olan Pers donanmasına MÖ 480 Ağustosu’nda saldırdı. Thermopylae geçidinde ise Sparta Kralı Leonidas, ihanete uğrayıp ordusu arkadan çevrilinceye dek Persler’in ilerleyişini durdurmayı başardı. Leonidas ile üç yüz kişilik pohlites muhafızları kanlarının son damlasına kadar savaşarak filonun Atina halkını Salamis adasına taşımasına olanak verdiler. “Geçitteki üç yüz kişi” deyimi daha sonraları umutsuz cesareti simgeleyen bir deyim olacaktı.
Sayfa 366Kitabı okudu
MÖ 3100-2300 yılları arasında savaşlar Sümer halkının yaşamının en önemli parçası haline geldi. Rahip-kralların yerini savaş liderleri aldı, askeri konularda gelişme görüldü, madeni silahların yapımı hızlandı ve çatışmaların şiddeti “çarpışma” olarak tanımlanabilecek şekle dönüştü. Kent duvarları, madeni silahlar ve miğferler, kil tabletlerde sıkça yinelenen “çatışma” işaretleri, kralların unvanlarındaki rahip anlamına gelen en takısının büyük adam anlamındaki lugal ile yer değiştirmesi, belki de esir alınmış olan kölelerin satışını gösteren çizelgeler gibi kanıtları birleştirince bu sonuca ulaşmak olasıdır.
422 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.