Vakit çoktan öğleyi geçmişti. Sokağın yarısı gölgedeydi, öbür yarısı ise güneşin altında ışıl ışıldı. Alpatiç pencereye baktı, sonra kapıya yaklaştı. Birden uzaktan uzağa garip bir ıslık, hemen sonra da bir patlama duyuldu, arkasından da, birbirine karışarak uğultu hâlini alan ve pencereleri zangırdatan top sesleri işitildi.