Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler

Marguerite Duras

Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler Gönderileri

Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler kitaplarını, Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler sözleri ve alıntılarını, Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler yazarlarını, Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ova sefalet içinde yüzüyordu. Çocuklar öldüğünde onlara ağlamıyorlardı, onlara mezar yapılmıyordu, ovada gömülüyor­lardı; çocuklar ormanlardaki yaban mangoları gibi, sakız ağacının meyveleri gibi ovaya geri dönüyordu. Her yıl çok sayıda çocuk ölüyordu, fazla miktarda.
Reklam
Çok "etkilenmiş", kederlenmiş ve "düşünmek zorunda kalmış" falanca edebiyatçı bozuntusundan alıntılar yapılıyor bana. Bu ci­nayetin terennüm edilebilmesi için şu an barışın olmasını bekle­yen bütün şairlerimizi, dünyanın bütün şairlerini düşünüyorum. Problem bu.
Ölüm üzerine çok şey yazıldı. Sanatın gına getirdiği tercihin kaynağı burada. Almanya' da, on bir milyon insan ölçeğinde keşfedilen ölümün yüzü sanatı şaşırtıyor. Her şey bu cinayetle yüzleşiyor, hiçbir haçın destekleyemeyeceği bu dev boyuta karşı her şey kendini savunuyor.
Bir kalıntıyım ben, hiçbir yerde yerim yok, hiçbir yerde onunlayım, yani orada kimseleri olmayanların erişemeyeceği bir bölgedeyim. Olasılık dışı bir vadeye asılıyım. Şeyler bana sadece işaret olarak temas ediyor.
Barış: Derin gece. Aynı zamanda unutmanın da başlangıcı olacak. Paris geceleri aydınlanıyor.
Reklam
Barışı bekleyenler beklemiyor, hiçbir şeyi. Ben barışı düşünmüyorum bile, onun nerede olduğunu öğrenmek istiyorum,
Ölülerin karmakarışık bir yığın halinde çukura atıldıkları dünyanın bu tarafında. Ruslar, Çekler, Fransızlar, Al­manlar, İtalyanlar, Belçikalılar, Hollandalılar, Yunanlılar. Ameri­ka dev fırınlardan yükselen dumanları gördü. On altı yaşındaki genç Alman'ın annesi asla bilemeyecek, asla, asla, dünyada sade­ce ben bileceğim, ömrünün sonuna dek yakınarak bekleyecek kır saçlı yaşlı bir kadını düşünmek zorundayım ben.
Geri gelirse, ona söyleyeceğim. Sevinç verecek. Ona bunu ve geri kalan her şeyi söylemek. Bütün gazeteleri onun için sakladım. Eğer geri gelirse onunla yemek yiyeceğim önce, hayır. Hayır. Bedel ödeme vakti geldi. Herkes bedel ödüyor. Ben bedel ödüyorum. Yemek yemeyeceğim. Almanya' da 17 Ağustos 1944 günü, Quai des Arts' da, bir taş yığının üzerinde tek başı­na can çekişen on altı yaşındaki küçük Alman'ın annesi de be­del ödüyor.
Reklam
"Canice" bekleme politikasının bedelini ödüyoruz. Geçmişimizin kara lekesi. Çocukluğumuzun kederi. Tehdit altındaki geleceğimiz.
O yine bu çukurda. Ben aç değilim. "Bedelini asla öde­yemezler," diyor insanlar, Almanların vahşetinden söz ediyorlar. Ben bıktım artık. Ölmek istiyorum. Hayır, aç değilim. Madem o öldü, ben de ölmek istiyorum.
Garda onu aradı, bulamadı. Ama o da kurşuna dizilmediğine emin. Beklemek gerek. Gözümün önünde yeniden canlandırıyorum hepsini ama bir boşluk var: Philippe'in silah sesi işitmediği an ile gar arasında ne oldu? Mantıklı olup anlamaya ça­lışmak gerekiyor. Kara delik. Çabalıyorum, hiçbir açıklama oluş­muyor.
Ben onunla birlikteyim. Nerede? Onunla birlikte. Onunla birlikte nerede? Bilmiyorum, onunla birlikte. Nerede? Hiç bilmiyorum. Bu yerin adı ne? Bu yer de neyin nesi? Aslında, bütün bu hikâye de neyin nesi? Hangi hikâye? Nedir bu olup biten?
Sayfa 162Kitabı okudu
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.