Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserlerinde Şehir

Şehre Yansıyan Medeniyet Edebiyata Yansıyan Şehir

Mehmet Güneş

Şehre Yansıyan Medeniyet Edebiyata Yansıyan Şehir Gönderileri

Şehre Yansıyan Medeniyet Edebiyata Yansıyan Şehir kitaplarını, Şehre Yansıyan Medeniyet Edebiyata Yansıyan Şehir sözleri ve alıntılarını, Şehre Yansıyan Medeniyet Edebiyata Yansıyan Şehir yazarlarını, Şehre Yansıyan Medeniyet Edebiyata Yansıyan Şehir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beyoğlu, hamlesi yarı yolda kalmış Paris taklidiyle hayatımızın yoksulluğunu hatırlatırken; İstanbul, Üsküdar semtleri kendisine yetebilen bir değerler dünyasının son miraslarıyla, biz farkında olmadan içimizde bir ruh bütünlüğü . . . kurar, hülyalarımız, isteklerimiz değişir. Boğaziçi'nde, üsküdar'da lstanbul'da Süleymaniye veya Hisar'ların karşısında, Vaniköy iskelesinde veya Emirgan kahvesinde sık sık başka insanlar oluruz. Hangi İstanbullu, Beykoz korusun-da veya Bebek sırtlarında dolaşırken kendisini dış alemin o kavurucu zaruret-lerine karşı müdafaa ederek zengin ve çalışkan bir uzleti özlememiş, kısa bir an için olsa bile onun çelik zırhlarını giyinmemiştir?'
Süleymaniye'nin üstünde eşi eski minyatürlerde görülen tek hacimli, tek renkli adeta şeffaf bir bulut kütlesinin arasından güneş bir oluktan boşanır gibi boşaldı. Bütün şehir bir nevi masal, büyük masraflar ve zahmetlerle yapılmış bir Şehrazat dekoru olmuştu.
Reklam
Bütün Boğaz, Marmara, Istanbul, gördüğümüz ve görmediğimiz şeyler, hepimiz ayım çekirdeği etrafında bir meyve gibiyiz. Hep ona bağlandık. Şu tepelere bak...
Nuran ile Mümtaz, bir gün birlikte Üsküdar'ı gezerler. Önce Mihrimahsultan Camii'ni, sonra da III. Ahmet'in annesi tarafından inşa ettirilen Gülnuş Emetullah Valide Sultan Camii'ni dolaşırlar; oradan Atik Valide Camii'ne, en son da Orta Valide Camii'ne giderler. Üskudar'da bulunan bu camilerin hepsi de "garip bir tesadüfle", "aşka, güzelliğe, yahut hiç olmazsa annelik duygusuna ithaf edilmiştir". Bu nedenle Mümtaz 'Üsküdar'da hakiki kadın saltanatı var ... " diye düşünür. "Bu camilerin her biri kadın talihlerinin taşa geçirilmiş yüzü gibidir. Üsküdar camilerine adını veren dört hanım, ikbal ve menkubiyeti farklı şekillerde yaşamış, bu camiler dolayısıyla da Üsküdar'a mühürlerini vurmuşlardır."Böylece eşsiz tabii güzelliğe sahip olan Üsküdar, her biri şaheser örneği olan mimari eserlerle de bütünleşerek eşsiz terkip oluşturur.
Boğazda her şey bir akisti. Işık akşsti, ses akisti; burada insan bile zaman zaman bilmediği bir şeylerin aksi olabilirdi.
Henüz hiç birini kendi zamanınıza katmak fırsatını bulamadığınız, araya eşya ve insanlara hem kendileri, hem de sizden bir parça olmak imkanını veren o deruni fasılayı koyamadığınız için hepsi beraber ve iç içedir; hepsi birbirinden doğar ve birbirinde kaybolur. Hugo'nun evinin önünde akasya, Arc de Triomphe'un boşluğundan fırlar, Belford arslanı Delacroix'nın atölye-sinin önündeki küçük meydanda mübarek yelesini kabartır. Sainte-Chapelle bir yangın feneri gibi Eiffel'in tepesine asılır ve Notre-Dame ile Louvre birbirine yapışık yürürler. Yalnız Seine nehri kendisidir.
Reklam
Tanpınar'ın Paristen yazdığı bir mektuptan: Paris'teyim, anladın mı kardeşim. Paris'te. Ve pusulasız, direksiz bir gemi gibi dolaşıyorum. Bu şehirde göze ilk çarpması icap eden şeylerin hepsini bitirdim. Şimdi iki şey kaldı: Birincisi paranın verebileceği lezzetler ki onları hiçbir zaman tanımayacağız, bir de şehrin kendisi ve alışmak. Orada kendime ait saatlere, benim olan bir zamana sahip olmak.
Her zevki haram olan efsunlu cennetin Koynunda vardı lezzeti bin türlü nimetin Yahya Kemal
Tanpınar Yahya Kemal için: "Kahve zevki, Paris'teki talebeliğinden kalmıştı. Zaten birçok itiyatları, jestleri düşüncesi gibi oralıydı. Jestlerinde Fransız tiyatrosunun, Fransız şansoniyelerinin tesiri vardı. Biraz kısa kollarını açıp size doğru 'Aziz filan' diye ilerlemesi, hitap şekilleri, hatta şiir okuyuş tarzı, tenkit ve muhakeme, hepsi Fransız, hatta Parisliydi. Meseleler ve heyecanın kaynağı bizdik. Nükte çok defa eski şiirin gazetesi olan aruzla gelmesine rağmen, arkasındaki dikkat Avrupalıydı."
Tanpınarın sonbaharda daha çok duygulanmasının nedenç bu mevsimi "şair" olarak nitelendirmesinden kaynaklanmaktadır.
Reklam
Abdulhak Şinasi Hisar: Çocukluğun geçtiği yerlermuhakkak insanın cennetidir. Orada, dünyanın başka tarafında rast gelemeyeceğimiz bir mucize buluruz.
Süheyl Ünver, Yahya Kemal'in sık sık Atik Valide ve Kocamustafa Paşa semtlerine gitmesini özyurt hasretini gidermeye çalışmasıyla bağdaştırır. Çünkü Yabya Kemal'e göre elli sene evveline kadar Istanbulda gezinen ve hatta şimdi bile baki kalmış bazı semtlere bakan bir insan, bu yerlerin beş yüz seneden beri değişmediklerini sanır, aynen Üsküp 'te olduğu gibi.
Nedim, İstanbul'u nasıl sever, yaşadığı zamandan ne kadar memnundur? Her modaya her tarza nasıl bağlıdır, sonra onları bütün lezzetlerini tadarak nasıl anlatır? Şurası var ki ailesi Fatih devrine kadar çıkan bu şair tam şehir çoaığuydu. Istanbul'u dilinin ucunda bir tad, gözlerinde kamaşma gibi kendi bünyesinde taşıyordu.
Geyikli Baba'ya gelince, o Bursa fethini o kadar masallaştıran ve yeni Türk Devletini kuruluşunu yeni bir dinin doğuşuna benzeten Horasan Erleri'ndendir. lncil'deki çocuk İsa'yı beşiğinde ziyarete gelen ve ayaklarının ucuna hazineler dolusu hediyeler yığan çobanlar gibi; fakat yıldız yerine şeyhlerin işaretiyle, Asya' nın içinden kimi sadece vatanını, kimisi de eşiğinde doğduğu taç ve tahtı bırakıp gelirler. Henüz Tekfur şehri olan Bursa'nın etrafında zaviyeler kurarlar, ruh kudretleri ve kerametleriyle bu şehri muhasara ederler, sonra da genç Orhan'ın ordusuna hiç kimsenin kullanamayacağı kadar ağır silahlarla katılırlar. "
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.