“Halk inançları adı altında bahsedilen ritüeller,inançlar ya da gündelik yaşam pratiklerine İslam da karşıdır ve İslam bunları hurafe olarak görmektedir.O nedenle halk inançlarının gücünü kaybediyor olması sekülerleşme olarak adlandırılmamalıdır.”
Son zamanlardaki araştırmalar,genç yetişkinler arasında -önceki kuşaklara kıyasla-ateist sayısının artış gösterdiğini,yine gençlerin kendilerini bir din ile tanımlama noktasında daha az istekli olduklarını ve dini pratiklere daha az zaman ayırdıklarını ortaya koymaktadır.
Bilimin sekülerleşme etkisi doğrudan değil dolaylı bir etkidir yani bilim ve din kavga ettikleri için değil, bilimsel gelişmelerin sebep olduğu yeni yaşam koşullarında dini ve diğer doğaüstü anlatılara daha az ihtiyaç duyulduğu için sekülerleşme gerçekleşmektedir.
Zira toplumun, gündelik yaşamının bir parçası olmayan dinden uzak yaşam tarzları, iletim teknolojileri ile ilgili merkezden uzak noktalarına taşınmakta ve gün geçtikçe varlıkları normalleştirmektedir. Diziler, komedi programları,magazin haberleri bu sürecin itici gücünü oluşturmaktadır.
Galileo zamanındaki bilim ve din arasındaki çatışmanın büyük bölümü aslında 'yeni bilim anlayışı' ile önceki kuşağın kutsallaştırdığı bilim anlayışından kaynaklanmaktaydı. - John Hedley Brooke
Eskiden günah olan, yapılması dinen uygun olmayan şeyler dahi yer yer kapitalizm nedeniyle yaşamın vazgeçilmez parçası haline gelerek normalleşebilmektedir.
(Asch deneyinin gösterdiği şey) , çoğunluğun söylediği, inandığı veya yaptığı şeyin, bireylerin yer yer kendi gözlerine ve algılarına dahi güvenmeyerek karar verme süreçlerini etkileyebileceğidir.
Zayıf kanıtlar üzerine fikirlerinizi inşa ederseniz, daha sonra karşılaşacağınız ve iddialarınızla tezat oluşturacak bilgileri doğru değerlendirmekte sorunlar yaşarsınız.