Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selçuklu Devleti

Reşidüddin Fazlullah

Selçuklu Devleti Gönderileri

Selçuklu Devleti kitaplarını, Selçuklu Devleti sözleri ve alıntılarını, Selçuklu Devleti yazarlarını, Selçuklu Devleti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazen malı, yiyenden gayrısı toplar; Lakin toplayandan gayrısı yer.
Sayfa 152 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Küfür nimetin boynunu kırınca; Hak-şinâslar hep birden böyle demişlerdir: Ki mezar taşına yazılmalı; Lanet olsun şükür bilmeyenlerin ruhlarına
Sayfa 121 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Reklam
Ortaçağ'da Bir Müge Anlı Vakası
Sultan Muhammed Tapar zamanında gözleri görmeyen bir adam ortaya çıktı. Ona Alevî-yi Medenî derlerdi. Günün sonunda kendi sokağının kapısında elinde asasıyla durur ve "Kim bu körün elini tutar ve bu sokakta bulunan, fakat yolu düz olmayan evinin kapısına götürürse Allah onun günahlarının bağışlasın" diye dua ederdi. O sokak; uzun,
Sayfa 108 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Sultan Melikşah'ın kulağı hep Nizamü'l-Mülk'ün hataları ile dolmuş olduğundan, bir gün Nizamü'l-Mülk'e "Yönetime benimle ortak mısın ki vilayet ve ıkta'ları kendi evladına veriyor, benimle meşveret etmeksizin istediğin mülk üzerinde tasarrufta bulunuyorsun? İster misin ki önünden vezirlik divitini, başından sarığını almalarını emredeyim?" diye haber gönderdi. Nizamü'l-Mülk cevaben dedi ki: "Benim divitim ve senin tacın birbirine bağlıdır ve sana emanettir. Ama ölüm fermanına gelince, o da istediğin gibi olsun." [Anekdot: Gerçekten de Sultan Melikşah'ın tacıyla Vezir Nizamü'l-Mülk'ün diviti birbirine bağlıydı. Zira Nizamü'l-Mülk'ün ölümünden henüz bir ay geçmeden Sultan Melikşah zehirlenmiştir.]
Sayfa 93 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Vezir Nizamü'l-Mülk'ün Siyaseti Hakkında
Sultan Melikşah'ın ordusu Ceyhun'dan geçerken Nizamü'l-Mülk, kayıkçıların ücret belgesini Antakya'ya havale etti. Kayıkçılar, Sultan'ın dergahında feryad edip: "Hüdavend-i âlem! Biz fakir bir topluluğuz. Bizim maişetimiz, bu sudan geçmek isteyenleri karşıya geçmekle kazanılır. Eğer bizden bir genç, para talebiyle Antakya'ya giderse, ihtiyarlayıp döner." dediler. Sultan, Nizamü'l-Mülk'e "Ey baba! Bu ne soğukluk, yanlış bir iştir? Bizim bu vilayette elimize geçen gelir yeterli değil midir ki, bu zavallı dervişlerin alacaklarını tahsil için faturalarını Antakya'ya havale etmen gerekiyor?" dedi. Nizamü'l-Mülk "Ey padişah! Bunları Antakya'ya göndermeye hacet yoktur. Öyle ki bizim burada bulunan havâşîmiz, onların faturalarını nakit altınla öderler. Bendeniz, bu faturayı oraya, padişah-ı âlemin emrindeki vilayetlerin genişliğini, ülkenin büyüklüğünü ta'zîm etmek; bütün cihanın, memleketimizin genişliğini ve padişahın hükmünün nereden nereye kadar nüfuz ettiğini görmeleri ve nakilcilerin bu durumu tarihlerde yazmaları için gönderdim." diye cevap verdi.
Sayfa 90 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Sultan (Alp Arslan) Çarşamba günü (yanındaki) emîrlerle birlikte bir tepeye çıktı ve Ermanos'un (Romanos Diogenes) ordugâhını kendi gözüyle gördü. O, ordunun karartısından (kalabalıklığından) korktu ve "Bizim bu kadar askerimizle, bu büyük tâife-i câfiyyeye karşı muharebe ve müdafaa yapmamız nasıl mümkün olabilir" dedi. Melik Muhammed Danişmend başını yere koyup yer öperek "Bu kulun aklına, imân-ı Yezdânî ve Müslümanlık'a uygun bir düşünce gelmiştir. Eğer izin olursa arz edeyim." dedi. Sultan izin verdi. Melik Muhammed Danişmend "Bugün çarşambadır. Saadete geri dönüp, bugün ve yarın silahlarımızı hazırlayalım. Elbiselerimizi temizleyelim. Zemzem suyuyla yıkanmış kefenlerimizi boyunlarımıza asalım. Cuma sabahı 'hayya 'ale'l-felâh' sedasıyla haşem-i mansurla birlikte harp meydanına gelelim. Hatipler Cuma hutbesinde 'Allah'ım! Düşman üzerine hücum eden Müslüman askerlere yardım et!' dedikleri zaman, tam bir ihlasla tekbir getirelim ve küffar-ı feccâra hamle yapıp taarruz edelim. Şehadet saadetine erersek 'Bu ne güzel sevap ve ne güzel lütuftur!' Eğer muzaffer ve mansur olursak da 'İşte bu asıl büyük başarı ve kurtuluştur.' Bütün emîrler, bahtiyarlığının emârelerinden olan gayret-i dîne sahip idiler ve Danişmend Muhammed'in içten düşüncesine uyup geri döndüler.
Sayfa 81 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Reklam
İnsanlar için hastalık, koyunluk hâlidir. Zira yünü alınıncaya kadar el ve ayağı bağlanır. Zanneder ki onu öldürmek isterler. Üzülür, ancak serbest bırakıldığında mutlu olur. Yününün her alınışında tekrarlanan bu durum, onda bir tabiat ve âdet hâline gelinceye dek devam eder. Sonunda o, bir defa daha ansızın bağlanır ve öldürülür. Bu hastalık hâli, son el bağlayıştır.
Sayfa 77 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Bayram günü oturdular, Nîşâbûr'u yağmalamak konusunu görüşüyorlardı. Tuğrul Bey "Bayram günüdür, ahaliyi incitmemek gerekir" dedi. Çağrı Bey inatlaştı ve bıçak çekip "Eğer yağmamdan geçersen kendimi öldürürüm" dedi. Tuğrul Bey tevazu gösterdi ve onun hissesi olarak kırk bin dinar vermeye razı olup, onu yağmadan vazgeçirdi.
Sayfa 70 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
[Dandanakan Savaşı esnasında] biri Mes'ud'a dedi ki: "Ey Hüdâvend! Böyle darbeleri vuran birine, hezimet nasıl yaraşır ve nasıl mülkü bırakıp terk edebilir?" Mes'ud dedi ki: "Ey yiğit! Her ne kadar darbem böyle ise de, ikbalim kalmamıştır. Te'yîd-i asmanî, insanın tedbirine bağlı değildir."
Sayfa 67 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Ey uyuyan ve uyandığında bağlı olan Şüphesiz olaylar seherlerde kapı çalar Başlangıcı güzel olan geceye güvenme Birçok gecenin sonu, ateş tutuşturur.
Sayfa 58 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
66 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.