Bir dene, aç şu perdeyi, aç şu gözlerinin önündeki o incecik perdeyi. Fırla yatağından, hayatının yanlış akan ırmağından. Yoksa denizlere ulaşmaz, kavuşmaz bu ırmak, bu hayat. Çevir yönünü ummanlara. Çöllerde kuruyup gitme.
Bütün kapıların yüzümüze kapandığı, öksüz ve yetim bir garip insan olarak dünya çölünün ortasında yapayalnız kalmış gibi hissettiğimiz anlar, Allah'a en yakın olduğumuz anlardır.
Insan baharın geldiğini farketmeliydi.
Bir örümceği iş başında ağını örerken durup seyretmeli.
Bir sinekle, bir böcekle, bir kırıntıyı taşırken yorulmuş bir karınca ile konuşmalıydı...
Bir çiçek, bir yaprak ile fısıldaşmalı.. Tarlalar, bahçeler, ağaçlarla merhabalaşmalı..
Gökyüzü ile, bulutlarla, kuşlarla selâmlaşmalı.. Çocukları, gençleri, kadınları, anneleri, ihtiyar insanları görünce kim olursa olsunlar, tanıdık tanımadık, peşlerinden dualı bakışlarla bakmalı...
Günün birinde nihayet yorgun düşeceksek yataklara, buna değmeli. Rüyalarımız bile bahar kokmalı... Cennet bu işte... İşte ben böyle bir hayata hayat derim!
Yaratanın burnumuzun ucuna kadar getirdiği bu güzellikleri, sayısız nimetleri görmemek olmaz. Bir pencere açılmalı hayata, görülebilecek ne kadar güzellik varsa görebileceğimiz bir pencere...