Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ses ve Sus

Adnan Gerger

Ses ve Sus Gönderileri

Ses ve Sus kitaplarını, Ses ve Sus sözleri ve alıntılarını, Ses ve Sus yazarlarını, Ses ve Sus yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
227 syf.
·
Puan vermedi
·
60 günde okudu
Çok fazla beğenmedim orta derece
Merhaba #kitapkurtları bu gün #adnangerger den #sesvesus kitabıyla geldim 4 kişinin meyhade buluşması hikayeleri hayatlarını anlatması başlıyor Leyla, Serpil, Sur Civan ve Özgür konular siyasete gider gazeteci eski iki polis müdürü arkadaşı çağırınca uçakla yanlarına gider. Eski bir suikasttan bahsederler.
Ses ve Sus
Ses ve SusAdnan Gerger · Kara Karga Yayınları · 201841 okunma
Bende mi öyle olacağım? Biz de mi öyle olacağız?
Uçuruma gitmeye kararlı yolda acı, yolcunun kendisidir. Taşıdığı yük, başka seçenek bırakmaz. Sahi, susmak, bu yolun uzunluğunu kısaltır mı, uzatır mı?
Reklam
Bir başka yerde doğup büyüsen de,
O başka yerin dilini doğuştan öğrenip hayatın boyunca konuşmaya mecbur kalsan da gezgin, ağzın, dilin, benliğin unutmuyor, sesin hep anadilinin, atalarının yaşadığı toprağı toprağın sesini taşıyor.
Hayat, yaşanmışlıklardan ibaret değildi, o yaşanmışlıkların zamanda oluşturduğu bilincin uzunluğu, bıraktığı kalıntının ağırlığıydı. Çare arayandın. Çaresiz olmamanın artısı çoktur, aksine, her zaman kendisiyle güreşmeye hazır hüzünler yenilgiyi kabullenemezdi.
En kayıp, insanın sahip olduklarının ileride ellerinin arasından kayıp gideceğini ta başından bildiği kayıplardı. Sen bunu biliyordun. Denize ulaşamadiğindan emin olduğun nehrin sularında kaybolmaktan hem korkuyordun hem de istiyordun bunu.
Her insanın bir kuyusu vardır bu dünyada
Nasıl olsa bu dünyada Merhamet yoktu, Acımak yoktur, kötülük güzeldi. Nasıl olsa bu coğrafyada insan olmanın masumiyeti insan olmamaktan geçerdi. İnsan değildik. İnsanlıktan fırlamalardık
Reklam
232 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
144 günde okudu
Ses ve Sus
Ses ve Sus
Yazarı ile bir kitap klübünde zoom üzerinden Tavhane çocukları isimli kitabının söyleşisine katılma fırsatı bulmuştum. Gazeteci kimliği olduğundan mı bilmiyorum iki okuduğum eseri de bende sinematografik metinler hissi uyandırdı. Şiirsel dil kullanması, Türkçeyi kullanmadaki özgünlüğü kitabın dil ödülü almasının nedeni dedirtiyor. Aynı coğrafyada aynı vatan toprağı altında yaşayan ama etnik, politik, dini, siyasi kutuplaşmalarla katliamlara kadar varan olayları gözlerimizin önüne sermiş. Kitabın ilk 5-6 sayfasını o kadar çok beğendim ki dönüp dönüp 2-3 kez okudum. Şiirsel dil kullanımı romana ayrı bir hava katmış, alt metinleri çok zengin, Yadigarın meselindeki olayları polisiye tadında ama tipik bir Türkiye gerçeği olarak üzülerek okudum. Düşündüren, sorgulayan, etkileyen bir kurgu…
Ses ve Sus
Ses ve SusAdnan Gerger · Kara Karga Yayınları · 201841 okunma
Bir taş ağırlığındadır kimi hayatlar; suya atarsan batar, yerinde bırakırsan ortadan çatlar. Taşı biriyle paylaşmak istesen ya seni yaralar ya avuçlarında kanar. Taşı bir uçuruma fırlatsan, geçmiş tarihinin tüm sağır yenilgilerine tek tek çarpar; aşağı doğru düşerken de hiç özlenmeyecek zamanların, suskun bir bıçak kadar tetikte bekleyen keskin anıların hayaletlerini çıkarır gün yüzüne, öylece donup kalırsın. Sen en iyisi taşı yerinde bırak! Varmaya çalıştığın tüm dünyaların, tüm güneşlerin arasında uzanan suskun Araf’ta…Bırak taş çatlasın! Yeryüzünün tüm ağlamalarıyla ağlasın, çatlaklarından kan sızsın. Yaralayan ve kanayan taş, taşın, senin taşın! Ya da taşı paylaş! Oyum oyum oy onu, kurumuş kuyular deş bir zamanlar içinden yer altı ırmaklarının aktığı. Kavuştur o ırmağı kaynağıyla, kanayan taş dönüşsün taptaze bir pınara. Derler ki şeylerle uğunur insan. Ben mi dedim sen mi? Kalk yıka suretini. Nasıl da ağırlaşıyor, rüzgar… Nasıl da boşalıyor, zaman… Nasıl da büyüyor uçurumlar…
"Yara yaradır. Kimisi çabuk kabuk bağlar, içten içe kanar. Kimisi hemen kurur, bunlar da iz bırakır.Kimi büyük, kimi küçük, kimi belirgin, kimi görünmeyen. Yaralanmaya gör her bir yara ayrı bir acıdır. En zalim yara dilinin altında olandır. İyileşmez"
Sonraki sözün, içinde kâbus saklayan bir soğanın zarını soyan soruydu:"Zamanın öğretisi var mı?"
Reklam
Bir insanı anlayamadığımız zaman etiketinden yola çıkarak ön yargılarımızı devreye sokarız. Gözümüze batan da hep bu etiketin çağrıştırdığı olumsuzluklardır.
Sevginin, kadını öldürmekle eşdeğer tutulduğu ve aşk kurşunu diye bir tanımın icat edildiği bir coğrafyada karşılıksız dostluğu, arkadaşlığı ve sevmeyi birbirlerinden öğrenmişlerdi.
Çaresiz olanın ne geleceği yaşamak, ne geçmişi anlamak gibi bir derdi olurdu.
Nasıl olsa bu dünyada merhamet yoktu, acımak yoktu, kötülük güzeldi. Nasıl olsa bu coğrafyada insan olmanın masumiyeti insan olmamaktan geçerdi. İnsan değildik.
Ben? Ben mi? Ben hiç yaşamadım ki... Bazen toprak da toprak olmaktan yorulur.
151 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.