Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sesin Cinsiyeti

Anne Carson

En Eski Sesin Cinsiyeti Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sesin Cinsiyeti sözleri ve alıntılarını, en eski Sesin Cinsiyeti kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anne Carson-Sesin Cinsiyeti
“Örneğin, Aristoteles’in Pythagoras’ın Karşıtlıklar Tablosu’ndan alıntı yaptığı metinde eğik, koyu, gizemli, şeytani, devamlı hareket halinde olan, kendi kendine yetmeyen ve kendi sınırlarından yoksun olan gibi nitelikleri Kadın kategorisi altına; düz, aydınlık, dürüst, iyi, sabit, kendi kendine yeten gibi nitelikleri ise kati bir şekilde Erkek kategorisi altına koyduğunu ve bu iki kategoriyi birbirine zıt kategoriler olarak betimlediğini görüyoruz.(Aristoteles, Metafizik)”
Anne Carson-Sesin Cinsiyeti
“Pythagoras’ın karısı hakkında söylenen bir hikaye var: bir keresinde kılları açıkta dışarı çıkmış, ve birisi bir yorumda bulunmuş:”Güzel kollar.” Buna karşılık Pythagoras’ın karısı şu karşılığı vermiş: “Kamu malı değil!” Plutarkhosu’un bu hikaye üzerine yorumu ise şöyle: “erdemli bir kadının kolu kamu malı olmamalıdır, tıpkı konuşmasının da olmaması gerektiği gibi ve kadın, sesini yabancılara açık etmeme konusunda, tıpkı kıyafetlerini ulu orta çıkarmama konusunda olduğu gibi, gerekli önlemleri almalıdır. Çünkü kadın gevezelik ederken, duyguları, karakteri ve fiziksel durumu onun sesinden okunabilir. “
Reklam
İnsanları çoğunlukla çıkardıkları seslere göre yargılarız: akıllı ya da deli, erkek ya da kadın, iyi, kötü, güvenilir, depresif, evlenme çağına gelmiş, ölüme yaklaşmış, bize saldırmaya meyilli ya da değil, hayvandan biraz daha iyi, Tanrı'dan esinlenmiş. Bu yargılamalar gayet hızlı yapılır ve acımasız olabilir.
Kadın ağzına bir kapı koyma, ataerkil kültürün antik dönemden günümüze kadar varlığını sürdüren bir projesi olarak karşımıza çıkar. Bu projenin en önemli taktiği ise kadın sesinin canavarlıkla, düzensizlikle ve ölümle ideolojik bir biçimde ilişkilendirilmesidir.
"Gertrude içten bir kadındı. Kahkahayla gülerdi. Biftek gibi bir gülüşü vardı. Biftek severdi." Gertrude Stein'i sığırla özdeşleştiren "biftek gibi bir gülüşü vardı" benzetmesini, kendisinin "biftek severdi" cümlesi takip ediyor. Kendi cinslerini yiyen yaratıklara yamyam denir ve bu yaratıklar anormal olarak görülür. Stein'in öteki 'anormallikleri', özellikle büyük bedeni ve lezbiyenliği, onun edebiyatını nasıl değerlendireceğini bir türlü bilemeyen eleştirmenler, biyografi yazarları ve gazeteciler tarafından inatla vurulanmıştır. Stein'in kişiliğinin marjinalleştirilmesi, yazılarını edebiyat alanından uzaklaştırmanın bir yoluydu. Eğer şişkoysa, komik bir görünüşü varsa ve cinsel açıdan anormalse o zaman marjinal bir yetenek olmalıydı, varsayım buydu.
Genelde klasik dönem edebiyatında kadınlar uygunsuz ve kontrolsüz sesler çıkaran tür olarak görülür - haykıran, inleyen, hıçkırarak ağlayan, acı acı bağıran ve yas tutan, sesli kahkaha atan, acıdan ve zevkten bağıran, ham duyguları fışkırtan bir türdür bu. Euripides şöyle der: "Çünkü kadının her daim hali hazırdaki duygularının ağzına gelip sonra da diliyle dışarı çıkması onun doğuştan gelen zevkidir". Bir erkek o anki duygularının ağzına gelip sonra da diliyle dışarı çıkmasına izin verirse kadınlaşmıştır- tıpkı Herakles'in Trachiniai'nin sonunda "bir kız gibi hıçkırarak ağlıyorum, halbuki önceden işimi sızlanmadan yürütürdüm, şimdi ise acı içinde bir kadın olduğum ortaya çıktı" diyerek kendisini ıstırap içinde bulması gibi.
Reklam
Erkeğin kadına karşı toplumsal sorumluluğu, kadının sesini kontrol etmesi, çünkü kadının kendisinin bunu yapacak yetide olmamasıdır. Böyle bir erkek hayırseverliğini Odysseia'sının 22. kitabında görürüz: yaşlı kadın Eurykleia yemek salonuna girer ve Odysseus'u karısına talip çıkanların ölü bedenleri arasında kanlar içerisinde bulur. Eurykleia başını kaldırır ve bir ololyga söylemek üzere ağzını açar. O esnada Odysseus eliyle yaşlı kadının ağzını kapatır ve şöyle der, ou themis: "Tam da şimdi bağırmana izin yok. İçinden sevin..."
Pythagoras'ın karısı hakkında söylenen bir hikaye var: bir keresinde kolları açıkta dışarı çıkmış ve birisi bir yorumda bulunmuş: "Güzel kollar." Buna karşılık Pythagoras'ın karısı şu karşılığı vermiş: "Kamu malı değil!" Plutarkhos'un bu hikaye üzerine yorumu ise şöyle: "Erdemli bir kadının kolu kamu malı olmamalıdır, tıpkı konuşmasının da olmaması gerektiği gibi ve kadın, sesini yabancılara açık etmeme konusunda, tıpkı kıyafetlerini ulu orta çıkarmama konusunda olduğu gibi, gerekli önlemleri almalıdır. Çünkü kadın gevezelik ederken, duyguları, karakteri ve fiziksel durumu onun sesinden okunabilir. "
Aristoteles'ten erken dönem Roma imparatorluğundakilere kadar birçok antik filozof bize, kadının sesinin onun regl olup olmadığı ya da cinsel deneyim yaşayıp yaşamadığı gibi özel bilgileri duyabileceğimizi söyler. Her ne kadar bunlar faydalı bilgiler olsa da erkekleri rahatsız edebilir, erkekler bunları duymak istemeyebilir.
Solon'la yemek yemiş ve yemek sonrası dinleniyor olan Anacharsis, sol elini cinsel organına, sağ elini ise ağzına bastırmıştı: çünkü dilin daha güçlü bir kısıtlamaya ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Haklıydı da. Kendine hakim olamama yüzünden aşk zevkinde kaybolan erkeklerin sayısı, bir sırrın ifşa edilmesiyle yıkılan şehirlerin ve imparatorlukların sayısından azdı.
Reklam
Sanki bütün bir kadın cinsi dile gelmez şeylerin bir çeşit kolektif kötü hafızasıymış gibi, ataerkil düzen, tıpkı iyi niyetli bir psikanalist gibi, bu kötü sesleri politik olarak uygun kaplara yönlendirme gibi bir sorumluluğu üstlenmeyi kendi terapisi olarak görüyor gibi.
Genelde klasik dönem edebiyatında kadınlar uygunsuz ve kontrolsüz sesler çıkaran tür olarak görülür -haykıran, inleyen, hıçkırarak ağlayan, acı acı bağıran ve yas tutan, sesli kahkaha atan, acıdan ve zevkten bağıran, ham duyguları fışkırtan bir türdür bu.
. Eros çekişmeyi sever ve paradoksal sonuçlardan zevk alır. ...