Açıkçası kitabın başlığı beni biraz ürkütmüştü, her ne kadar yazar Kemal Demirel de olsa. Ama okumaya başlayınca ve Demirel'in gören gözlerini ödünç alınca, Şeyh Bedreddin'in tanınmaya değer biri olduğunu gördüm. İsmini o ana kadar duymadığım bir düşünürün beni bu kadar sarsabileceğini düşünmemiştim. Bundan yüzyıllar önce yaşamış gerçek bir insanın, sürünün elinden kurtulamamış olması beni hüzünlendirdi. Hakeza, insanların "şekilci" yaklaşımının o dönemlerde bile aynı olduğunu ve bu insanların bir şeyleri anlamaktan ne kadar uzakta bulunduklarını görmek de öyle. Elbette hüzün derken, Demirel'in anladığını kastediyorum (#52129945).