"Yarısı boş bir yatakta, yarısı boş bir evde uyanıp dolaşan kurban değildir neticede. Hâlâ hayatta olduğunun rüyasını görmez. Uyanınca gerçekle yüzleşmenin neden olduğu acılarla boğuşmaz. Ölümün neden olduğu çıldırtıcı öfkeyle, yürek sızısıyla kıvranmaz. Masadaki boş sandalyeye gözleri ilişip durmaz, kulağına hep kaybettiği kişinin sesi geliyormuş gibi olmaz. Dolabı her açışında onun elbiselerini görerek gözyaşları içinde..."