Peygamber Efendimiz bir bedevîden kısrak satın almış, parasını vermek için peşinden gelmesini söyleyerek hızlı adımlarla yürümüştü. Bedevî, Resûl-i Ekrem'in arkasından giderken, kısrağın satıldığını bilmeyen bazı sahâbiler ona müşteri oldular. Kısrağına daha fazla para verildiğini gören bedevi, Resûl-i Zişân Efendimiz'e: "Kısrağı alacaksan gel al, yoksa onu satıyorum." diye seslendi. Resûlullah Efendimiz geri dönüp onun yanına geldi ve: "Ben onu senden satın almadım mı?" diye sordu.
Pişkin bedevî: "Hayır, onu sana satmadım." dedi.
Peygamber aleyhisselâm: "Evet, onu senden satın aldım." buyurdu.
Bedevi daha da ileri giderek: "Onu sana sattığıma dâir şâhidin var mı?" deyince,
orada bulunan Huzeyme bin Såbit bedeviye:
"Senin bu hayvanı sattığına ben şâhitlik ederim." deyince, Peygamber Efendimiz ona dönerek: "Bizim pazarlığımızı görmediğin hâlde neye göre şâhitlik ediyorsun?" diye sordu.
Huzeyme de: "Sen öyle olduğunu söylediğin için, Yâ Resûlallah! Çünkü biz seni vahiy gibi daha önemli bir konuda tasdik ediyoruz." dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona, "Şehâdeti iki şâhitlik yerine geçen kimse" anlamında "züşşehådeteyn" lakabını verdi.
Tebe-i tabiîn âlimlerinden Abdullah ibni'l-Mübarek şöyle demiştir: "Bir gün İmâm Malik'in yanındaydım; bize hadis rivayet ediyordu.
Onu bir akrep tam on altı defa soktu. Bu sırada renkten renge giriyor, yüzü sararıp soluyor fakat hadis rivayetini bırakmıyordu. Ders sona erip de insanlar oradan uzaklaşınca ona:
'Ebû Abdillah! Bugün sende şaşırtıcı bir hal gördüm' dedim. Bana şunu söyledi:
'Evet, beni bir akrep on altı defa soktu ama ben hepsine sabrettim. Bunu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hadisine duyduğum saygıdan dolayı yaptım."