Şifa-i Şerif Şerhi 2

Kadı İyaz

En Yeni Şifa-i Şerif Şerhi 2 Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Şifa-i Şerif Şerhi 2 sözleri ve alıntılarını, en yeni Şifa-i Şerif Şerhi 2 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Siyer ve megăzi alimi İbni İshak'ın (v. 151/768) bazı sahâbilerden rivayet ettiğine göre, Resül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem peygamberlikten önce Hira Mağarası'nda bulunduğu sırada yaptığı ibadetlerden söz ederek şöyle buyurmuştur: "Ben uyurken melek yanıma geldi ve 'Oku!' dedi. Ben de 'Ne okuyayım?" diye
Sayfa 541 - İbni İshâk, es-Sîre s.120-121
Vahiy Gelince, Okunmaya İhtiyacı Kalmadı
Siyer ve megăzi âlimi İbni İshak bazı hocalarından şöyle bir haber rivayet etmiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem henüz peygamber olmadan önce, Mekke'de iken, göz değmesinden (nazar) dolayı kendisini okuturdu. Kendisine Kur'ân-ı Kerîm nâzil olduktan sonra yine aynı şekilde rahatsızlanınca, Hz. Hatice ona: "Hastalara okuyan birini getireyim de sana okusun mu?" diye sordu. Peygamber Efendimiz de: "Artık öyle şeylere ihtiyacım yok." buyurdu." Peygamber aleyhisselâm "Artık öyle şeylere ihtiyacım yok." buyururken Kur'an-ı Kerîm'in kendisinin şifå ve her derde devå olduğunu, bu sebeple başka şifå aramaya gerek kalmadığını kastetmiştir. Resûl-i Ekrem Efendimiz göz değmesi hakkında şöyle buyurmuştur: "Göz değmesi (nazar) bir gerçektir."" "Eğer kaderi geçecek bir şey olsaydı, göz değmesi (nazar) kaderi geçerdi."> Ashâb-ı kiramdan Ebû Said el-Hudri radıyallahu anhın haber verdiğine göre peygamber Efendimiz cinlerden ve göz değmesinden Allah'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Kul eûzü birabbi'l-felak ve kul eûzü birabbi'n-nás) süreleri nazil olunca Muavvizeteyn ile Allah'a sığınmaya başladı ve okuduğu diğer duaları bıraktı. Şu âyet-i kerîme de göz değmesinin ne kadar zararlı olduğunu göstermektedir: "Kur'an'ı işittiklerinde, o kâfirler neredeyse seni haset ve düşmanlıklarından do- layı gözleriyle yıkacaklardı."
Sayfa 544
Reklam
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesselem şöyle buyurmuştur; "Ey insanlar! Allah bizi uyutmak istedi uyuttu (ruhlarımızı kabzetti). Dilediği zaman da ruhlarımızı bize iâde etti. O dileseydi bizi daha sonra da uyandırırdı. Biriniz uyuduğu veya unuttuğu için namazını kılamazsa, uyandığı zaman namazını daha önce kıldığı gibi kılsın."
Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde her doğan çocuğa şeytanın eliyle dokunduğunu, çocuğun bundan dolayı ağlayıp feryad ettiğini, onun sadece Hz. Meryem'e ve oğluna dokunmadığını haber vermiştir. Şeytanın Hz. Meryem'e ve oğluna dokunamayışının sebebi, Meryem'in annesi Hanne'nin onu dünyaya getirince şöyle duâ etmesidir: "Rabbim! Ben kız doğurdum... Erkek kız gibi değildir. Onun adını Meryem koydum. Onu ve soyunu lânetli şeytanın şerrinden Senin himayene emânet ediyorum."
Sayfa 604Kitabı okudu
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimsenin gönlünü elem ve keder kapladığında: 'Allahım! Ben senin kulunum, bir kulun ile bir kölenin çocuğuyum; kaderim senin elindedir; benim hakkımda Senin hükmün geçerlidir; benim için takdir buyurduğun şey en âdil olanıdır. Yüce zâtını isimlendirdiğin veya mahlūkātından birine öğrettiğin yahut kitabında indirdiğin veyahut kimseye bildirmeyip gayb ilminde sadece Kendine sakladığın her bir ismin hürmetine; Kur'an'ı kalbimin baharı, gönlümün nůru, elem ve kederlerimin cilâsı eylemeni Senden niyâz ediyorum' diye duâ ederse, Cenâb-ı Hak onun bütün üzüntülerini giderir, gönlüne ferahlık verir." Bunun üzerine Ashâb-ı kirâm: "Ya Resûlallah! Bu duâyı bizim de öğrenmemiz gerekir mi?" diye sordular. Allah'ın Elçisi: "Evet, bunu duyan herkesin öğrenmesi gerekir." buyurdu.
Sayfa 595Kitabı okudu
Peygamber Efendimiz'in bazı duaları şöyledir: “ «أَسْأَلُكَ بِأَسْمَائِكَ الْحُسْنَى مَا عَلِمْتُ مِنْهَا وَمَا لَمْ أَعْلَمْ» Allah'ım bildiğim ve bilmediğim güzel isimlerin hürmetine Senden şunu niyaz ederim..." أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ، سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ، أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ "Allahım! Yüce zâtını isimlendirdiğin her bir ismin veya gayb ilminde sadece Kendinin bildiği isimlerinin hürmetine Senden şunu niyaz ederim..."
Sayfa 595Kitabı okudu
Reklam
Tasavvuf, kelâm, tefsir ve hadis âlimi Abdülkerim el-Kuşeyri nin naklettiğine göre, Horasan'da kurulan Saffäriler Devleti'nin yiğit hükümdarı Amr ibni Leys? vefât edip de rüyada görüldüğü ve kendisine "Allah sana ne yaptı?" diye sorulduğunda: “Allah benim günahlarımı affetti" demiş; ona: "Neden dolayı seni affetti?" diye sorulunca da şunları söylemiştir: "Bir gün bir dağın tepesine çıkmış ve dağın eteğindeki or-dumu seyre dalmıştım. Askerlerimin çokluğu hoşuma gitmiş ve 'Keşke Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin zamanında yaşasaydım da, bu as- kerle onun düşmanlarıyla savaşıp kendisine yardım etseydim' diye içim- den geçirmiştim. Herhâlde Cenâb-ı Hak benim samimiyetle söylediğim bu sözden hoşnut olmuş ve günahlarımı affetmiştir."
Sayfa 345Kitabı okudu
Ebû Saîd el-Hudri, başından geçen bir olay üzerine nakletmiştir. Olay şöyle olmuştur: Ebû Said el-Hudri bir Cuma günü namaz kılıyordu; önüne de gelip geçenden kendisini koruyacak bir sütre koymuştu; buna rağmen bir genç önünden geçmek isteyince, Ebu Said onun göğsüne bir yumruk vura- rak uzaklaştırdı. O genç sağa sola bakındı, Ebû Saîd'in önünden başka geçecek bir yer göremedi. Oradan bir daha geçmek istedi. Bu defa Ebû Saîd ona daha şiddetli bir şekilde vurdu. Canı yanan genç Ebû Said el-Hudrî'ye söverek oradan ayrıldı ve Medine välisi Mervân ibni Hakem'e giderek onu şikâyet etti. Ardından da Ebû Saîd välinin yanına gitti. Vâli ona "Bu kardeşinin oğlu ile ne alıp veremiyorsun?" diye sorunca şunları söyledi: "Pey- gamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu duydum: Biriniz, önünden bir başkası geçmesin diye bir sütreye doğru namaza durur da, biri onun önünden geçmeye kalkarsa onu oradan uzaklaştırsın. Dinlemezse onunla mücadele etsin, çünkü o şeytandan başkası değildir." Bu konudaki hadislerden anlaşıldığına göre açık alanda namaz kılan kimse, önüne bir sütre koymalıdır. Sütre ile kendisinin arasından geçmek isteyene elini uzatarak veya yüksek sesle okuyarak onun geçmesine engel olmaya çalışmalı, ancak yerinden ayrılmamalıdır.
Sayfa 614
Bu misâllerin hepsinde şeytandan söz edilirken Arapların konuşma tarzı dikkate alınmıştır. Araplar, kötü bir kimseden veya kötü bir olaydan bahsederken onu şeytana benzeterek, "o kimse bir şeytan" veya "o iş, şeytan işi" derler. Bunun bir örneği de Allah Teâlâ'nın Cehennem'in dibinde biten zakkum ağacından söz ederken "Meyvesi şeytanların başına benzer buyurmasıdır."
Sayfa 613
Peygamber Efendimiz ashâb-ı kiramdan Sad ibni Ebi Vakkās'a şöyle buyurmuştur: "En büyük dertler ve acılar peygamberlere gelir; sonra da insanların dindarlığına göre derece derece aşağı doğru devam edip gider. Nitekim Hz. Aişe "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kadar acı çeken bir insan görmedim" demiş, Resûl-i Ekrem Efendimiz de son hastalığı sırasında, Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahu anhın sorması üzerine, diğer insanlardan iki misli fazla ıstırap çektiğini söylemiştir.
Sayfa 609 - Tirmizî, Zühd 56, nr. 2398; İbni Mâce, Fiten 23, nr. 4023.
593 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.