İlk kez okuduğum Müge İplikçi, bu kitabıyla büyük bir sürpriz oldu benim için. Zira bu kitap oldukça iyi bir edebiyat eseri bana göre. Absürdlüğe ulaşan hikâyesini, fantastiğe kayar gibi bir çizginin kenarlarında dolaşan öyküsünü kitabın final kısmında öyle bir yere ulaştırıyor ki yazar, kitabın gücünün, dilin ve anlatımın kopuk, deliliğe de temas eden tarzından kaynaklandığını daha iyi anlıyoruz. Nebiye'nin tozlarla, uzaylılarla, bekir'le, serin'le ve ankara'yla olan bağlarının, ilişkilerinin hikâyenin son kısımlarında gelip de dayandığı yer bir yumrukla ifade edilebilir belki. Absürdlüğe, deliliğe çekilen bu gerçeklik yumruğu nasıl da kitabı her şeyiyle daha da etkileyici bir hale sokuyor! Yazarın başka eserlerini de denemeli ve bu tadın raslantısal olmamasını ummalıyım. Türk polisiyesi okuma yılı olarak seçtim bu seneyi ama çok ceset birikti, biraz beklesin katiller, cesetler, dedektifler, başkomiserler.
Sil Baştan'ı okumalı mısınız peki?
KESİNLİKLE !!!!!