Kanallar arasında gezintiye çıktım. Titrek gaz lambalarıyla aydınlanmış sisli Londra sokaklarında geçen eski bir film. Onlara neden “eski film” dediğimizi sorgulayan bir yazı okumuştum geçen gün işyerinde. (...) Van Gogh’un tablolarına mesela “eski resim” demiyordu kimse veya Tolstoy’un romanlarına “eski kitap”. Çok daha yeni olan filmlere hemen “eski film” deyiveriyorduk ama.