Sindrella Kompleksi sözleri ve alıntılarını, Sindrella Kompleksi kitap alıntılarını, Sindrella Kompleksi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sorun belirtilerini görmezlikten gelmek, olabildiğince az sorgulamak ve "katlanmak,"
bağımlı kişiliğin tipik bir özelliğidir. ("Belki durum değişir, dedi Sindrella, sonsuza dek ocak külü döken Sindrella.)
Belki de en önemlisi de bağımsız çocuklar yetiştirmemeleridir. Bağımlı kadının kendi çocuklarına bağımlılığı, ilgili herkesin bağımsız gelişimine ve bireyselleşmesine engel olur, diyor Moulton.
Kişinin kendisi olması ne demektir? Bu, kendi varoluşunun sorumluluğunu almak demektir. Kendi yaşamını yaratmak, kendi programını yapmak. De Beauvoir’nın otostop yapması, bir birey olarak yeniden doğuşunun hem yöntemi hemde metaforu olmuştur.
“Alnımı, şapkamı aşağıdaki vadiye yuvarlayan şiddetli rüzgarlara vererek, Sainte-Victorie’nin doruklarını kaplayan sislerin içinde bir başıma yürüdüm, Pilon de Roi sırtlarında dolaştım. Yine yalnız başıma Luberon merası üzerindeki bir dağ geçidinde kayboldum. Olanca sıcaklığıyla, yumuşaklığıyla ve öfkesiyle bu tür anlar, başka hiç kimsenin değil, sadece benimdi.”
Neden? Bu kadınları geride tutan şey nedir?
Korku, diyor Dr. Symonds. Kadınlar, gelişim sürecinde yapısal olan kaygıyı yaşamak istemiyor. Bu, yetişme tarzıyla ilgili bir sorundur. Kız çocuklarına, kendini ortaya koyucu ve bağımsız olmaları değil, gerçekten de geride kalmaları ve bağımlı olmaları öğretilir. Şimdi sinyalin verilmiş olması ve
"bağımsız" olmalarına izin verilmesi, kadınları içsel bir kargaşaya sürüklemiştir. Kız çocuklarının içine işlenen bu "bağımlılık çekirdeğinin" çevresinde, “birbiriyle ilişkili olan ve birbirini pekiştiren bir kişilik eğilimleri toplamı gelişir," diyor Symonds. Bu eğilimlerin gelişmesi yıllar alır. "Oturmuş herhangi bir
kişilik yapısında olduğu gibi, [bu kişilik özelliklerinden de] kaygısız vazgeçilemez."
"Dolayısıyla günümüz kadınının kendini bu kadar yıkık hissetmesine neden olan şey, kişilik yapısının tamamından vazgeçilmesi ya da bunu yapma zorunluluğunun algılanmasıdır."
Çalışan kadınların sayısındaki artış, önemli ölçüde, bozulan evliliklerin artmasıyla ilgilidir. Çalışan bütün kadınların yüzde 42'si ev reisidir. Günümüzde şaşırtıcı olan şey, evli olup da kocasıyla yaşayan kadınların yarısının, evde kalmayı yürekten istiyor olmasıdır.
Yetişme tarzımıza ilişkin her şey, bize, bir başkasının parçası olacağımızı, ölene kadar mutlu evlilikle korunacağımızı, destekleneceğimizi, dibe batmaktan kurtulacağımızı söyleyip durdu.