Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sinek Sarayı Sözleri ve Alıntıları

Sinek Sarayı sözleri ve alıntılarını, Sinek Sarayı kitap alıntılarını, Sinek Sarayı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Zamana, geçtikten sonra sahip çıkıyor insanlar”
“Bırakın biraz da biçimsiz olsun be! ... Şöyle rahat bir soluk alsınlar, biçimsiz olsunlar, bakımsız olsunlar, onlar için de olsun azıcık özgürlük.”
Sayfa 23 - Milliyet kitaplarıKitabı okudu
Reklam
“Görmezlikten gelinen sorunlar bir süre sonra karabasana dönüşür, her gece, her gece yeniden gelirler. Paylaşılamayan dertler insanı yaralar, asit gibi kemirir beynini adamın… Ama çok şey birikti, birisine anlatmak benim için çare değil artık.”
Sayfa 12 - Milliyet kitaplarıKitabı okudu
Bu ülke insanlarının ne kadar cömert olduklarını bilirim. Ama cömert duyguların yaraladığı insanlar vardır. İyi niyet, aşağılayıcıdır kimi zaman. Nefrete dayananların, merhametle öldürüldüklerini gördüm.
İçimde, bir mor bavul dolusu hüzün.
Sayfa 127Kitabı okudu
- İyi insan ne demek anne? - Çektiği acıları, verdiği acılardan daha kolay unutanlar, iyi insandırlar yavrum.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Senin de ötekilerden farkın yok! Düşmüş bile olsa kaliteli olacak değil mi? Başkalarına benzemeyecek, ilginç bir öyküsü olacak. Aşağılığın gerçekten aşağılık olmasına acıyamıyorsun. Onun neden gittiğini anlayamıyorsun. Orospuluk etmek için mutlaka acıklı bir geçmişi, geçerli bir nedeni olmalı. Sıradan olmamalı, sıradanlığa tahammülünüz yok!
Sayfa 114Kitabı okudu
- Küçükken, yattığım odanın bir duvarının yarısı kağıt kaplıydı. Düşünebiliyor musun? Yarısı … Gülmek istedi, canı acıyınca durdu. - O zamanlar duvar kağıdı yoktu pek. Nereden buldularsa, koymuşlar işte. Yetmemiş bütün duvara. Her şeyim gibi bölük pörçük olmuş duvar.
İleri yaşlılığın görüntüsü, biraz tiksindirir beni. O çok yaşlanmadan öldü. Ama çok yaşlanacak kadar zamanı olsaydı, ondan tiksinmezdim gibi geliyor. Süheylanım’ı da itici bulmadım, tersine; uzanıp yüzüne dokunmak, saçlarını okşamak isteği uyandı içimde. Demek adamına göre yaşlanıyor insanlar. Adamına göre değişik kokular, değişik dalgalar yayıyorlar çevrelerine. Keşke hiç yaşlanmadan ölsek. Pörsümeden, buruşmadan, çökmeden ve çürümeden. Bir gece ansızın, uykumuzda, derin bir son solukla.
Eskiden, çok eskiden, henüz orduların süvari bölükleri varken; at sırtında gitmekten kıçı pişen biniciler, birbirlerinin yarası üstüne işerlermiş. Söz konusu derde, bu can yakıcı ataerkil tedaviden daha iyisi olmadığı söylenir. Sigmund Freud’un kıç ile baş arasında kurduğu bağ düşünülecek olursa, ruh yaralarımızın da benzeri yöntemlerle sarılmasında şaşılacak bir yan olmamalı. Ama o yaralar herkese gösterilmez.
Reklam
Eğlenen bir kalabalığın ortasındaki yalnızlık, bilemezsiniz ne kadar acıdır. Tek kişilik kederleri taşımak her zaman daha ağırdır.
Kurum renginde eskiyen görkemli apartmanları ve mukavva kaplı pavyonlarıyla Sıraselviler, işlevi bittikten sonra kullanılmaya devam edilen, kirli bir sinema dekorunu andırıyordu. Dünyanın başka hiçbir kentinde içleri böylesine güzel, dışları böylesine bakımsız insan evleri yoktur. İstanbul’un, varsıllığını çaktırmamak için partal giyinen cimri bir ihtiyara benzediğini düşünmüşümdür hep.
319 öğeden 301 ile 315 arasındakiler gösteriliyor.