Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sosyoloji Seminerleri - 4

Sinema ve Sosyoloji

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir insanın, pekâlâ Dostoyevski'nin tanımıyla en kutsal olanla en bayağı olan arasında hızla gidip gelebilme yeteneği vardır.
Söke'de yaşanan bir olay. 50'li yıllarda çiftlik kuran bir aile. Onun anılarında rastladım. Çiftliğin suyu köyün suyuyla aynı yerden geliyor. Ayazmadan geliyor. Kadın merak ediyor. Bir bakayım su içtiğimiz yeri bir göreyim diyor. Gidiyorlar. Bir dağın yamacında bir ayazma var. Tesadüf bu ya! O gün de ayazmanın çamurunu, çerini çöpünü temizliyorlar. Boşaltmışlar. Gözeyi tıkamışlar. Genişçe bir havuz. Havuzun içine girmiş köyün delikanlıları çıplak ayaklarını çemberlemişler. Temizlemişler. Suyu boşaltmışlar. Çevresini yıkamışlar güzelce. Havuzun dibinde iki yılan. Yılanı almış gençler. Havuzun başında bekleyen ihtiyara götürmüşler. Köyün yaşlısı. O da dualar okumuş. Almış yılanları leğene koymuş. Temizlemişler. Gözeyi açmışlar. Kapatmışlar. Su doluyor. Yılanları tekrar bırakmışlar. Kadın demiş ki "Ya içtiğimiz suyun içinde yılanın ne işi var, bu yılanlar burada ne yapıyor?" ihtiyar, hanıma "Bunlar mübarek hayvanlar. Bunlar, buranın kirini pasını çöpünü yerler. Ne varsa börtü böcek, suyunu temizlerler. Onlar mübarek hayvanlar. Bunlar burada yaşayacaklar. Bunlar ayazmanın yılanı." demiş. Niye çok anılardan, geçmişten, yaşadıklarımızdan söz ediyorum biliyor musunuz? Anılar bizi bu dünyanın çerinden çöpünden kirinden pasından arındıran yılanlardır. Kalbinizde dururlar onlardan vazgeçmeyin. -Ercan Kesal
Reklam
Ne aradığını bilmeyen bir adam bulduğunun ne olduğunu da anlayamaz.
Abbas Kiyarüstemi'nin Redingot yayınlarından bir kitabı çıktı yakında. Rastladınız mı bilmiyorum. Orada bir İran masalından söz ediyor. Bir adam var. Vahşi bir aslanla karşılaşıyor. Aslan parçalayacak. Adam arkasını dönüp kaçmaya başlıyor; aslan arkasında. Bir uçurumun başına geliyor. Aşağıya atlasa parçalanacak. Arkada aslan var. Atlıyor. Orada dal var. Dala tutunuyor. Oh diyor, kurtuldum. Yukarıda aslan bekliyor. Bir çıksın da yukarı, parçalayayım onu diye. Bir bakıyor iki tane kemirgen ağacın kökünü kemiriyor. Birazdan dal kopacak. Akıbet denilen şey kaçınılmaz. Aşağıya düşüp parçalanacak. Aslana bakıyor, aşağıya bakıyor. Tutunduğu dalın birazcık kenarında bir çift çilek görüyor. Dağ çileği açmış, meyve veriyor. Uzanıyor koparıyor ve yiyor. Hayat denilen mefhum herhalde aslan tarafından parçalanacağı endişesiyle, aşağıya düşüp parçalanacağı kaygısı arasında debelenirken yamaçtaki meyve vermiş çileği koparıp yemekten başka bir şey değil aslında.
"Bu dünya senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa... Hele bir de onun gözünde gör şu fani dünyayı... Herkes beyaz olsa o zaman beyazı fark edemezsin ki, değil mi? Veyahut da beyaz en güzel siyahta belli eder kendini... Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa sen de yoksun. Ne anlamlı kalır, ne rengin belli olur ne de tadın." -Hükümet Kadın
"Rüyalar, açılmamış mektuplardır." der Jung.
Reklam
Tramvayın içimdeki insanlar sabahın köründe birbiriyle didişmesinler diye kedi videoları izliyorlar. İnsanlar sakinleşsin, hani falan yani. Ya da "Ya... Ben niye böyleyim?" ya da "Üniversiteyi bitirdikten sonra niye iş bulamıyorum, nerede bu iş?" diye sormasın diye.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.