Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sıradan Şeylerin Sıradışı Kökleri

Charles Panati

Sıradan Şeylerin Sıradışı Kökleri Sözleri ve Alıntıları

Sıradan Şeylerin Sıradışı Kökleri sözleri ve alıntılarını, Sıradan Şeylerin Sıradışı Kökleri kitap alıntılarını, Sıradan Şeylerin Sıradışı Kökleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
At nalı demirden yani kötülüğü uzak tuttuğuna inanılan elementten yapılırdı ve uzunca bir süre bereket ve iyi talih sembolü olduğuna inanılan hilal şeklindeydi.
Reklam
Napolyon kara kedilerden korkardı; Sokrates ise nazardan. Jül Sezar rüyalardan çekinirdi.
Erasmus'un nasihatleri :D
“Eğer bir lokmayı yutamıyorsanız dikkatli bir şekilde arkanızı dönüp onu bir yere atın.” “Gazınızı midenize bastırarak tutun.” “Eğer kusmanız gerekiyorsa kusmaktan korkmayın; zira iğrenç olan kusmak değil onun boğazınızda tutmaktır.” “Sandalyenizde öne arkaya sallanmayın. Bunu yapan kişi gaz çıkarıyor ya da çıkarmaya çalışıyor gibi görünür.” “Tükürürken arkanızı dönün yoksa tükürüğünüz başkasının üstüne gelebilir. Eğer yere cerahatli bir şey düşerse derhal üstüne basılmalı, yoksa başkalarını midelerini bulandırabilir.” “İyice yıkanmadan mendilinizi başkasına vermemelisiniz. Burnunuzu sildikten sonra mendilinizi açıp sanki kafanızdan inciler, zümrütler dökülmüş gibi içinde ne var ne yok diye bakmanız hiç yakışık almaz.” “Yağlı parmaklarınızı yalamak ya da ceketinizin üstüne silmek kabalıktır. Sofra örtüsü ya da sofra peçetesi kullanmak daha iyidir.” “Bazı insanlar daha oturur oturmaz ellerini yemeğin içine daldırırlar. Aynı şeyi kurtlar yapar.”
“O günlerin yaygın inancına göre sağlığa zararlı olan sigara değil, kibritti.”
bulaşıcı
Bugün esnerken ağız kapama kibarlığın olmazsa olmazlarından biri olarak görülür ama bu âdetin aslında nezaketten değil kocaman bir esneme esnasında ruhun ve de hayatın vücuttan ayrılabileceği korkusundan kaynaklanmaktaydı. Ağza kapatılan bir el ise hayat gücünün içerde tutulmasına yarıyordu. Eski insan, sonrasında ne kadar yanlış yorumlamış olsa da yaşam mücadelesi veren bir bebeğin doğumdan kısa bir süre sonra esnediğini doğru bir şekilde gözlemledi (Aslında bebeğin ciğerlerine fazladan oksijen çekmek adına bir refleksidir bu). Bebek ölümlerinin çok fazla olmasını da eski doktorlar başka bir açıklama geliştiremedikleri için esnemeye bağlıyorlardı. Aciz bebek koruyucu bir elle ağzını kapatamıyordu. Romalı doktorlar, annelere bebeğin ilk aylarında özellikle nöbet tutmaları ve yeni doğanın her esnemesinde ağzını kendi elleriyle kapamaları tavsiyesini vermekteydiler.
Maya KitapKitabı okudu
Reklam
Batıl inançlar: On üç sayısı
Örneğin Fransızlar ev adreslerinde 13’ü kullanmaz. İtalya’da Milli piyango on üçü dâhil etmez. Ulusal ve uluslararası havayolları ise uçaklarda on üçüncü sıra koltukları atlar. Amerika’da gökdelenlerde, katlarda, kooperatiflerde ve apartmanlarda katlar on ikiyi on dört takip edecek şekilde numaralandırılıyor.
Yasta Siyah Giyme
Ölene duyduğumuz saygının ifadesi olarak siyah giydiğimizi dile getiririz. Ama aslında siyahı Batı dünyasında standart yas rengi olarak resmileştiren ölü bir akraba, düşman veya yabancıdan duyulan korkuydu. Bu çok eskilere dayanan bir âdettir. Eski insan, devamlı nöbet tutulmadığı takdirde ölen kişinin ruhunun yaşayanların bedenlerine girip onları ele geçirdiğine inanırdı. Antropolojik bulgular ilkel beyaz adamların ruhlardan sakınmak adına cenazelerde vücutlarını siyaha boyadıklarına işaret etmektedir.
“triskaidekaphobia” - on üç sayısı korkusu
Bu kavram en azından Hıristiyanlık öncesi İskandinav mitolojisine kadar uzanıyor. Valhalla’da on iki tanrının davetli olduğu bir ziyafet vardır. Kötülük ve kavga tanrısı olan Loki buraya davetsiz geldiğinden sayıyı on üçe çıkarmış olur. Loki’yi ziyafetten defetmek adına başlayan mücadelede ise en sevilen tanrı olan Balder öldürülür. ... Fakat bu inancın pekişmesi halkbilimcilerce tarihin en meşhur yemeğiyle dayandırılıyor. Diğer bir deyişle İsa’nın son yemeği. İsa ve havarileri toplam on üç kişi ediyordu ve de yirmi dört saatten bile az bir süre içerisinde İsa çarmıha gerildi.
“Bebek çevresindeki uyarıcılara tepki verdikçe başparmaklar yukarı dönük halde serbest bırakılıp eller yavaşça açılır. Ölüm esnasında ise sanki bir çemberi tamamlarmışçasına eller aşağı dönük başparmakları kapatarak büzüşür. Dolayısıyla Romalılar için “başparmaklar yukarı” yaşamın teyidiyken “başparmaklar aşağı” ölüme işaret etmekteydi.”
Reklam
Daha önceleri Homo Sapiens’ler ölülerini terk ederken Neandertal’ler ölülerini, öbür dünyada lazım olacağına inandıkları yiyecek, silah ve kömürle gömerek cenaze törenleri yapardı.
Batıl inançlar: yazı tura
... Dokuz asır sonra yazı tura atma pratiğini başlatan Jül Sezar’dı. Roma sikkesinin bir tarafında Sezar’ın kafası vardı, böylece bu taraf yani tura -özellikle de Sezar’ın kafası - bir tartışmanın kazananını veyahut da tanrılardan gelen olumlu yönde bir cevabı gösteriyordu.
İlk insan kendi minyatür görüntüsünü kabiledeki diğer insanların gözlerinde görmeyi oldukça garip ve korkutucu bulmuş olmalı. Kendi benzerinin orada devamlı kalmasından ve kem göz tarafından çalınmasından korkup bir tehlikenin içinde olduğuna inanmış olabilir. Bir asırdan az bir süre önce, ilkel Afrika kabileleri arasında fotoğrafı çekilen kişinin sonsuza kadar ruhunu kaybettiği inancı da bu görüşü kuvvetlendirmektedir.
“Üç bin yıl önce Çinliler deniz suyunu buharlaştırıp tuz elde etmek için doğalgaz kullanırlardı. Avrupa’nın bazı bölgelerinde ise ateşe tapan kabileler, ebedi ateşi yakabilmek için tapınaklarını doğalgazın fışkırdığı yerlere inşa ederlerdi.”
Her kültür hapşırmanın hapşıran kişinin tehlikede olduğunu ortaya koyduğuna inanır. Yüzyıllar boyunca insan, hayatın kaynağı olan ruhun kafanın içinde yer aldığına ve bir hapşırığın kazara bu yaşam gücünü kovabileceğine inandı.
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.