“Sırbende”
@ozlembinel kalemiyle tanışma kitabımdı. Ve iyi ki tanıştık dediklerim arasına girdi. Masumiyeti, teslimiyeti, samimiyeti, iyi niyeti, ayrılığı, acıyı, aşkı öyle güzel anlatmış ki yazarımız tam bana hitap eden özlediğim duygularla yoğrulmuş müthiş bir eserdi.
Kitabımız başlarken bir gemiden bahsediyor. Onca insanın insanlık dışı yolcuğu. Yine kaç göç yine savaş ve acı…Yüzyıllar geçse de geçmeyen bir keşmekeş… 1889’da yirmi dört bin Çerkez Ruslar tarafından Osmanlı’ya göç ettiriliyor. Büyük bir gemide göçenlerden biri de küçük Feride. Gemiden inene kadar yanında aileden bir annesi bir de teyzesi kalıyor. Çok kısa zaman sonra annesi de göçüp gidiyor. Feride’nin acılarla dolu yaşamı, ayrılık, vatan hasreti, sır dolu bir geçmişle ilerlerken masum bir aşkta kapısını çalıyor...
Kitaptaki ana karakterler Feride ve Eşref olsa da Şeyh Efendi, Leman, Mürşid-i Kamil, Zişan, Mazhar Usta gibi ustalıkla anlatılmış her karakterin öyküsü ayrı bir dünyaya götürüyor bizi. Beni en çok etkileyen Zişan’ın hikayesi oldu…
Bir Çerkez sürgünü hikayesiyle başlayıp cumhuriyete giden sürprizlerle dolu kitabımızda Mustafa Kemal Atatürk’ü de karakter olarak görmek, okumak beni çok mutlu etti.
Her yönüyle dolu dolu bir roman ama bir o kadar da sürükleyici. Dünyevi işlerden soyutlanarak tasavvuf dünyasına da bir kapı aralıyoruz kitapta. Gerçek aşkın kimyasını Allah aşkıyla yoğuranlar Sırbende’de buluşabiliriz…
Hiç bitmesin dediğim romanlardan. İkinci kitabı hemen ara vermeden okumaya başladım bile
Gönülden tavsiye ediyorum.