Sırlar Denizi Lüccetül Esrar kitaplarını, Sırlar Denizi Lüccetül Esrar sözleri ve alıntılarını, Sırlar Denizi Lüccetül Esrar yazarlarını, Sırlar Denizi Lüccetül Esrar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Nefsin arzularına (hevaya) uymaktan sakının. Çünkü
o, (insanı) doğruya karşı sağır ve kör yapar."
Hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere hevâya ve
heveslere uymak insanın hakikatler karşısında gözlerini
kör eder, kulaklarını sağır kılar. Dinî hassasiyetleri azaltır
ve kişiyi müslüman ahlâkına yakışmayan işlere sürükler.
Bu hususta Ebû Amr es-Sülemî [kuddise sırruhû] şöyle der:
"Her kimin yanında nefsi değerli olursa dini ehemmiyetsiz kalır."
İnsan, nefsini mâsivâ ile beslerse gaflete düşer.
Kendisine yakışmayan işlere meyleder ve dünyaya gelme sebebini unutup gayesinin dışına çıkar.
İnsan yaratılış itibariyle zâhire düşkündür. Peygamberlere verilen mucizelerin nedenlerinden biri de budur.
Mucize aciz bırakan demektir. Yani inanmayanların kibrini, gücünü, hilesini bozguna uğratmaktır.
Edebiyatta nilüfer çiçeği sevgilinin gözü teşbihiyle
kullanılır. Nilüfer, su üzerinde yaşayan ve gözü andıran
çekici yapısıyla geçmiş dönemlerden bu yana manzum
ve mensur eserlerin birçoğunda remz olarak kullanılmıştır. Benzetme sanatında nilüfer göz, üzerinde yüzdüğü su ise gözyaşı olarak ifade edilir.
Pişmanlık ve acizlik yurdunda insan da nilüfer çiçeği
gibi geceleri açıp gözyaşlarını akıtmalıdır. İbadet ve taatlerinin noksanlığının farkında olup bir kuş misali, Allah
için ahu figan edenlerin gönül bahçesine girip nasiplenmelidir. Nitekim hapishaneye benzeyen vefasız dünya
hayatından geçip benlikten kurtulmayı arzulamak, kuru
âşıkların işi değildir.
Dünyanın vefası yoktur, önce insana tatlı yüzünü
gösterip mutluluk vadeder, sonra kendisine bağlananı
yarı yolda çaresiz bırakıp yoluna başkalarını aldatmakla
devam eder.
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
"Ey Âdemoğlu! Sana dünya nimetlerinden açlığını giderecek, avret yerini örtecek kadar ve barinacak bir ev
yeter. Bunlardan daha fazlasının ise sana hesabı sorulur."
Kanaat, Allah'ın takdir ettiğine razı olmak, ihtiyaçları yeterli ölçüde karşılayabilecek maddi imkânlarla yetinmek
ve başkalarına haset etmeden ihtirası ortadan kaldırmaktır.
Insan dünyaya imtihan için geldiğini unutmadan ve
rızık endişesine kapılmadan yaşamalıdır. Hak Teâlâ'nın
kendisine inayet buyurduğu mal ve imkânlan ahiret sermayesi yapmaya gayret etmelidir. Çünkü Allah Teâlâ,
bütün mahlükatın rızık yükümlülüğünü kendi üzerine almış, kullarının kanaat sahibi olmalarını buyurmuştur.
Bir kişi hamama gider. Hamamda dostlarından biri
kendisine temizlenmesi için güzel kokulu bir kil verir
Kilden, ruhu okşayan enfes bir koku yayılır. Adam kile
sorar, "Ey mübarek! Senin güzel kokunla mest oldum
Haydi söyle! Sen misk misin, anber misin?" Kil ona cevaben şöyle der, "Ben misk de anber de değilim. Sadece bir toprağım. Ancak bir gülfidanının altında bulunuyor ve gül goncalarından süzülen şebnemlerle her gün islanıyordum. İşte gönüllere ferahlık veren bu hoş koku o güllere aittir."